AP’de Kürt konferansı: Rojava’dan ilham almalıyız

Avrupa Parlamentosu’na bu yıl 16’ncısı düzenlenen uluslararası Kürt konferansının son oturumunda, demokrasiyi yeniden düşünmek ve alternatif çözümler üzerinde duruldu.

İkinci günün dördüncü ve son panelini Hollandalı gazeteci Wladimir van Wilgenburg yönetti. Mevcut devlet yapılarına alternatif çözümler üzerine duracaklarını belirten Wilgenburg, Rojava örneğini gösterdi. Wilgenburg, “bölgede Rojava dışında alternatif yönetimleri görmediklerini” kaydetti.

BJÖRK: ROJAVA’YI İLHAM ALMALYIZ

Birleşik Sol grubu GUE/NGL üyesi İsveçli parlamenter Malin Björk, “AP üyesi olduğunuzda alternatifleri konuşmak pek kolay değil” diye kabul etti. Björk, “Biz kendi alternatiflerimizi formüle ederken de Rojava’dan ilham alarak başlamayı öneriyorum” dedi. Rojava’daki kadın erkek eşitliği, farkı toplumsal yapıların birliği ve Rojava anayasasından bahseden Björk, “Böyle bir anayasadan ilham almalıyız” diye ekledi. Björk, “Ben Rojava projesinin çok ilerici bir proje olduğunu düşünüyorum ama biliyorsunuz meyve veren ağacı taşlarlar” diyerek başından beri uluslararası düzeyde projeye baskı olduğunu kaydetti.

SİLAH AMBARGOSU UYGULANMALI

Ancak Türk işgaliyle birlikte daha ağır bir saldırı geliştiğini dile getiren Björk, PKK’nin terörist örgütler listesinden çıkarılmasını başarabilirseler, bunun ciddi bir çözüm için ilk olabileceğine dikkat çekti. AB’nin Türkiye ile mülteci anlaşmasını gözden geçirmesi ve silah ambargosu uygulaması gerektiğini belirten Björk, “Türkiye ile mevcut anlaşmalar da masaya yatırılmalı” diye konuştu.

Björk, “Rojava projesi ile ilgili olarak kendi ulusal hükümetlerimiz ve AB üzerinde baskı oluşturmak için yapacak çok şey var ama kendi demokrasilerimiz için de bunu yapmalıyız. Kamusal alanda daha fazla demokratikleştirmek için çalışmalıyız. Kendi yaşadığımız alanları daha fazla demokratikleştirmek ve başka yerlerde zalimlerin alan kazanmalarını engellemek gerekiyor” şeklinde konuştu.

ÜSTÜNDAĞ: AB’NİN YENİ BİR SÖYLEME İHTİYACI VAR

Sosyolog Nazan Üstündağ, Avrupa’da da yeni bir söyleme ihtiyaç olduğunu ifade ederken, Belçika adaletinin PKK’nin terörist örgüt olmadığı kararının son derece önemli olduğunu vurguladı. Üstündağ, “Bu karar AB’nin yeni dünya düzeniyle, devlet dışı organizasyonlar ve ittifaklarla (…) yüzleşmesini sağlıyor” dedi. Rojava modelinden bahseden Üstündağ, “Kobanê hiçbir devletin desteği olmadan yeniden inşa edildi” diyerek, bölgedeki üretime dikkat çekti. Üstündağ, “Bu parayla olmadı” diye ekledi. Üstündağ, Kürtlerin 15 yıl öncesine (AP’deki ilk Kürt konferansına) göre bir azınlık olarak değil, Avrupa’ya da katkı sunacak bir halk olarak görüldüğünü söyleyerek sözlerine nokta koydu.

STEIN: KÜRT KADINLAR, TÜM KADINLAR İÇİN MÜCADELE EDİYOR

Hollandalı New World Summit organizasyonundan Aviva Stein, Kürt kadınlarının çıkışı ve feminiside karşı mücadelelerini değerlendirdi. Stein, “Ben Kürt değilim, ben Avrupalı da sayılmam. Üçüncü taraf olarak söz alıyorum” dedi. Kürt kadınlarının önemli kazanımlar elde ettiğini belirten Stein, “Kürt kadınlar bu mücadeleyi veriyor fakat feminiside son vermek için erkeklerle birlikte çalışması gerekiyor” şeklinde konuştu. Kadının toplumdaki yerini değiştirmek gerektiğini ifade eden Stein, demokratik konfederalizmle bu mücadelenin güç kazandığını kaydetti. Stein, “Kürt kadın hareketi Batı’dan daha fazla bu kadın dinamiğini anlamaya çalışıyor. Kadınları erkeklerden üstün değil, erkeklere eşit görüyor” ifadelerini kullandı. Stein, “Kürt kadın hareketinin amacı hiçbir şekilde erkekleri ortadan kaldırmak değil, el ele verip toplumsal büyümeyi sağlamak” ifadelerini kullandı. Geleneksel yapıların mutlaka ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Stein, “Feminisidle mücadele aslında Kürt kadınlarını diğer kadınlardan ayrı tutuyor” vurgusunda bulundu. Kürt kadınların bölgedeki tüm diğer kadınlar için bu mücadeleyi yürüttüğünü dile getiren Stein, “Bu mücadele sadece Kürt kimliğinden ibaret değil” dedi. Stein, Kürt kadınlarının mücadelesinin “kadınlığa saygıyı arttırdığını” belirtti. Kadınların eğitilmesi kadar erkeklerin de eğitilmesinin önemli olduğunu belirten Stein, “Toplumun her kesiminin katılımı önemli” dedi. Stein, bugün YPJ’ye uluslararası alanda çok büyük bir desteğin olduğuna da dikkat çekerken konuşmasını “Jin, jiyan, azadî” diyerek bitirdi.

