AKP içerisinde Erdoðanın başkan veya Cumhurbaşkanı olmasının ardından partinin kime devredileceðine ilişkin yaşanan çatlak büyüyor. Cemaat, Erdoðan ile arasının açık olmasından dolayı Erdoðandan kurtulmak için köşk seçeneðini desteklerken, Erdoðan sonrasında etkin olmak için ise kendi adayları üzerinde yoðunlaşıyor. Cemaatin bu ataðına karşın Erdoðan ise Numan Kurtulmuşu öne çıkarmaya hazırlanıyor.
AKPnin 4. Olaðan Büyük Kongresinde yen vitrin ön plana çıkarılmıştı. Yeni vitrinde, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu ve Osman Cana görev verilmiş ve bu kişilerin Erdoðan sonrası dönemin de inşasında yer alacaðı vurgulanmıştı. Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları üzerinden başkanlık sistemi öne çıkarılmaya çalışılırken AKP içerisinde ise iki senaryo üzerinde duruluyor. Bunlardan ilki ise başkanlık sistemi. Başkanlık sisteminin kabul görmesi veya bir şekilde referanduma götürülerek halk tarafından onaylanması durumunda Erdoðan sonrasındaki döneme ilişkin keskin tasarımlar yapılsa da bir anlamı olmayacak. Zaten bütün yetkiler Erdoðanda toplanacak ve bu şekilde partinin başına gelecek isim temsili düzeyde kalacak. Diðer senaryo ise başkanlık sisteminin getirilememesi üzerine. Sıkıntı da bu senaryoda ortaya çıkıyor. Böylesi bir durumda Erdoðan 2014 yılında kısıtlı yetkilerle köşke çıkarak Cumhurbaşkanı olacak. Ardından ise yeni başbakan belirlenecek. Başbakanın Erdoðanın gölgesinde bir isim mi yoksa parti içinde güçlü bir isim mi olacaðı tartışmaları ise sürüyor. Erdoðan her ne kadar vitrin deðişikliði ile bunun işaretini verse de Fethullah Gülen cemaati ise Erdoðan ile çatışarak farklı isimler üzerinde duruyor. Bundan dolayı cemaat Erdoðanın köşke çıkmasını destekleyerek, aslında Erdoðanın tasfiyesini hedefliyor.
TÜZÜK DEÐÝŞÝKLÝÐÝ GÜNDEMDE
Erdoðan sonrası döneme ilişkin şekillendirmeler hızlandırılırken AKPde yaşanacak deðişimin çok büyük olması ise parti içerisinde sıkıntı yaratıyor. Yürürlükte olan tüzüðe göre 2015 genel seçimlerinde, çok sayıda bakan, genel merkez yöneticisi ve milletvekili, yeniden adayı olamayacak. Bu da aslında partinin çökme noktası anlamına geliyor. Tüzük deðişikliði olmadıðı taktirde Erdoðan sonrası dönemde 16 bakan milletvekili olamayacak. Bunlar arasında Bülent Arınç, Beşir Atalay, Bekir Bozdað, Sadullah Ergin, Fatma Şahin gibi kilit isimler yer alıyor. Aynı şekilde parti yönetiminde olan Ömer Çelik, Abdülkadir Aksu, Hüseyin Çelik, Salih Kapusuz, Bülent Gedikli, Reha Denemeç, Hüseyin Tanrıverdi, Edip Uður, Nükhet Hotar, Haluk Ýpek gibi isimlerde yer almayacak. Bunun yanı sıra çok sayıda milletvekili de bir daha seçilemeyecek. Bundan dolayı Erdoðanın başkan veya Cumhurbaşkanı olması durumunda AKPnin tüzüðünden bu maddenin çıkarılması yönünde büyük bir baskı var.
