Amed mitinginden notlar…

Dün gece Amed İstasyon meydanında (20 Haziran) çok önemli bir miting gerçekleşti. Günlerdir konuşulan ve beklenen miting, kendi içinde birçok mesajı vermekle kalmadı; seçim ve gelecek sürece dair de bir çerçeve de çizdi.

Bu çerçevenin içine nelerin girdiğini, bu mitingin neden diğer tüm mitinglerden daha farklı ele alınabileceğini özet şekilde ve maddelerle bakalım.

**Miting alanına insanlar akın etti. Alana açılan dört ayrı koldan, insanlar sel gibi geldi. Mitinge daha zaman varken, miting alanı dolup taştı. İnsanlarda bir an önce oraya varma isteği vardı. Orada bulunma, sözünü söyleme ve kaybolduğu rivayet edilen “kararlılığını” oraya yığılan binlerce polisin gözüne bakarak ifade etmeyi seçti.

**Görülen her polis noktasının önü “direne direne kazanacağız” sloganı ile inledi. Arama noktaları önündeki izdiham Newroz’da bile yaşanan bir görüntü değildi. Polisler kalabalığın içinde kaybolan birer eşyaya döndü. O kara formaları ve asık suratlarına eşlik eden sadece korku vardı, kalabalık artıkça. Ne yapacaklarını artık bilemem hali ile birbirlerine ve kalabalığa bakmayı tercih ediyorlardı kenardan, köşeden.

**Genel gözlem diğer tüm mitinglerden daha kalabalık olduğu idi. Oysa dönem olarak zor bir dönemde, kaygıların da fazla olduğu bir zamanda yapıldı. 5 Haziran 2015 mitingi ve sonrasında gelişen durumların etkisi halen Amed halkının belleğinde mıh gibi duruyor. Öyle ki alana gelen hemen herkesin aklının bir köşesinde “yine benzer şeyler, patlamalar olur mu?” hissi mutlaka vardı. Ailelerin yanlarında getirdiği küçük çocuk sayısının azlığı, bu hissin basit bir yansıması olarak okunabilir. 

Tüm bunların dışında hafta içi yapıldı, bu bile büyük risktir çalışanların gelişi açısından. Fakat hepsi ikinci planda kaldı. Günler önce yolda, sohbetlerde fısıltı şekilde dolaşan ve söylenen “mitinge gidiyor muyuz?” söylemi, somuta büründü.

**Dün o alanda bulunan halk, en kararlı ve parti ile olan ilişkisinde en net kesimi ifade ediyordu. “Selocan’a özgürlük” slogan ve çağrısına “Önderliğe Özgürlük” ve “Zindanlara özgürlük” diyerek karşılık veren insanlar topluluğu idi. Hızlıca düzeltmede bulunan bir kalabalık!
Alanda müzik dinlemek için değil, seçim konuşmalarını dinlemek ve bilinçlenmek için de bulunmuyorlardı elbette. Orada olmanın, o ortaya çıkacak fotoğrafın ülkede neye denk geldiğini biliyordu hepsi. Mesaj kalabalığın kendisi idi. Yine baraj, Amed’in kendisi olacaktı. Bunun bilinci ile durdu herkes orada.

**Dün Amed İstasyon meydanındaki kalabalık en çok Sur içindi, Cizre içindi, Nusaybin için orada idi.

**Dün büyük Amed mitingi son 3 yıldır yan yana istediği gibi gelememiş, birbirine bu denli kalabalık dokunamamış Amed halkının kendine gelmesi, moral bulması ve yeniden birbirini ‘hissetmesidir’… İnsanlar alandan moral bularak ayrıldı.

**Seçim süreçleri giderek artan pasif direniş hattına, kendi bağrından bir çağrı ile aktif direniş çizgisinin sönmediğini, hala ayakta olduğunu, yeri ve zamanı geldiğinde rolünü oynayabileceğini de söyledi meydandaki insanlar.

**Karanlığın çökmesi ile yakılan her ışık, bir umudun simgesine dönüştü. Karanlığı yarmanın onu aşmanın bir simgesi olarak herkes telefon ışıklarını açtı. Alanda Hürmüz ve Ehriman’ın temsilleri vardı denilebilir.

**Amed mitingi Kürt iradesinin yolu ve nereden geçmesi gerektiği üzerine de bir manifesto işlevi gördü. “Ne yaparsanız yapın, daha çok ve çoğalarak geliyoruz” mesajı verildi.

**Genç katılımcıların çokluğu ayrıca dikkate değerdi. Bu belki de değişime dair en bariz talepti.

**24 Haziran’a dair beklentinin yüksek olduğunu, bu beklentinin daha çok faşizmin kişide kurumsallaşmasına asla izin verilmemesi gerektiği yönünde bir beklenti olduğunu ifade edebiliriz.

**Hâkim olan duygulardan bir tanesi de, bu devasa katılımın iki yönlü okunması gerektiği idi. Birincisi devlet ve onun mekanizmalarına, politikalarına idi. Yani ne olursa olsun, biz buradayız, pes etmeyeceğiz geri adım atmayacağız. Bombalarına yüzümüzle cevap vereceğiz demek oldu.

İkincisi ise içe dönük idi. Sen öncülük rolünü yap biz hazırız. Sen bir adım at biz iki adım atarız diyen bir ruh vardı. Ayrıca çok zor dönemlerden geçilmiş ve çoğu şey kaotik bir hal almışsa da dünkü kalabalık bir netliği, bir yolu işaret ediyordu. Ben yürüyüş halindeyim hatırlatması idi. Bu da politik bir yoldu, yolun kendileri olduğu gerçeği idi.

**Tokat ve Ordu vekil adayları Amed’de idi. Destek olmaya gelmişlerdi. Bunun yanı sıra TJA aktivistleri, Barış Anneleri Meclisi, 78’ler Derneği, KESK ve DİSK, TMMOB, CHP ve ESP Diyarbakır il örgütleri, Diyarbakır Tabip Odası, Genel-İş yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda STK temsilcileri katıldı.  

**Miting dağılışı sonrası insanların 1-2 saat boyunca yürüyerek Ofis semtinden Cezaevi bölgesine ve oradan da Kuruçeşme’ye açılan yollara kitlesel yürümesi, sloganlarla sokakları inletmesi bambaşka bir görüntü ve sesti. Adeta uyanışa davet eden, artık yeter diyen bir ses idi.