ANF muhabirleri Demir ve Candemir savunma yaptı
ANF muhabirleri Demir ve Candemir savunma yaptı
ANF muhabirleri Demir ve Candemir savunma yaptı
Özgür basın davasında ANF muhabirleri Arzu Demir ve Oktay Candemir savunmalarını yaptı. Demir, "Kürt basınıyla dayanıştığım için sanık sandalyesindeyim" derken Candemir de, "iddianamede gerçekleri dile getiren haberler yapmamız nedeniyle 'anormal gazeteciler' olduğumuz söyleniyor. Bize cesur insanlar olmaktan vazgeçin deniliyor" dedi.
Kürt basın kurumlarına "KCK Basın Komitesi" adı altında yapılan baskınların ardından 22'si tutuklu 46 gazeteci hakkında açılan davanın 6'ıncı duruşması ikinci gününde Silivri'de bulunan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görülmeye devam edildi. Bugünkü duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müdafi avukatlar ve aileler ile Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), CPJ, TGS ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu temsilcileri katıldı. Duruşmanın ilk oturumunda tutuksuz yargılanan gazeteciler ANF muhabiri Arzu Demir ve Oktay Candemir savunmalarını yaptı. Duruşmanın sabahki oturumunda savunmasına başlayan ANF muhabiri Arzu Demir, yürütülen operasyonun siyasi bir operasyon olduğunu ve AKP hükümetinin de Kürt basınına yönelik geçmişten bu yana devam ettirilen baskı politikalarını başka bir yöntemle devam ettirmeye çalıştığını ve sonuçta da bu operasyonun gerçekleştiğini söyledi. Demir, "AKP hükümeti de, bir geleneği başka bir araçla devam ettirmek istiyordu. 1990'lı yılların ortalarında öldürerek, bombalayarak yok edilmeye çalışılan Kürt basınıyla bu kez hapsederek baş etmek istiyordu. Ayrıca, Kürt sorununda çıkmaza giren hükümet, bir yandan siyasi operasyonlar, diğer yandan askeri operasyonlarla bu süreçten çıkmak istiyordu. Ve bizler, bu siyasi sürecin, çıkmazdan kurtulma hesabının bir parçası olarak sanık sandalyesine oturtulduk" dedi.
Savunmasında "Bu davaya nasıl dahil edildim?" diye soran Demir, "1998 yılından bu yana gazetecilik yapıyorum. Gazeteciliği sadece bir meslek olarak görmüyorum. Bunu bir yaşam tarzı, ideolojik ve politik bir tutum alış olarak tanımlıyorum. Bu nedenle her zaman muhalif basın kuruluşlarında çalıştım. Gündem okulundan geçtim. İyi ki de geçtim. Çünkü gazeteciliği, bugün burada yargıladığınız Gündem Gazetesi'nde öğrendim. 2006 yılından bu yana, yine burada yargıladığınız Fırat Haber Ajansı'na haberler, röportajlar, fotoğraflar geçiyorum. 2011 yılından bu yana da Etkin Haber Ajansı'nda editörlük yapıyorum. Ayrıca ajansın da sahibiyim. Bu davaya da, Kürt basınıyla gösterdiğim dayanışma nedeniyle bugün burada sanık sandalyesindeyim. 15 yıldır, gerçeklerden asla taviz vermeyen bir gazeteci olduğum için bugün burada sanık sandalyesindeyim" diye konuştu. Demir ayrıca iddianamede hakkında delil olarak sunulan tüm haber içerikli telefon görüşmeleri ve haberlerine ilişkin de ayrıntılı açıklamalarda bulunarak tümünün gazetecilik faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilmiş eylemler olduğunu söyledi. Demir'in savunmasının bir bölümünde Mahkeme Başkanı Ali Alçık, Demir'in savunma sınırlarını aştığını iddia ederek savunmasında tekrarlara yer vermemesini söylemesi üzerine ise Demir, "Ben bu hususları açıklamak ve tekrar etmek zorunda kalıyorum. Çünkü bunlar delil olarak sunulmuş" diye cevap verdi. Demir'in delil ikamesinin ardından ANF muhabiri Oktay Candemir'in savunmasına geçildi.
