Eylül ayındaki seçimlerin ardından Almanya’da yeni hükümet nihayet önümüzdeki hafta iş başı yapacak. Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyelerinin Angela Merkel’in başbakanlığındaki koalisyon hükümeti metnine “evet” demesinin ardından gözler SPD’li bakanların kimler olacağını verilmişti.
Merkel’in liderliğindeki Hıristiyan demokratlarla müzakerelerde SPD aralarında dışişleri bakanlığının da bulunduğu toplam 6 bakanlık kapmıştı. Ancak SPD lideri Martin Schulz önce kendisinin Dışişlerine talip olduğunu belirtmiş, ardından Gabriel basın yoluyla partisini topa tutmuştu. Bunun üzerine Schulz parti liderliğini bırakacağını açıklarken, sosyal demokratlar cephesinde yönetim krizi patlak vermişti.
DEV TEKELLERİN LOBİSİ İŞE YARAMADI
Schulz ile polemiğine rağmen Gabriel’in Dışişleri bakanlığını sürdürmesi için SPD’nin sağ kanadı olarak bilinen “Seeheimer Kreis” grubu girişimlerini sürdürmüştü. Ayrıca yaygın Alman medyasına sızan bilgilere göre Volkswagen ve Daimler gibi dev Alman tekelleri de Gabriel için SPD’de lobi faaliyetleri yaptı.
Ancak bu girişimler ve lobiler Gabriel’i kurtarmaya yetmedi. SPD’nin tepesindeki yeni isimler Andrea Nahles ve Olaf Scholz’un Gabriel’e “Yeni hükümette yoksun” mesajı verdikleri öğrenildi. Spiegel Online ise 18 yıldır SPD’nin yönetiminde bulunan Gabriel’in parti merkezine “Yeni dışişleri bakanına başarılar diliyorum’’ sözleriyle bitin bir veda mesajı gönderdiğini bildirdi.
AKP REJİMİNİN BAKANI GİBİ ÇALIŞTI!
Sigmar Gabriel, Erdoğan iktidarıyla yaşanan kriz ve gerginliklerde ülkesinin en tutarsız ismi olarak kayıtlara geçti. Bir söylediği diğerini tutmadı. Berlin'deyken Erdoğan'a rejimine atıp tutan Dışişleri Bakanı Gabriel, Ankara'dayken Türk devleti önünde "el pençe" durdu.
Kürdistan'da yaşanan hak ihlalleri için tek kelime etmeyen Gabriel, 2017 yılı boyunca Kürt özgürlük mücadelesi düşmanlığı yaparak Ankara'ya yaranmaya çalışan bir isim oldu. 20 Temmuz 2017 günü basının karşısına çıkarak Berlin'in Ankara siyasetinin değiştiğini bildirdi. Gabriel düzenlediği basın toplantısında Ankara'ya yönelik yaptırımları açıkladı. Ancak Gabriel'in bu söylemleri havada kaldı, perde arkasında her iki ülkenin ilişkileri bozulmadan seyrinde gitti.
Eski partili arkadaşı Schröder’in Ekim ayında Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Gabriel soluğu Antalya’da aldı. 4 Kasım günü Antalya'ya yaptığı ziyarete karşılık olarak Gabriel, Ocak ayının ilk haftasında Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu memleketi Goslar'a davet etti. Gabriel, AKP’li bakanı evinde ağırlayıp çayını doldurduğu için de o günden itibaren muhalefet tarafından “Erdoğan’ın çaycısı” lakabını aldı.
Türk ordusunun Efrîn’e yönelik işgal girişimi ve katliamları karşısında ise Avrupalı politikacılar içerisinde en çok zorlanan isim Gabirel oldu. Alman kamuoyunu, basın ve muhalefetin baskıları dindirmek için Gabriel “Yeni hükümet kuruluna kadar Lepopard tanklarının modernizasyonu planı dahil, Türkiye ile silah ihracatı duruldu” dedi.
AKP’NİN MAHKEMELERİNİ ÖVDÜ!
Ancak Gabriel’in bu çıkışına rağmen federal hükümetin Efrîn’e saldıran Türk tanklarından 160’nın modernizasyonuna daha Ekim ayında imza atıldığı ortaya çıktı. Ayrıca bir yıl Erdoğan’ın rehinesi olarak cezaevinde tutulan gazeteci Deniz Yücel’in serbest bırakılması karşılığında Türkiye ile silah ticaretinin devam edeceğini söyledi.
Yine Türk devletinin Efrin’e yönelik saldırıya başladığı günlerde Erdoğan ile iki gizli görüşme yapan Gabriel, Ankara-Berlin arasında Yücel üzerinden kirli pazarlıklar sürdüğü dönemde “Bağımsız Türk mahkemelerine güveniyorum” diyerek AKP’nin yargısını övdü.
Konuyla ilgili haber: