Ana dil tartışmalarında CHP'den ırkçılık, AKP'den itiraf!

Ana dil tartışmalarında CHP'den ırkçılık, AKP'den itiraf!

TBMM Genel Kurulu'nda, "ana dilde savunma hakkı" ile ilgili yasa tasarısının görüşülmesine gecenin geç saatlerine kadar devam edildi. CHP'li bir vekil Kürtlere karşı ırkçı ifadeler kullanırken, BDP, "içeriği eksik" eleştirisinde bulundu. AKP adına konuşan milletvekili Recep Özel ise itiraf gibi bir ifade kullandı: "Aslında yeni düzenlemeyle şimdikinden farklı bir şey gelmiyor."

Ceza Muhakemeleri Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM'nin gündemine geldi. Geç saatlere kadar süren tartışmalar sırasında sert gerilimler yaşandı.

BDP'Lİ BOZLAK: GÖNÜLDEN DESTEKLEMİYORUZ!

BDP Grubu adına söz alan Adana Milletvekili Murat Bozlak,  ana dilin kullanımının kişi ya da makamların onayına, iznine tabi tutulamayacağına dikkati çekerek, BDP dışındaki muhalefet partileriyle iktidar partisinin benzer zihniyeti temsil ettiğini dile getirdi. 'KCK' davalarındaki sanıkların ana dilde savunma talebine değinen Bozlak, mahkemelerin bu talebi kabul etmediğini, sanıkların ana dilde savunma yapma noktasında direndiğini ve birçok mahkemede yargılamaların tıkanmış durumda olduğunu hatırlattı. Bozlak, "Keza, kısa bir müddet önce cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerinde dile getirilen taleplerden biri de ana dilde savunma idi. Hükümet tasarı ile yaşanan tıkanıklığı gidermek istiyor, somut bir olayı kendisince aşmaya çalışıyor. Tasarı, bize göre, son derece kifayetsiz, yetersiz, eksik; ana dilde savunmaya ilişkin kalıcı, köklü, dört başı mamur bir çözüm getirmeyen, sadece karşı karşıya kalınan somut bir durumu aşmaya yöneliktir. Bu anlamda da canıgönülden desteklediğimiz bir tasarı asla değildir" dedi.

BDP'Lİ AKAT: HAKKI SATIN ALMAK!

BDP Batman Milletvekili Ayla Akat da, ana dilde savunma hakkının tercihe bağlı bir hak olarak kullanılabilecek ek bir imkân olmaması gerektiğine vurgu yaparak, "Herkes için uygulanabilmelidir. Herkes bu haktan yararlanabilmedir ki adil bir yargılama hukukunun da gereği yerine getirilmiş olsun" dedi. Tasarıda, söz konusu hakkın sadece sanığa tanındığına dikkati çeken Akat, ekledi: "Ama biz biliyoruz ki yargılamanın sanık ve şüpheli dışındaki süjeleri de vardır, bunların da bu haklardan yararlanması söz konusu olmalıdır."

Düzenlemede, tercüman ücretinin, hakkı kullanmak isteyen kişi tarafından ödenmesinin şart olarak konulduğunu ifade eden Akat, "Savunma hakkı temel bir hak, kişinin ana dilini kullanma hakkı da var. Siz en temel insan hakkı olarak kabul ediyorsunuz savunma hakkını ama 'sen bu özgürlükten yararlanmak için önce hakkını satın almalısın' diyorsun. Peki burada o satın alma işlemini yapan mı, yoksa bunu bir satma, alma, verme ilişkisi hâline dönüştüren mi kusurlu? Hangisi daha onurlu bir yaklaşım onu ele almak gerekiyor" eleştirisinde bulundu.

AKP'Lİ ÖZEL: DÜZENLEMEDE YENİ OLAN BİR ŞEY YOK

AKP Milletvekili Recep Özel ise hem tasarıyı savundu, hem de "içeriğinde yeni bir şey yok" dedi. Özel, şunları kaydetti: "Devletimizin resmi dili Türkçedir, yargılama dili de Türkçedir ve hep böyle kalacaktır. Bundan kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Şu anda öyle bir tablo çiziliyor ki, mahkemelerde, Türkçe bilmeyen Kürt vatandaşlarımız sanki hiç Kürtçe konuşmuyorlar, Kürtçe savunma yapmıyorlar. Böyle bir şey yok. Türkçe bilmeyen vatandaşlarımız veya yabancı uyruklular, kendi ana dillerinde ifadelerini veriyor, savunmalarını yapıyorlar. Tercüman vasıtasıyla bunlar Türkçeye çevrilip dosyalarına giriyor. Şimdi getirilen bu yeni düzenlemeyle farklı bir şey mi geliyor acaba? İnanın hiçbir şekilde farklı bir düzenleme gelmiyor."

