Hukukçular, BM'nin 'Cizre' açıklamasıyla Türk devletinin yargılanmaktan kaçamayacağının görüldüğüne dikkati çekti ve bu işin Lahey'e kadar uzanabileceğini belirtti.
Hukukçular Selçuk Kozağaçlı, Eren Keskin, Ergin Cinmen, Banu Güveren ve Erdal Doğan, Birleşmiş Milletler'in (BM) "Cizre'de insanların yakıldığı" yönündeki açıklamasını ANF'ye değerlendirdi.
KESKİN: BM SONUNDA GÖREVİNİ HATIRLADI!
Eren Keskin, yaşanan katliamlara ilişkin BM’nin inceleme başlatmasının zaten görevi olduğunu vurguladı. BM’nin insanlık suçlarının ve sivillere yönelik hak gasplarının yaşandığı her yerde girişimde bulunması gerektiğini hatırlatan Keskin, bu anlamda BM’nin talebinin gecikmiş bir talep olduğunu kaydetti. “Cizre ‘de binaların bodrum katlarında 100'den fazla insan bedenleri tanınmayacak bir şeklide yakılarak hayatını kaybetti” diyen Keskin, “Eğer BM zamanında devreye girmiş olsaydı, belki bu kadar sivil insan yaşamını yitirmeyecekti ” diye konuştu. Bu durumdan BM kadar, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin (AB) sorumlu olduğuna işaret eden Keskin, Türkiye’nin uluslararası sözleşmeye AB ile birlikte imza attığını ve buna rağmen imzalarına aykırı davrandığını belirtti. Keskin, “Sözleşmelerin imza ortakları olan devletler, Türkiye’yi siviller yönelik hak ihlalleri nedeniyle sorgulaması gerekir” dedi. Yugoslavya örneğini vererek soruşturmanın Lahey'e kadar uzanabileceğini belirten Keskin, devletler arasındaki çıkar ilişkilerinin insani hukukun önüne geçmemesi gerektiğini kaydetti.
KOZAĞAÇLI: AKP YARGILANMAKTAN KAÇAMAYACAK!
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, BM’nin inceleme kararında geciktiğini belirterek, “Dünya üzerindeki tüm savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların yaşandığı konjonktüründe değerlendirilememiştir” eleştirisinde bulundu. Genelde soruşturmaların ve yargılanmaların ancak suçlar işlendikten sonra başlatıldığını söyleyen Kozağaçlı, katliamlara zamanında müdahale etmesi gereken BM masasının, başta göçmen sorunu olmak üzere AKP hükümetiyle yapılan kirli anlaşmalardan ötürü yaşananlara göz yumduğunu kaydetti. Geç de olsa BM tarafından başlatılan sürecin aynı zamanda AKP rejiminin gücünü ve etkisini kaybettiğinin de belirtisi olduğuna işaret eden Kozağaçlı, şöyle devam etti: "Savaş veya insanlık suçu işleyen özne bu süreçler gerçekleşirken zaten çok güçlüdür, hem suçları gizleme, hem de demogoji yapma olanağına sahiptir ama o da bir noktaya kadar. Bu suçları işleyen devletlerin güçleri zayıfladığı andan itibaren soruşturmalar ve yargılamalar başlar. BM tarafından başlatılan bu süreç bile rejimin zayıfladığının göstergesi."
İnsanlığa karşı işlenmiş tüm suçların soruşturulmasının yavaş başladığı ancak zamanla çığ gibi büyüdüğü hatırlatmasında bulunan Kozağaçlı, AKP iktidarının hiç tereddütsüz hem DAİŞ ile kurduğu bağlantılar ve savaş suçları, hem de Kürt illerinde işlediği insanlık suçlarından yargılanmaktan kaçamayacağını dile getirdi.
CİNMEN: TÜRK DEVLETİ CİDDİ SUÇLAMALARLA KARŞI KARŞIYA
Ergin Cinmen, "Savaşın da, şiddetle mücadelenin de bir hukuku vardır. Bu hukuk içerisinde böyle bir vahşet söz konusu olamaz. Bu açıdan BM’nin bu konudaki tespiti çok önemli olacaktır ve belli ki Türk devleti ciddi suçlamalarla karşı karşıya kalacak” dedi. BM’nin gecikmiş bir karara imza attığına dikkati çeken Cinmen, insanlar binaların bodrum katında mahsur kaldığında aydınların kampanyalar başlattığını ancak bu sesin duyulmadığını hatırlattı. Bu yapılanların sonuçlarının yaşananlar kadar ağır olacağını kaydeden Cinmen, BM’nin etkili bir soruşturma yapacağına inandığını ifade etti.
GÜVEREN: SORUŞTURMANIN SAĞLIKLI YÜRÜMESİ İÇİN FAYDALI OLABİLİR
Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Başkanı Avukat Banu Güveren de BM’nin inceleme talebi için "geç kalınmış talep" dedi. "BM bu girişimi, Cizre’deki bodrum katlarından ‘kurtarın bizi’ diye çığlıklar yükselirken yapması gerekirdi” diyen Güveren, o dönemde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) defalarca başvuru yaptıklarını, BM’ye raporlar gönderdiklerini ancak politik nedenlerden dolayı hiçbirinden ses çıkmadığını ifade etti. Her şeye rağmen bu talebi olumlu karşıladıklarını söyleyen Güveren, Türkiye'nin genel tutumu nedeniyle etkili bir sonuç çıkacağına pek inanmadığını söyledi. Cizre katliamıyla ilgili yaptıkları hiçbir suç duyurusunun işleme dahil alınmadığına dikkati çeken Güveren, BM’nin inceleme talebinin en azından soruşturmanın sağlıklı yürümesi açısından olumlu sonuçlar verebileceğini dile getirdi.
İSRAİL ÖRNEĞİ
Erdal Doğan ise BM’nin inceleme yapma kararının yerinde ve önemli olduğunu söyledi. Doğan, hükümet ve devlet başta olmak üzere, hiçbir soruşturmaya tabi tutulmayacaklarına dönük güvence verilen güvenlik güçlerinin insanlık suçlarından yargılanması gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) taraf olmamasının da bunu değiştirmeyeceğini belirten Doğan, yine UCM’ye taraf olmadığı halde İsrail devletinin yargılanmasını örnek gösterdi.