GÜL VE ARINÇ, ERDOÐAN'DAN RAHATSIZ
Parti içerisinde önemli isimler Erdoðan sonrası döneme hazırlanırken, bunların başında ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geliyor. Gül ile Erdoðan arasındaki çekişme uzun süredir gündemde. Şike yasasının Gülün veto etmesi ile başlayan çelişki birçok olayda gün yüzüne çıktı. Erdoðan, kendisinin ardından güçlü bir Gül motifi istemezken cemaat ise Gül ve Arınç üzerinde odaklanmış durumda. Arınç ve Gül ise Erdoðan'ın kontrolsüz bir şekilde büyümesinden ve tüm gücü kendisinde toplamasından rahatsız. Erdoðan'ın köşke çıkmasının AKP'nin güçten düşmesi, Gül ve Arınç'ın ise siyasette etkili olamaması anlamına geldiði biliniyor. Bu yüzden, "şike yasası" Gül ve Arınç'ı ittifak haline getiriyor.
CEMAAT ARINÇ VE GÜL ARASINDA GÝDÝP GELÝYOR
Tüm bu gelişmeler karşın Erdoðan ile arası iyi olmaya cemaat ise Arınç ve Gül arasında gidip geliyor. AKP kulislerinde konuşulan cemaatin son günlerde Erdoðanın köşke çıkışını desteklediði yönünde. Ancak bu desteðin bir nevi Erdoðandan kurtulma şeklinde verildiði dillendirilirken aðırlıklı adayların ise Arınç ve Gül olduðu konuşuluyor. Buna ilişkin Gül konuşmamayı tercih ederken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise zaman zaman Erdoðan sonrası döneme ilişkin açıklamalar yapıyor. Arınç, 27 Eylül günü Habertürk TVde katıldıðı programda aslında Erdoðan sonrası dönemin işaretlerini vermişti. Arınç, programda, Biz bu partinin tüzüðünü, programını yazarken yarışmacı siyaset üslubunu benimsedik. Yarışmacı siyaset. Siyasette kimsenin önü kapalı olmayacak. Ýlerleyen dönemde de yarışacaðız ve kazanacaðız diyerek Erdoðan sonrasında kendisinin de aktör olduðunu vurgulamıştı.
DAVUTOÐLU FAKTÖRÜ
AKP içerisinde yabancı devletlerin de etkisinin olduðu bilindik bir gerçek. Onlar da Erdoðan sonrasındaki döneme ilişkin vizyonlarını belirliyor. Başta ABD olmak üzere birçok yabancı ülkenin öne çıkardıðı isim ise Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoðlu oldu. Ancak milli görüş tabanı ise Davutoðluna Suriye ve Libyada izlediði politikalardan dolayı karşı çıkıyor.
TARÝKATLAR SAVAŞI KAPIDA
Kuşkusuz AKP içindeki en önemli aktörler ise tarikatlar ve cemaatler. AKPnin aslında kuruluş aşamasında ve ilerleme sürecinde birçok tarikatın ve cemaatin imzası var. Parti tabanının büyük bir bölümünü ise Gülen Cemaati ve Nakşibendiler oluşturuyor. Cemaat, devlet kurumlarında büyük bir kadrolaşmaya giderken Nakşibendiler ile cemaatin arası ise sürekli açık. Nakşibendiler her fırsatta, cemaatin devlet kurumlarını ele geçirmesinden rahatsızlıklarını Erdoðana iletiyor. Nakşibendiler, Erdoðan sonrası döneme ilişkin net bir açıklama yapmazken, cemaat adaylarını desteklemeyeceði ise parti içinde açık bir şekilde dillendiriliyor. Erdoðan sonrasında AKP içerisinde yer alan irili ufaklı birçok tarikat ise söz sahibi olmak için şimdiden öne çıkan isimlere yanaşmaya başladı.