DİCLE: LOZAN BİR SAPMAYDI, İNSANLIK DIŞI BİR SÖZLEŞMEYDİ

Belçika’dan Kürt gazeteci Amed Dicle, “Demokrasiyi yeniden düşünmek: 2023 için Kürt perspektifleri” başlığında sunumunu gerçekleştirdi.

Dicle, Kürtçe yaptığı konuşmasında “Önemle vurgulamak gerekir ki Lozan, tarihi bir sapmaydı. Egemen güçlerin bölge halklarının zararına kendi aralarında yaptığı, acımasız ve insanlık dışı bir sözleşmeydi. Bugün halen de sancıları en şiddetli şekilde yaşanıyor. Ve bir yüzyıl daha Lozan’la gidilemez. Lozan’ın yarattığı Irak, Saddam rejimini, Suriye Baas rejimini, Türkiye ise yüzyıllık katı ve inkarcı bir rejimi doğurdu. Diğer bir ifadeyle, Ortadoğu’nun Musollinileri, Frankoları ve Hitlerlerini yarattı” diye konuştu.

“Son yüzyıl içerisinde yaşananlar ve bugünkü durum, tarihin tekerrür etmeye açık olduğunu gösteriyor” diyen Dicle, şunları ekledi: “Tarih tekerrür eder ama aynı şekilde etmez, dönemin koşullar ve mekanını da üzerine ekleyerek eder. Zira yine aynı haklar ve halkların aynı çıkarlara kurban edildiğini görebiliyoruz.”

‘TÜRK DEVLETİ ŞİDDETTEN ARINDIRILMALI’

Sorun üreten iktidarlar veya güçlere dayalı olarak, kalıcı bir çözümden bahsedilemeyeceğini ifade eden Dicle, “Kürtler açısından sorunun başı olarak ifade edebileceğimiz Türk rejimi, demokratik değişim yönünde herhangi bir işaret vermiyor. Aksine, yıllar öncesinin kırılgan demokrasisinden bile çok geride, olağanüstü koşullarda yönetiliyor” vurgusunu yaptı.

Kürtlerin ortaya koyduğu çözüm modelinden bahseden ve Kürt sorununun çözümü önünde temel engelin Türkiye olduğunu kaydeden Dicle şöyle sonuçlandırdı: “Sonuç olarak, Türk devletinin şiddetten arındırılarak pasif hale getirilmesi başta olmak üzere genel anlamda bölgede demokratik çözümlerin geliştirilmesi, toplumsal çelişkiler ve çatışmalara da son verebilir (…) Şimdiye kadarki egemenlikçi yaklaşımlar çözüm olmadıysa, neden Kürtlerin öncülük ettiği ‘Üçüncü Çizgi’ denenmesin? Kürtler öncülüğündeki proje, hiçbir bölge halkı için tehdit oluşturmuyor (…) Bu proje aynı zamanda bölgede katı merkezi, inkarcı, üretimden uzak ve otoriter politikalara olduğu gibi batıda öne çıkan popülist, cinsiyetçi, milliyetçi ve sosyal hakları kısıtlayan politikalara da alternatiftir. Ve Kürtler buna öncülük ediyor olsa da bu projede söz konusu olan sadece Kürtler değil. Birlikte yaşadıkları tüm halklarla, esnek, herkesin kendisini ifade edebileceği, kendi meclislerini oluşturarak söz sahibi olabileceği bir modelden bahsediyoruz.”

MOLDONADO: DEMOKRATİK KONFEDERALİZMDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK

Ekvator’dan tarihçi Juan Carlos Guerra Moldonado, “Küresel sorunlara yerel çözümler” ve “uluslararası dayanışma”dan bahsetti. Tecrübe paylaşımına dikkat çekerek, dünyanın birçok yerinde yerindeki yerel çözümlere dikkat çekti. Moldonado, görüş alışverişinin öğrenmeyi sağladığını ifade ederken, “Sömürgecilik ve kapitalizmden uzak yeni bir toplumsal bakışı mümkün kılıyor” dedi. Moldonado, uluslararası dayanışmaya vurgu yaparak, bu süreçleri uzun süreçler olduğunu ve gündelik yapılması gerektiğinin altını çizdi. Moldonado, “Demokratik Konfederalizm sayesinde çok şey öğrendik. Kendi çelişkilerimizi tahlil ettik. Zapatizm çerçevesinde farklı yaklaşım benimsendi, daha çok kadına dayalı hale geldi. Kadınlar olmadan devrimin olmayacağını görüyoruz. Her bölgede, bölge koşullarına göre yeni hareketler oluşturmak gerekiyor. Hepimiz için dayanışma böyle bir vizyon alanına dayanmalı” şeklinde konuştu. Moldonado, “ulus devlet dışında yaşam bir alternatif” vurgusunu yaptı. Moldonado, “Kürt devrimini destekliyoruz. Kürt devrimine yönelik her saldırı, meşru her davaya yönelik bir saldırıdır” diye noktaladı.