20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, dünya Orta Doğu’da başlayan yeni bir savaşa daha tanıklık ederken, savaş nedeniyle yerinden edilen insanların sayısı son on yılın en yüksek seviyelerine ulaştı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) haziran ayında açıkladığı rapora göre, 2024 yılı sonu itibarıyla dünya genelinde zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri ve kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar nedeniyle yaklaşık 123,2 milyon kişinin zorla yerinden edildiği tahmin ediliyor. Bu rakamlara, henüz başlayan İsrail-İran arasında başlayan çatışmanın sonuçları dahil değil.
12 Haziran’da başlayan İsrail-İran çatışmasında henüz net rakamlar bilinmese de Tahran’dan insanların ayrıldığı kaydediliyor. Sanal medya hesaplarından evlerinin fotoğraflarını paylaşıp veda eden İranlıların şimdilik ülke içinde yer değiştirdiği tahmin ediliyor. Öte yandan, doğrulanmamış kaynaklara göre İsrail’den Kıbrıs’a yatlarla giden İsrailliler olduğu da iddia ediliyor.
120 MİLYONU AŞKIN MÜLTECİ VAR
UNHCR’nin raporuna göre, 2023 yılı sonuna kıyasla yedi milyon kişi, yani yüzde 6’lık bir artış anlamına geliyor. Yerinden edilme, son on yılda küresel olarak neredeyse iki katına çıkmış olsa da artış oranı 2024'ün ikinci yarısında yavaşladı.
UNHCR, Nisan 2025'in sonuna kadar zorla yerinden edilen küresel insan sayısının, muhtemelen yüzde 1 oranında hafif bir düşüşle 122,1 milyona gerileyeceğini tahmin ediyor. Bu, on yıldan uzun bir sürenin ardından kaydedilecek ilk düşüş.
Ayrıca, yerinden edilmenin başlıca nedenleri arasında Sudan, Myanmar ve Ukrayna gibi ülkelerde süren büyük çatışmalar ve bu çatışmaların durdurulamaması gösteriliyor.
UNHCR’nin bu eğilim hesabında, henüz yeni savaş ve çatışmaların etkisi gözetilmemiş. Bu eğilimin 2025’in geri kalanında devam edip etmeyeceği ya da tersine dönüp dönmeyeceği büyük ölçüde, özellikle Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sudan ve Ukrayna'da barışın -ya da en azından çatışmaların sona ermesinin- mümkün olup olmayacağına bağlanıyor.
Ayrıca, Güney Sudan'daki durumun daha da kötüleşip kötüleşmeyeceği; özellikle Afganistan ve Suriye'de geri dönüş koşullarının iyileşip iyileşmeyeceği de belirli faktörler arasında yer alıyor. İran ile İsrail arasındaki çatışmasının büyümesi halinde, 2025’te bu düşüşün yeniden yükseleceği tahmin ediliyor.
TÜRKİYE VE SURİYE’DEKİ DURUM
Suriye savaşıyla birlikte sığınmacılara en çok ev sahipliği yapan Türkiye’de ise rakamlar değişiyor. T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre, 12 Haziran 2025 itibariyla Türkiye’deki Suriyeli sayısı 2 milyon 691 bin 160 kişi. Bu rakam, 2024’te 2 milyon 901 bin 478’di.
UNHCR’nin Suriye hakkında hazırladığı rapora göre, Suriye’deki savaş, dünyadaki en büyük zorunlu yerinden edilme krizlerinden birini yarattı. 2024'ün sonunda, ülke nüfusunun dörtte biri yerinden edildi. Bu rakama; 6,1 milyon Suriyeli mülteci ve sığınmacı ile 7,4 milyon ülke içinde yerinden edilmiş kişi dahil.
Esad hükümetinin 8 Aralık'ta devrilmesi, ilk etapta geri dönüş için kapı aralamış gibi dursa da Suriye’deki istikrarsızlığın sürmesi ve yeni yerinden edilmeler yaşanması riski devam ediyor. Özellikle HTŞ’nin Aleviler ve diğer azınlıklar üzerindeki baskı ve katliamları, UNHCR’nin dikkat çektiği istikrarsızlığa örnek verilebilir.
