Antikapitalist Müslüman Gençler, 1 Mayıs günü Taksim'de Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Arapça, “Kölelere özgürlük” diyecekler.
Bu yılki 1 Mayıs'ın ilklerinden biri de antikapitalist Müslüman gençlerin Taksim'deki 1 Mayıs buluşmasına katılması olacak. Muhafazakarlıðın ve Ýslam'ın merkezi olarak kabul edilen Fatih'ten, Batı modernizminin ve solun merkezi olarak kabul edilen Taksim'e yürüyecekler. En temel sloganları ise, Kur'an-ı Kerim'deki Beled Suresi'nin Fekku Ragabe ayeti olacak: Kölelere özgürlük. Bu taleplerini, Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Arapça dillerinde yazacaklar.
Kadınlı erkekli yoðun bir biçimde 1 Mayıs çalışmalarını sürdüren antikapitalist Müslüman gençlerden Zeynep Duygu, Zeynep Tekiner, Muhammed Cihad Ebrari, Kadir Bak, Kadir Kaçan, Mem Aslan ve Hasan Musevi Fatih'te çalışmalar için kullandıkları büroda sorularımıza yanıt verdi.
* Ýşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs'a “Antikapitalist Müslüman Gençler” olarak katılacaðınızı duyurdunuz. Bu bir ilk. Neden katılıyorsunuz?Muhammed Cihad Ebrari: Bizler daha önce bireysel olarak 1 Mayıs'lara katılan insanlarız. Ancak ilk kez antikapitalist Müslüman gençler olarak katılacaðız. 1 Mayıs bizim için emek, adalet ve özgürlüðün savunulduðu günlerden biri. Taksim Meydanı'nı da bu talepleri dile getireceðimiz bir meydan olarak gördüðümüz için ve Müslümanlar olarak emeðin, adaletin, özgürlüðün savunulduðu her yerde olmamız gerektiðine inandıðımız 1 Mayıs'a katılacaðız. Aslında bu bizim için gecikmiş bir karar olduðunu söyleyebilirim.
ALLAH'IN SESÝ EKMEK ÝLE AYRILMIŞ
Kadir Bak: Müslüman gençlerin kendilerine referans aldıðı kaynaklardan birisi Kur'an-ı Kerim. Diðeri Ýslam tarihinde ezilenlerden yana olan, hakkını arayan tüm direniş dinamikleri. Biz emeðin, ekmeðin ve irfanın bir arada akıp geldiði bir tarihin kodlarını takip ediyoruz. Ama bu özelde, 80 yıldır, genelde 280 yıldır Batılılaşma baskılarının ekseninde Ýslamın ulvi sesinin ezilenler cephesinden ayrıldıðını ve kopartıldıðını görüyoruz. Buradan yola çıkarak, başta tevhidin tüm peygamberlerinin, tüm devrimcilerin, ezilenlerin yanında olan tüm erdemli çıðlıkların toplamı olarak, günümüzün 21. yüzyılında o sesi bir araya getirmek istedik. Bunu bir sorumluluk olarak üstlendik.
1 Mayıs, ne yazık ki Müslümanlardan, kendilerini “Müslüman, muhafazakar, dindar, inanan” diye tanımlayan kitlelerde, uzaklaştırılmıştır. Aynı şekilde muhafazakarların da kendilerini içinde hissetmediði bir alandır. Burada sosyolojik bir problem var. Biz bu problemin ortasına girdik ve dedik ki; Allah'ın sesi, ekmek ve yoksulla, ezilen insanların hak arayışları ile ayrılmış. Buna “dur” demek istedik. 1 Mayıs'a katılmayı, hem kendi şahitlik görevimizin gereði olarak, hem de sosyalist dünyaya ve Müslüman dünyaya bir çaðrı olarak görüyoruz.
KARANLIK HAYALETÝN OTORÝTESÝNÝ KIRMAYA ÇALIŞIYORUZ
*Bu söyleminiz, Müslümanlar arasında karşılık buluyor mu?Kadir Bak: Bizim üzerinde kendimizi bulduðumuz ve altını doldurmaya çalıştıðımız söylemin, Ýslam tarihi ve ondan önceki tevhit dinleri tarihi boyunca karşılıkları var. Günümüzde ise, şu an “abdestli kapitalizm” diye tabir ettiðimiz ve muhafazakarların üzerine çöken karanlık bir hayaletin otoritesini kırmaya çalışıyoruz. Aynı şekilde sol, sosyalist dünyanın aydınlanmacı ve laiklikten beslenerek almış olduðu din düşmanlıðının otoritesine de aynı şekilde karşı çıkmış oluyoruz.