CANDEMİR: BİZE CESUR OLMAKTAN VAZGEÇİN DENİLİYOR!
Hazırlanan iddianamenin gerçek dışı ve çelişkilerle dolu olduğunu belirterek savunmasına başlayan Candemir, tüm gazetecilik faaliyetlerinin iddianamede suç sayıldığını ve hazırladıkları haberlerin dahi kriminalize edilmeye çalışıldığını söyledi. Candemir, "Yaptığımız haberlerin altına yapılan değerlendirmeler isabetsiz, zorlama ve niyet okumaya dayalıdır. Ben kesinlikle bu iddiaları kabul etmiyorum. Bu iddianameyle 1990'lı yıllarda faili belli cinayetlerle Özgür Basın geleneğini bertaraf edemeyenler, 20 Aralık 2011'de altın bir vuruşla Kürt basınını susturmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır. Bu operasyonla düşünce, ifade ve basın özgürlüğü yok sayılmış ve tarihe geçecek bir ayıba imza atılmıştır. 14 Nisan 2009'da başlayan ve KCK adı altında yürütülen operasyonlarda iş basına kadar uzanmış ve bir gecede 46 gazeteci hukuksuz bir biçimde gözaltına alınmış 36 gazeteci tutuklanmıştır" dedi.
İddianamede gerçeği yazdıkları için "anormal gazeteci" ilan edildiklerini belirten Candemir, "Bunun anlamı şudur 'Evet siz gerçekleri yazıyorsunuz. Cesaretli insanlarsınız ama bu kadar cesur olmakta normal değil. Bundan vazgeçin' deniliyor. Benim bu iddiadan anladığım anormal gazetecilik budur evet ben anormal gazeteciyim. Normal olmaya da hiç niyetim yok. Muhalif ve alternatif medyanın, gerekliliği ve bunun ötesinde kamusal yarar, toplumsal ve bireysel hak ve özgürlükler ile demokratik bir ortam için ne kadar önemli ve hayati olduğunu anlamamız gerekiyor. Çözüm süreciyle birlikte silahlar sussun, demokratik siyaset konuşsun deniliyor ama burada gazetecilerin hala tutuklu bulunması ve yargılanıyor olması neyle açıklanabilir. Ana akım medyanın 'Kürt diye bir şey yoktur', 'Türkiye Türklerindir', 'Kürtler karda yürüyüşte ayaklarından çıkan kart-kurt sesi nedeniyle Kürt ismini almış dağ Türkleridir' şeklinde propagandalarla toplumu manipüle ederek inkar politikaları hizmet etmesine karşı Özgür Basın Geleneği 1990'lı yılların başında güçlü bir biçimde ortaya çıkarak 'Hayır bu ülkede Kürt vardır, onun bir anadili vardır ve Kürtler halktır' deme cesaretini ortaya koymuş ve bunun bedeli de çok ağır biçimde ödetilmiştir.1990'lı yıllarda 76 Kürt gazetecisi sokak ortasında aşikar ve faili belli bir biçimde katledilmiş bu yetmemiş 3 Kasım 1994'te Özgür Gündem Gazetesi bombalanmış 76 yaşındaki Kürt bilgesi Musa Anter sokak ortasında kurşunlanarak öldürülmüştür. Bunlarla amacına ulaşamayanlar hukuksuz tutuklu ve yargılamalarını sürdürmüş, sansürü arttırmış, gazete ve dergilere aylarca kapatma cezası vermiştir" dedi.
Candemir'in savunması devam ederken mahkeme heyeti, duruşmaya öğlen arası verdi. Duruşma verilen aranın ardından devam edecek.