ERDOÐANIN FORMÜLÜ NUMAN KURTULMUŞ
Başbakan Recep Tayyip Erdoðan ise eski mücadele arkadaşı Numan Kurtulmuş üzerinde duruyor. Erdoðan, kongrede Kurtulmuşu HAS Partiden AKPye transfer ederek partide önemli bir konuma getirmişti. Erdoðanın Kurtulmuş ile AKPye geçiş sürecinde yaptıðı konuşmada kendisinden sonraki döneme ilişkin de görüşlerini aktardıðı bilinirken, Kurtulmuşta son dönemde yaptıðı açıklamaları ile bunun işaretini verdi. Kurtulmuş, 2 Ocak günü Radikal Gazetesine verdiði mülakatta, Erdoðan sonrasında kendisinin partinin başına geçip geçmeyeceðine ilişkin soruya, Hep bu ülkeye, bu millete ne faydamız olabilir kaygısı ile hareket ettim. Dün de bu böyleydi, bugün de. Dolayısıyla benim kişisel olarak ne olacaðımın bir önemi yok. Nihayetinde geleceði Allah bilir yorumunu yapmıştı. Kurtulmuşun avantajı ise AKP içerisindeki milli görüş geleneðinin de sempatisini alan birisi olması oldu.
MAVÝ MARMARA VE CEMAAT AYRIŞMASI
Erdoðan sonrası dönemin en önemli belirleyici dinamiði ise AKP-Cemaat çatışması sonrasında ortaya çıkacak olan güç olacak. Erdoðan ile cemaatin arasındaki çekişme uzun zamanlara dayanıyor. Zaman zaman belirli kırılma dönemlerinden gün yüzüne çıkan çekişme Erdoðanın son dönemlerinde ise hızlanacak gibi görünüyor. Çekişmenin geçmişine bakıldıðı zaman ilk yansımanın Mavi Marmara Gemisine Ýsrailin yaptıðı müdahale sonrasında ortaya çıktıðını görüyoruz. Ýnsani Yardım Vakfı'nın (ÝHH) organizasyonuyla Ýsrail ablukasındaki Gazze'ye yardım malzemeleri götürmek üzere Mavi Marmara isimli gemiyle yola çıkan gönüllülere Gazze'ye yakın uluslararası sularda Ýsrail ordusunun 31 Mayıs 2010da düzenlediði saldırıda 9 Türkiye vatandaşı öldürülmüştü. Olay sonrasında Erdoðan Ýsraili devlet terörü yapmakla suçlarken, Fethullah Gülen ise ABD gazetesi Wall Street Journale yaptıðı açıklamada, Ýsraille uzlaşılmamasını eleştirmiş ve AKPnin yol verdiði ÝHHnin Ýsrailin onayı olmadan yola çıkmasını otoriteye başkaldırı olarak nitelemişti. Bunun ardından ise dershane tartışması ile yeniden ayrışma gün yüzüne çıkmıştı. Erdoðan 9 Eylül günü, okul varsa dershane niye var? derken, Gülen ise kendisine yakın siteler aracılıðıyla yaptıkları açıklamada yollarına bir şekilde devam edeceklerini söylemişti. Kırılmanın doruk noktası ise MÝT Müsteşarı Hakan Fidanın KCK adı altında yapılan siyasi soykırım operasyonları kapsamında ifadesinin alınması olmuştu. Bunun ardından Cemaat üzerinden Emniyet-MÝT tartışması başlatılırken Erdoðan ise açık bir şekilde MÝT Müsteşarı Fidanın yanında yer alarak onu korumaya almış bununla da yetinmeyerek Genelkurmay GES Komutanlıðı tüm ekibi ve teçhizatı ile birlikte MÝT'e baðlamıştı.
Erdoðan sonrası dönemde cemaatin aktif yer alma istemi ile önümüzdeki günlerde yeni ayrışmaların yaşanması beklenirken, AKP kulislerinde ise Erdoðan sonrası dönemin tartışılmaması için büyük bir baskı uygulanıyor. Erdoðan, MYK toplantılarında kurmaylarına bunun partide bölünmelere yol açacaðı uyarısında bulunurken, partide kilit konumda bulunan isimler de yeni dizayn sürecini mümkün olduðunca dışarıya yansıtmamaya çalışıyor.