* 1 Mayıs günü kortejinize nasıl bir katılım bekliyorsunuz?Kadir Bak: Sayısal olarak sosyal medya verilerini söyleyebiliriz. En az 200 en fazla 600'ün üzerinde bir katılım bekliyoruz. Emeðin mücadelesinden kopmuş muhafazakar dünyanın otoritesi ile dini aydınlanmacı, laik zihniyetle okuyan solun zihniyetinin otoriteleri arasında konuştuðumuz için sesimiz bugün zor anlaşılıyor. Biz Allah dediðimizde sol dünya bunu “gericilik, feodalite, cemaat ve Amerika” diye okuyor. Ekmek dediðimiz zaman bunu muhafazakar dünya da “sosyalizm, komünizm, kafirlik, sekülerizm ve profanizm diye okuyor. Bu otoriter algıların arasında biz bu vicdani ve saf sesi insanlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Ne kadar karşılık bulacaðını göreceðiz.
MÜSLÜMANLARIN KUR'AN ÝLE BAÐI KESÝNTÝYE UÐRADI
* 1 Mayıs'a katılmak için gecikmediniz mi? Neden?Kadir Bak: Özelde 80 yıl, genelde 280 yıldır Türkiye'de Müslüman olarak kendilerini tanımlayan insanların Kur'an'la olan baðları ciddi anlamda kesintiye uðradı. Bunun bir sebebi, toplumsal. Ýkincisi ise; Kemalist laik zihniyetin dini düşman olarak görmesinden kaynaklandı. Kur'an'ın ayetlerine yöneldiðimizde, ezilenin sesi sesi ile karşılaştıðımızda ve “bunu insanlar neden görmedi” diye sorduðumuzda, insanların ya karşılarında Batıcı, aydınlanmacı zihniyet taşıyan solu ya da iktidar ve tahakküm araçlarını bulduklarını gördük. Onların Kur'an'la buluşmasını engelledi. Ayrıca Müslümanlar bir türlü kendileri olamadılar. Sað-sol süreçlerinde birbirlerine düşürülmüş bir halkın çocukları hangi arada Kur'an-ı Kerim'in Bele Süresi'ni açıp, Fekku Ragabe'yi bulup, direnişleri gördükten sonra, “Ýslam'ın istediði adalettir, emektir” noktasına gelecekti. Ama gelemediler. Onları savunma amaçlı söylemiyorum ama sosyolojik durumu bu.
KENDÝMÝZÝ YENÝ BULUYORUZ
Ýkincisi din algımızı, Ehl-i Sünneti ve'l-Cemaati Eşari ve Mürciye kollarından devraldık. Sürekli olarak kaderci ve aciz varlıklar olarak kendini düşünen süreçten bunu devraldık. Ýnsanın kendisi bir türlü bu söylem içinde özne olamadı. Müslümanlar gerçek vicdanın ve adaletin sesi ile bulaşamadılar. Buluşamamaları biraz kendilerinden biraz sistemden kaynaklandı. Bizim dönemin gençliði bunun imkanlarını buldu. Solu, saðı, Marksizmi, Batı düşünce tarihi, doðu düşünce tarihi, dinler tarihi okuduk. Gördüðümüz şu oldu, bizim büyüklerimiz bu mevzuyu anlayabilecek ne zamana ve şartlara sahiplermiş ne de sosyolojik olarak bilinçsel seviye. Emekliye emekliye gelen sosyolojik bir süreç var, biz de bu sürecin devamıyız. Bugüne kadar neden 1 Mayıs ve emek mücadelesi görülemedi, diye sorgularsak... Dindarın zihninde o kadar korkutucu ve ürkütücü bir algı var ki. 1 Mayıs'a katılırsa, kafir olacaðını düşünen insanlar var. Sosyolojik olarak kendimi içinden geldiðim Ýslamcı gelenekte, geç kalmış ve suçlu görmüyorum. Bilakis sistemden yakamızı ancak yeni kurtarabiliyoruz. Kendimizi yeni bulabiliyoruz.
ETÝKETLER ÇIKTIÐINDA GERÝYE ÝNSANLIK KALIR
Kadir Kaçan: 1 Mayıs'la ilgili olarak dışarıdan bize gelen tepkiler ise, "Tam zamanında başladınız" şeklinde. Bizler uzun süredir kendi sorgulamalarımızı yapıyoruz. Ben Mardinli bir Kürdüm. 'Sen Müslüman mısın, sosyalist misin?' sorusu ile çok karşılaştım. Bunu sormaktansa, ortak paydalar üzerinde gidilseydi, etiketlerle uðraşmayacaktık. Bütün etiketleri çıkarttıðımız zaman ortaya saf bir şey kalır; insanlık. Ýnsanlıkta bizim argümanımız din, sizin argümanınız sosyal bilimler olabilir. Bunun çok önemi yok bence. Fatih'ten Taksim'e köprü olacaksak, bunların hiçbirinin önemi yok, tek bir şeyin üzerinde duralım; insanlık ve insanlıðın yegane temeli paylaşım.