UNHCR’nin verilerine göre, mayıs ayı ortası itibarıyla 500 binden fazla Suriyelinin Suriye’ye geri döndüğü tahmin ediliyor. Tahmini 1,2 milyon ülke içinde yerinden edilmiş kişi de kendi bölgelerine geri döndü.
Bu geri dönüşlerin sürdürülebilir olup olmayacağı, Suriye'deki güvenlik durumunun genel gelişimi, konut, kamu hizmetleri, altyapı ve ekonominin canlandırılması gibi birçok faktöre bağlı olacağı raporda vurgulanan bir başka nokta.
Ayrıca, 2025 yılı sonuna kadar yurtdışından 1,5 milyon Suriyeli ve 2 milyon iç göç etmiş kişinin geri dönebileceği tahmin ediliyor.
AB’YE SIĞINMA BAŞVURUSU AZALDI
Savaş ve çatışmalar artarken, özellikle Suriye’den çok fazla mülteci göçü alan ve buna karşı da sert önlemlere başvuran Avrupa Birliği’ne Mart 2025’te sığınma başvurusu azaldı.
Avrupa Birliği istatistik ofisi olan Eurostat’ın aylık ve üç aylık iltica verilerine göre, mülteci karşıtı politikaları sert şekilde uygulayan AB’ye Mart 2025'te ilk kez sığınma başvurusunda bulunan 57 bin 925 kişi (AB vatandaşı olmayanlar) uluslararası koruma başvurusunda bulundu.
Bu sayı, Mart 2024'e (75 bin 40) kıyasla yüzde 23, Şubat 2025'e (59 bin 85) kıyasla ise yüzde 2 düşüş gösterdi.
2025 yılının ilk çeyreğinde AB ülkeleri, 2024 yılının dördüncü çeyreğine (99.390) kıyasla yüzde 33'lük bir düşüşle 66 bin 315 sığınmacıya ilk etapta koruma statüsü verdi. AB'de ilk etapta koruma statüsü verilen sığınmacılar arasında yüzde 49'u mülteci statüsü, yüzde 26'sı insani statü ve yüzde 25'i ikincil koruma aldı.
Almanya (15 bin 590), Fransa'nın (12 bin 625) ve İspanya (11 bin 565) en yüksek sayıda olumlu karar veren ülkeler oldu. Afganlar (18 bin 500), Venezuelalılar (8 bin 675) ve Ukraynalılar (4 bin 285), 2025'in ilk çeyreğinde AB'de koruma statüsünün ana yararlanıcılarıydı.
TRUMP’IN GÖÇMEN KARŞITI POLİTİKALARI HIZ KESMİYOR
Trump, ikinci kez ABD başkanı olmasıyla birlikte Birleşik Devletler’deki göçmen karşıtı politikalarına hız verdi. Trump’ın ilk dönem sınır politikalarından bazıları Biden döneminde iptal edilmişti. Ocak ayında göreve başlamasıyla birlikte, göçmenlerin ABD'ye gelmesini büyük ölçüde sınırlandıran politikaları hızla hayata geçirdi.
Son olarak, haziran ayı başında Amerikan Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’nin (ICE) Los Angeles’ta yasa dışı göçmenlere yönelik baskılarını artırmasına karşı halk protestolara başladı. Trump, eylemleri bastırmak için öncelikle bölgeye ulusal muhafızları gönderdi. Ardından da Amerikan Deniz Piyadelerini bölgeye sevk ederek kolluk kuvvetlerine takviye sağladı.
California Valisi ve aynı zamanda Demokrat Parti’den olan Gavin Newsom ise buna rızalarının olmadığını belirterek Trump'a tepki gösterdi. Trump, ilerleyen günlerde on iki ülkenin vatandaşlarına ABD’ye girme yasağı getirdi. Seyahat sınırlamasının artması bekleniyor.