Özel, konuşmasının devamında, düzenlemenin 'KCK' davalarındaki sorunu çözmek için yaptıklarını belirtti. 'KCK' davalarını kastederek, "Şu anda devam eden birtakım yargılamalar, sanıkların ifadesi alınamadığından dolayı kilitlenmiş durumda" diyen Özel, ekledi: Mahkemeler, sanıkların bu taleplerinin karşılanmasında şu anda yürürlükte bulunan mevzuat anlamında herhangi bir engel olmamasına rağmen, maalesef bu talepleri yerine getirmemiş ve yargılamalar neredeyse kilitlenmiş ve ilerleyememektedir."

CHP'Lİ TEZCAN: TÜRK HALKI ENDİŞELENİR!

Tasarıyla ilgili CHP Grubu adına söz alan Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, görüşülen tasarının mevcut haliyle Türk halkında endişe yaratacağını iddia ederek, "Devletin resmi dili Türkçedir. Dolayısıyla, yargılama dilinin Türkçe olduğunu tartıştıracak herhangi bir duruş, pozisyon Türkiye'nin ciddi biçimde, Türk halkının endişe içerisine düşmesine neden olur" ifadelerini kullandı. Tezcan, "Bir kişiye Türkçe bildiği hâlde bir başka dilde savunma yapabilme imkânını kanun metnine sokarsanız artık orada yargılama dilini tartışmaya açarsınız" dedi.

CHP'Lİ GÜLER'DEN IRKÇILIK: TÜRK ULUSUYLA KÜRT MİLLİYETİ EŞİT GÖRÜLEMEZ!

CHP İzmir Milletvekili Birgün Ayman Güler ise BDP'li milletvekilleriyle polemiğe girerek, ırkçı ifadeler kullandı. 'Kürtlerle Türklerin eşit görülemeyeceğini' savunan Güler ile BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken arasında şu diyalog geçti:

"Güler : Sosyal demokrasiye "militarizm" demek ha?

Baluken: Sosyalist Enternasyonel'den de kovduracağız; merak etmeyin. Hem burada ulusalcılık yapıp hem dünyada solculuk yapamazsınız.

Güler:  Kürt milliyetçiliğini bana 'ilericilik' ve 'bağımsızcılık' diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz.

Baluken - Biz asla milliyetçi değiliz, siz ulusalcısınız, ulusalcısınız!

Güler - Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Türkiye'de siz sorunu Türk sorunu yaptınız."

Güler'in ırkçı ifadeleri CHP ve MHP sıralarından alkış aldı. 

MHP'li milletvekilleri ise Oslo görüşmelerinde mutabakata varıldığını ve tasarının bir 'dayatma' sonucu görüşüldüğünü savunan konuşmalar yaptı.

KAPLAN'DAN 'DARBE ZİHNİYETİ' ELEŞTİRİSİ

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise AKP, CHP ve MHP'nin ana dilde savunmayla ilgili tutumlarını eleştiren bir konuşma yaptı. 12 Eylül Darbesi'ni hatırlatan Kaplan, Meclis'te artık askerler olmasa da, zihniyetlerinin bulunduğunu belirtti. "...Generaller oturdu buraya ve sıkıyönetim mahkemelerini kurdular. Anayasalarını, yasalarını yaptılar. İlk işleri 2932 sayılı Yasa'yla Kürtçeyi yasaklamak oldu. Sonra 5 No'lu Diyarbakır Cezaevinin işkencehanelerinde -Leyla Zana burada, Ahmet Türk burada- birçok arkadaşımız, analar çocuklarına kendi dillerinde "nasılsın' diyemedi. Bu zulmü estirdiler, bu zulmün bugün burada estirildiğini görüyoruz. Burada darbeciler yok, burada generaller yok, burada asker yok, militarizm yok, askerî vesayet yok, zorbalık yok. Fikir konuşuyoruz ama zihniyetin yansımasını görüyoruz. Militarist bir zihniyeti sosyal demokrasiyi savunanlarda görmek utanç vericidir, utanç vericidir."