Aktaş’tan meclis araştırma önerisi
Aktaş’tan meclis araştırma önerisi
Aktaş’tan meclis araştırma önerisi
Tutuklu milletvekili Kemal Aktaş, çatışmalı sürecin bitirilmesi yönünde sürdürülen ‘barış süreci’nin sağlıklı bir zeminde ilerlemesi, Kürt sorununu ortaya çıkaran tarihsel ve toplumsal gerçeklerin ortaya çıkarılması ve yaşanan acıların onanması için alınacak tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla bir meclis araştırması önerdi.
BDP Van milletvekili Kemal Aktaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan aracılığıyla istediği meclis araştırmasında, Osmanlı imparatorluğunun gerileme sürecinden başlayarak, Cumhuriyetin kuruluşu ve günümüze kadar çeşitli trajedi ve toplu kırımlara maruz kalan Kürt halkı ile ortak bir geleceği kurabilmek için yaşanan sorunların tarihsel ve toplumsal arka planının sağlıklı bir şekilde ele alınması gerektiğini belirtti.
“Cumhuriyetin kuruluş süreci milliyete dayalı ulus devletlerin kuruluşuna tekabül etmiştir” diyen Aktaş, çok dilli ve etnisiteli Osmanlı Bekası üzerinde tek ulusa ve tek inanca dayalı bir devleti kurma çabasının daha başlangıçta sorunlu bir devlet olma nüvelerini içinde taşıdığını kaydetti.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı topraklarından ayrılarak, bağımsız devlet kuran halkların dışında Cumhuriyetin kuruluşunda da Türklerle birlikte hareket arzusu gösteren Kürt halkının sorunlu kurulan cumhuriyetin en büyük mağdurları olduğunu da vurgulayan Aktaş şöyle devam etti: “Bu mağduriyetin giderilmesi yönündeki itirazlar hep Cumhuriyete karşı isyanlar olarak değerlendirilmiş ve toplu kırımlar ve sürgünlerle bu talep yok edilmeye çalışılmıştır.
Cumhuriyetin kuruluş belgeleri olarak bilinen protokoller ve kongrelerde Kürtlerin gerçek temsilcilerinin kuruluş süreçlerine dahil olmalarının önü çeşitli entrikalarla kesildiği gibi; bu protokol ve kongre belgelerinde Kürtlerle ilgili atıflarda bir süre sonra unutulmuş ve Kürtlere karşı tedip ve tenkil harekâtları ile ıslahat planları devreye konulmuştur. Bundan sonrada inkâr ve asimilasyon politikaları uygulanmıştır.
Bugün tarihçilerin ortaya çıkardığı Erzurum ve Sivas kongresinin belgeleri ve 22 Ekim 1919’da hazırlanan Amasya protokollerinde bu gerçeği görmek mümkündür. Erzurum kongresine katılması için belirlenen Elazığ, Diyarbakır, Mardin delegasyonunun kongreye katılımı yerel valiler tarafından engellenmiştir. Dersimden ise hiç kimsenin Erzurum Kongresine çağrılmadığı anlaşılmıştır.”
Sivas kongresinde de benzer bir durum yaşandığını belirten Aktaş, “Kongrelerin hemen sonrasında 22 Ekim 1919 da hazırlanan Amasya protokollerinin ikincisinde yer alan Kürtlerle ilgili bölümlerin uzun yıllar sansürlendiği yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. Bu belgelerde ‘Yeni Cumhuriyetin sınırlarının Kürt ve Türklerin oturduğu araziyi kapsadığı, Kürtlerin gelişme serbestliğini sağlayacak ırk hukuku ve sosyal haklar bakımından daha iyi duruma getirilmelerine izin verileceği’ gibi bilgiler yer almaktadır” dedi.
15 Temmuz 1922’de TBMM’nin El Cezire Komutanlığı’na yazmış olduğu talimatta Kürtlere verilecek özerklikten genişçe söz edildiğini de vurgulayan Aktaş şöyle devam etti: ”16 Ocak 1923 yılında Atatürk, İzmit te düzenlediği Basın Konferansında Kürtlerle Türklerin içice yaşadıkları onları ayıracak bir sınırın mümkün olmadığı ancak; başlı başına bir Kürtlük düşünmektense bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür yerel özerklik oluşacaktır. O halde hangi livanın halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Şeklinde yapmış olduğu açıklama uzun yıllar kamuoyunda saklanmıştır.
Cumhuriyetin kuruluş belgesi olan Lozan Görüşmelerinde de Kürtlerle önemli tartışmaların yapıldığı bilinmektedir.
Cumhuriyetin kuruluş aşamasında Kürtlere tanınması düşünülen statüden vaz geçilmesi ve Kürtlerin varlığının dahi inkâr edilmesi çeşitli dönemlerde isyan hareketlerine neden olmuştur. Koçgiri, Şeyh Said, ve Ağrı isyanları şiddetle bastırılmış yüzlerce kişi idam edilmiş ve on binlerce silahsız Kürt yurttaş derelerde ve mağaralarda katledilmişlerdir. Kalanların büyük çoğunluğu çıkarılan kanunlarla yerlerinden sürgün edilmişlerdir. 1938 yılında yürütülen Dersim Harekâtı ise bir isyanı bastırmak için değil ‘Dersimi Islah’ etmek için devletin planlayıp uyguladığı bir harekât olduğu dönemim mülkiye ve umum müfettişlerinin hazırlamış oldukları raporlarda açıkça ifade edilmiştir.”
Tüm bu yaşananların Kürt ve Türk toplumunda ciddi duygusal ve sosyal kopuşlara sebep olduğunu vurgulayan Aktaş, karşılıklı önyargıların gelişmesine yol açtığını da vurguladı. Kürt halkının varlığı, dil ve kültürel değerleninin yok sayılmasının yol açtığı çatışmalı sürecin bitirilmesi yönünde sürdürülen ‘Barış Süreci’nin sağlıklı bir zeminde ilerlemesi, Kürt sorununda ortaya çıkan tarihsel ve toplumsal gerçeklerin ortaya çıkarılması ve yaşanan acıların onanması için alınacak tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasının bir gereklilik olduğunu vurguladı.