MÜSLÜMANLAR SÝLKELENMELÝ
Muhammed Cihad Ebrari: Bence Müslüman toplumu aklamaya çalışmak doðru deðil. Türkiye özelinde ve son 80 yıl ile sınırlandırmak da doðru deðil. Bu çok geniş ve derin bir konu ama kısaca şunu söylemek istiyorum. Müslüman toplum, kesinlikle ve kesinlikle sorumludur. Türkiye kapsamında konuşursak, Kürt sorunu, Aleviler, Ermeniler, kadın sorunu konusunda asla ve kat'a hiçbir gerekçeyi mazaret olarak kabul etmiyorum. Müslüman toplum, kendine gelmeli, silkelenmeli ve bu sorumluluklarını bir an evvel yerine getirmelidir. Müslüman toplum, duyarsız, inançlarının gereðini yerine getirmiyor. Yollarında olduklarını iddia ettikleri peygamberlerinvermiş oldukları mücadelenin binde birini göstermiyorlar.
Mem Aslan: Kürt kardeşlerimiz, Ermeni kardeşlerimiz ölürken, sessiz kalamazsın. Çünkü, kabul ettiðin kitap, önder aldıðın kişi zulme sessiz kalmadı. Müslümanların bunlara sessiz kalmaması, direniş göstermesi gerekiyor.
Muhammed Cihad Ebrari: Neden geciktik, sorusunun yanıtına bir ek yapmak istiyorum. Bu ne Türkiye ile ilgili 80 senelik, ne de 280 senelik bir mesele. Ali Şeriati'nin kavramlaştırdıðı gibi "dine karşı din mücadelesi" vardı. Binlerce senelik bir mücadeledir. Sömürücülerin dini bir afyon ve silah olarak kullandıðı bir yüzü vardır. Dinin bir de, özü dediðimiz, peygamberlerin mücadelesini yürüttüðü, emek, adalet, özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesi vardır. Her zaman, egemenler tarafından kullanılan dinin afyon yüzü, bastırmıştır. Şu an yaptıðımız çalışmaları baskılar altında yapıyoruz. Peygamberler de bu şekilde yaptılar. Tarih boyunca bir çok örnek olmasına raðmen, günümüzde bu isimlerin bilinmemesinin nedeni de, egemenlerin kullandıðı din algısıdır.
Hasan Musevi: Alevi sorunu ya da Kürt sorununa karşı Müslümanların ses çıkarmamış olmalarını, masum ifadelerle geçiştiremeyiz. Türkiye'de Müslümanlar, Cumhuriyet ile beraber her zaman orta burjuvaziliðe oynadı. Son 30 yılda, orta burjuvaziye tamamen yerleşti. Orta burjuvazi neyi temsil eder? Büyük burjuvazini yerine geçmenin her gün hayalini kurar. Bu nedenle sisteme karşı bir başkaldırıyı gerçekleştirmez. En fazla kendi kurumlarına baðışlar yapar.
KADINLARIN ÖZGÜRLÜÐÜ VE EŞÝTLÝÐÝNÝ ÝSTÝYORUZ
* Antikapitalist Müslüman gençler olarak, 1 Mayıs'ta dile getireceðiniz talepler neler olacak?Zeynep Tekiner: Ana talebimiz, Beled Suresi'nin Fekku Ragabe ayeti, "Kölelere özgürlük" olacak. Adalet, özgürlük ve eşitlik istiyoruz. "Asgari ücret azami köleliktir" demek için Taksim'de olacaðız. “Kürt halkının talepleri taleplerimizdir” demek için 1 Mayıs'a gidiyoruz. Ayrıca erkekçiliðe, erkek egemenliðine karşı, bedeni metalaştıran, kişilikleri deðil dişilikleri kimlikleştirilen, kapitalizmin ve tarih boyunca tüm sömürü düzenlerini en etkili silahlarından biri olarak kullanılan, din, örf, töre adına hakları ellerinden alınan ve yok sayılan kadınların özgürlüðü ve eşitliði için orada olacaðız. Tutuklularla dayanışmak için, zorunlu askerliðe hayır demek için 1 Mayıs'a katılıyoruz. Halkın ve hakkın sesini yükseltmek için orada olacaðız.
BARIŞ KÖPRÜSÜ OLUŞTURACAÐIZ
* Fatih'ten Taksim'e yürüyorsunuz... Neden böyle bir güzergah?Zeynep Duygu: Bir köprü oluşturmak, bütün mahalle duvarlarını yıkmak ve "artık yeter" demek için böyle bir güzergah seçtik. Fatih, Ýslam'ın bir simgesi gibi duruyor. Şimdiye kadar birbirine dokunmayan, ama birbirine karşı ön yargı oluşturan, birbirini ötekileştiren insanlarız. Ama bu tablo egemenleri mutlu ediyor. Bu tablonun deðişmesi gerektiðini düşünüyoruz. Egemen sınıflara karşı birleşilmesi gerektiðini düşündüðümüz ve ön yargıları yıkmak istediðimiz için, Fatih'ten Taksim'e yürüyoruz. Bir barış köprüsü oluşturacaðız. Hiçbirimiz birimizden farklı deðiliz. Ýkimizin de bir işçi hayatını kaybettiðinde canı yanıyor. Madem öyle hep birlikte bütün duvarları yıkalım. Eðer bir kavga olacaksa, bu ezen ile ezilenin kavgasıyla, biz ezilenin yanındayız.
ANF NEWS AGENCY