AKP saldırıları durdursun, Cizre normale döner-Besê Hozat
AKP saldırıları durdursun, Cizre normale döner-Besê Hozat
AKP saldırıları durdursun, Cizre normale döner-Besê Hozat
Kürt Halk Önderi İmralı’da HDP heyeti ile yaptığı birkaç görüşmede Türkiye’de bir darbe mekaniğinin iş başında olduğunu ifade etmişti. Bu tespit oldukça çarpıcı ve büyük bir ciddiyetle üzerinde durmayı gerektiriyor.
Gerçekten de Türkiye’de uluslararası bağlantıları olan bir darbe mekaniği işlemektedir. AKP bu darbe mekaniğinin tam içindedir. AKP mevcut haliyle kendi kendisine darbe yapabilecek biçimde bir format kazanmıştır. Darbe AKP’nin içerisinden AKP’ye karşı geliştirilmektedir. Darbe kliği tarafından AKP gittikçe bir gladio örgütüne dönüşmektedir.
Bu açıdan Cizre’de yaşanan olaylar önemle ve dikkatle incelenmek ve özenle değerlendirilmek durumundadır. Cizre’de gittikçe derinleşen çatışma ortamı, AKP’nin savaş politikasıyla ve bununla bağlantılı demokratik çözüm sürecine yaklaşımlarıyla ilgilidir. Cizre’de yirmi gün içerisinde beşi çocuk altı insan doğrudan polis kurşunuyla katledildi.
İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakan A. Davutoğlu daha ilk günden "Nihat Kazanhan polis kurşunuyla vurulmamıştır. Polis o gün gaz kullanmamıştır" dediler. Çok stratejik konumlarda bulunan, Hükümeti temsil eden bu iki zatın açıklamaları, gerçekleri örtbas etmenin ve katliamcı politikaları meşrulaştırmanın dışında farklı bir anlam taşımıyor. Devlet sorumluluğu taşıyan, ‘kamu düzeni’ kaygısı yaşayan devlet adamları, konuşmadan ve açıklama yapmadan önce olaylara ilişkin kapsamlı ve ciddi bir inceleme ve soruşturma başlatırlar. Bizzat olay yerine, Cizre’ye giderek durumu yerinde, görgü tanıklarından sorarak, halkla tartışarak anlamaya çalışırlar. Sonra hakikat neyse ona uygun davranırlar.
Ne yazık ki hükümet yetkililerinde bu tutumu hiç görmedik. AKP 6-9 Ekim olaylarında olduğu gibi Cizre olaylarında da sağı solu suçlayarak apaçık yaşanan bu katliamları ört bas etmeye çalıştılar. AKP bir türlü bu samimiyetsiz ve gayri-ciddi tutumundan vazgeçmiyor, kaosu ve çıkmazı derinleştiren politikalarından geri adım atmıyor.
AKP çözümsüzlük üreten, zamana oynayan politikalarını YDG-H veya herhangi bir örgütle izah edemez. Cizre’de yaşananların sorumlusu AKP’dir. Eğer AKP Cizre’de yaşanan katliamları ilk günden itibaren üzerine gidip, faillerini açığa çıkarsaydı, bu gün altı insanımızın daha kaybını tartışmayacaktık. Yine AKP neden Hrank Dink cinayetinden en az Samast kadar sorumlu katil bir adamı, Trabzon’dan Cizre’ye emniyet müdürü olarak atıyor? Kürtler ve Türkiye kamuoyu bu konuda AKP’den tatmin edici bir açıklama bekliyor.
Hrank Dink cinayetinden sorumlu zatın Cizre Emniyet Müdürlüğüne atanması ve sonrasından gelişen olaylar, aynı zamanda Hrank Dink cinayetinin de 8. yıldönümüne denk gelmiştir. Demokrasi şehidi Hrank Dink’i saygıyla anarken, bu süreçte böyle bir atamanın bir tesadüf mü yoksa farklı bir nedenden mi kaynaklı olduğu üzerinde de ciddi bir biçimde düşünmek gerekir. AKP’nin ve dış bağlantılı güçlerin planı, hesabı nedir? Hrank Dink gibi bütün ömrünü Türkiye’nin demokrasi ve barış mücadelesine adamış bu değerli insanları öldüren katilleri Kürdistan’da neden görevlendiriyorlar? DTK Eşbaşkanı Sayın Hatip Dicle, Önder Apo’nun sağduyu ve uyarı yüklü mesajını Cizre halkına ilettikten hemen sonra neden 12 yaşındaki bir çocuk katlediliyor? Bunlar ivedilikle cevap bekleyen can alıcı sorulardır.
AKP temelsiz gerekçeler ve yalan yanlış açıklamalarla bu korkunç katliamın üstünü örtemez ve suçunu gizleyemez. AKP baştan itibaren çözüm sürecine doğru yaklaşsaydı, demokratik siyaseti esas alsaydı, müzakereye otursaydı ne IŞİD Kobanê’ye saldırırdı, ne 6-9 Ekim olayları yaşanırdı ve ne de biz bugün Cizre’yi bu biçimde konuşuyor olurduk.
AKP bırakalım yılları, aylar öncesinden demokratik müzakere sürecini başlatmış olsaydı bu olaylar asla yaşanmazdı. Bir olay veya bir sorun çıktığında ise izleme kurulu derhal devreye girerek sorumlu ve suçlu olanları anında tespit edip gereken hesap neyse sorardı. Yerinde ve zamanında provakatörler kimdir, kimlerdir belli olurdu ve ona göre de tedbirler alınırdı.
Cizre’nin normale dönmesi için her şeyden önce AKP’nin savaş politikasını terk etmesi ve katillerden hesap sorması gerekir. Polis terörüne son vererek saldırıları ve tutuklamaları durdurması, Kürdistan’da özel savaş kurumlarını tasfiye etmesi gerekir. Bunlar olursa hendek, asayiş vb durumlardan söz etmek dahi söz konusu olamaz. Devlet terörüne karşı bir savunma ve bir tepki hareketi olarak gelişen bu tür uygulamalar, saldırı ve tutuklamaların son bulmasıyla birlikte kesinlikle gündemden kalkacaktır.
AKP’nin savaş politikaları AKP’yi, Türkiye’nin gerçeklerinden, sorunlarından uzaklaştırıyor, karşısına büyük bir muhalefet gücü ve tepki toplumu çıkarıyor ve onu uluslararası bir darbenin mekaniği haline getiriyor. Savaş politikası AKP’yi, sadece Kürdistan’da değil, bölge de ve dünyada yalnızlaştırıyor. Bu tehlikeli pozisyondan çıkmanın tek yolu, demokratik siyaseti esas almak ve Kürtlerle bu temelde barışmaktan geçer.
KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA