‘Araştırma komisyonu değil siyasi kapışma alanı’
‘Araştırma komisyonu değil siyasi kapışma alanı’
‘Araştırma komisyonu değil siyasi kapışma alanı’
Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’ndan çekilen HDP milletvekili Bengi Yıldız, dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesi sürecini ANF’ye değerlendirdi. Yıldız komisyondan neden çekildiğini de, “mevzu burada bir soruşturmadan çok bir siyasi arena haline gelmişti. Biz de bu oyunun bir aracı haline gelmek istemedik” diyerek açıkladı.
Siz de Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nda yer alıyordunuz. Mecliste yapılan gizli oylamada AKP’nin verdiği firelere rağmen dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugünlerin gidişi baştan itibaren belliydi. Bir kere işi baştan alırsak yapılan ilk toplantıda başkan, başkan yardımcısı, sekreter adı altında komisyonun bütün yönetimi AKP‘li üyelerden seçildi. Dolayısıyla bu komisyonun AKP’nin istediği şekilde yol alacağı başından belli olmuştu. Daha sonraki süreçlerde bizlere danışmadan, toplantıda herhangi bir karar alınmadan dinlenecek tüm tanıkları AKP’li komisyon başkanının seçmesi de bu gidişata işaret ediyordu. Zaten seçilen 20’ye yakın tanık da soruşturulan bakanların ya akrabası ya da yakınları olan kişilerdi. Onların da hukuken tanıklıktan çekilme hakkı vardı ve nitekim tanık olarak komisyona geldiklerinde tanıklıktan çekilme yönünde beyan verdiler ve ifade vermediler.
Oylama öncesi bu komisyondan çekildiğinizde, dört bakanın yargılanmamasına vesile olduğunuz yönünde eleştiriler yöneltildi. Bu eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?
Biz bu iddialara ve söylemlere kesinlikle katılmıyoruz. Çünkü neticede oradaki çoğunluk AKP’nindi. Komisyonun 14 üyesinden 9’ü AKP’li üyelerinden oluşuyordu, biz ise muhalefet olarak altı kişiydik. Yani çoğunluk onların elindeydi.
Komisyona girerken bunu bilmiyor muydunuz?
Tabii biliyordum ancak normalde bir parti üyesi komisyona seçildiği andan itibaren, yasaya göre partisiyle ilişiği kalmıyor. Yani bir parti adına değil de bağımsız bir vekil, bir üye olarak komisyona giriyorsunuz. O saatten sonra vicdanınıza göre karar vermeniz lazım. Biz de ilk etapta acaba bu komisyonda gerçekten bağımsız ve tarafsız bir yargılama mümkün olabilir mi düşüncesiyle oraya katıldık. Fakat tanıkların seçilmesinden tutun da yönetimin belirlenmesine kadar birden çok etken, bize aslında bu komisyonun göstermelik olduğunu açıkça gösterdi. Mesela Erdoğan Bayraktar’ın ifade vereceği günü, onun seyahat edeceği güne denk getirdiler. Komisyona ifade vermeye geldiği gün saat 14.00‘de gelen Bayraktar, bize saat 16.00’da yurtdışına çıkacağını söyledi. Yani bilinçli olarak o güne denk getirilmişti ki fazla soru sorulmasın. Belirli bir süreden sonra o komisyonun artık işlevsiz kalacağını, figüran rolünü icra ettiğini gördüğünüzde eğer çekilmezseniz yarın kamuoyu, madem sizin bu komisyonda hiçbir etkiniz yoktu, madem AKP’li üyeler kendileri çalıp kendileri oynuyordu, niye bunu bizimle paylaşmadınız demez miydi? Derdi. Nitekim basın yasağını ele alalım. Komisyonun hiçbir üyesiyle konuşmadan tek taraflı bir irade ile komisyon başkanı Hakkı Köylü basına yasak koydu. AKP’li üyeler dahil hiçbir üyeye danışmadan basın yasağı kararı aldı ve biz bu yasağı kendisinden değil basındaki arkadaşlardan öğrendik. Bu basın yasağı sonrası HDP eşbaşkanlarına komisyonun nasıl işlediğine ilişkin bir rapor hazırlayıp sundum. Raporu kendi aralarında tartışan eşbaşkanlar böyle bir komisyonda kalmanın bizim açımızdan doğru olmayacağını, partiyi yıpratacağını ve bu genel gidişata sessiz kalmamızın mümkün olmadığını, o nedenle bizim istifamızın da kamuoyunda bir tartışmaya yol açacağını belirttiler. Nitekim benim istifam basın yasağının kamuoyunda günlerce tartışılmasına neden oldu. O komisyonda yetkisiz olduğunuz halde eğer bunun tersini yansıtırsanız gerçekten de yarın hesabını veremeyeceğiniz bir noktaya gelirsiniz. Nitekim bizim istifamızdaki tüm hususlar bugün ortaya çıkmıştır. Eğer oyumuz kararı etkileyecek olsaydı o zaman biz kesinlikle çekilmezdik, ancak burada baştan itibaren genel merkezden alınmış bir karar vardı ve ona göre yol alınıyordu. Dolayısıyla ortada bir yargılama, bir soruşturma yok, siyasi bir durum var.
Siz bu oyuna alet olmayacağınızı belirterek çekildikten sonra aynı tavrı diğer muhalefet partilerinden bekler miydiniz?
Beklerdim. En azından bu göstermelik komisyon boykot edilseydi AKP’nin kendi çalıp kendi oynadığı kamuoyu nezdinde daha bir açığa çıkacaktı. Ama ortak bir tutum alınamadı.
Siz diğer partilere bu hususu açtınız mı?
Evet, CHP üyelerine beyan ettim. Onlar da kendi genel merkezleriyle görüştüler ve komisyondan çekilmediler.
AKP üyelerinin çoğunluğunun bu sonuca neden olacağını bile bile mi çekilmediler?
Çünkü mevzu burada bir soruşturmadan çok bir siyasi arena haline gelmişti. Öyle olmasaydı komisyondaki gizli belgelerin tümü basına sızdırılmazdı. Gizli yürütülmesi gereken bir soruşturma fotokopileri servis edilerek verildi. Bu nedenle orası bir yargı yeri değil, bir siyasi kapışma yeriydi. Yapılan oylamada AKP’nin istediği kararın alınacağı da biliniyor ve açıkça görülüyordu. Nasılsa çoğunluk bizde denilerek formalite icabı bir soruşturma komisyonu kuruldu. Bu şekilde bakanlar aklandı. Biz de bu oyunun bir aracı haline gelmek istemedik. Biz orada gerçekten bağımsız ve tarafsız bir yargılama olmasını istedik. Bunu siyasi arenaya dönüştürmek değildi amacımız, amacımız gerçeklerin ortaya çıkmasıydı. Ama ne yazık ki hem AKP’nin hem de muhalefet partilerinin tutumu bir yargılamadan çok bir siyasi hesaplaşma alanı halini aldı. Biz de bunu doğru görmedik. Oradan adil karar çıkmayacağını biliyorduk, gerçekten siyasetin dışında bir karar çıkmasını beklemiyorduk. O açıdan da yanılmadık ve nitekim de Meclis oylamasında da bu farklı olmadı.
Yolsuzlukları aklama durumu ülkeyi nereye götürür?
İyi yere götürmeyeceği kesin. Aslında Türkiye kamuoyunun maalesef bu noktada gerekli tepkiyi verdiğini düşünmüyorum. Eğer vermiş olsaydı zaten bu tepki seçim sonuçlarına yansırdı. Artık bu süreci bilen herkes, yolsuzluk yoktur demiyor ama iş siyasete geldiğinde herkes ideolojisini ön plana çıkartan bir tavır içine giriyor. AKP’de buna güvenerek bu yolsuzluğun üstünü örtmeye çalışıyor.