Arınç: BDP heyeti yarın adaya gidecek
Arınç: BDP heyeti yarın adaya gidecek
Arınç: BDP heyeti yarın adaya gidecek
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İmralı'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmek için yeni BDP heyetinin yarın adaya gideceğini söyledi. Arınç, " Yarın eğer bir aksilik olmazsa 3 milletvekilinden oluşan ikinci bir heyetin gitmesi söz konusu" dedi
Başbakan Yardımcısı Bülent, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Arınç, 4. Yargı Paketi ile ilgili imzaların tamamlanarak Meclis'e sevk edildiğini söylediğini söylerken, İmralı'ya gidecek yeni heyet konusunda şunları belirtti:
''Yarın eğer bir aksilik olmazsa 3 milletvekilinden oluşan ikinci bir heyetin gitmesi söz konusu. Gittiklerinde ne konuşulacaktır, nasıl bir mesaj açıklanacaktır, bunları bilmiyoruz. Bunları Bakanlar Kurulu'nda da tartışmadık, görüşmedik. Gündemimizde böyle bir konu yok. Her zaman ifade ediyoruz, önemli olan bu sürecin sonunda geleceğimiz noktadır."
Arınç, şöyle devam etti: ''Eğer silah bırakmak, ülke dışına çıkmak ve bunu takip eden gelişmelerle terörü sonlandırmak mümkün olabilecekse ki biz öyle ümit ediyoruz, kamuoyunun da beklentisi o şekilde. Bu süreci hepimiz sükunetle takip etmeli ve sonuca hepimiz müdahil olmalıyız. Çünkü kamuoyunda yapılan anketlerde süreç konusunda olumlu bir düşüncenin hakim olduğunu, eğer terör sona erecekse bu gelişmeler sonucunda, bundan ülkenin ve insanımızın yarar göreceği şeklindedir. Dolayısıyla gittiler, niçin gittiler, ne konuşacaklar, onun peşinde değiliz Hükümet olarak. Bunu ilgili kurum takip ediyor. Sayın Başbakanımıza da zaman zaman bilgi veriyor.''
BDP'nin Karadeniz gezisine ilişkin bir gazetecinin sorusu üzerine Arınç, İçişleri Bakanı Muammer Güler'in konuyla ilgili bir gazetede açıklaması bulunduğunu anımsattı. Arınç, ''Milletvekillerine karşı gösterilen bu tavır ve davranışlar, onların öğretmenevine hapsedilişleri ve bir süre içeride kalmaları fevkalade kötü bir olaydır, çirkin bir olaydır. Çünkü Türkiye'nin her yerinde herkes siyaset yapabilmeli, farklı da olsa düşüncelerini rahatlıkla açıklayabilmelidir'' diye belirtti.
Bülent Arınç, herhangi bir olumsuz davranışın, Toplantı ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefetin, insana ve mala zarar vermenin hukukta bir ceza karşılığı olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
''Gerek televizyon, ekranlardaki görüntülerden, gerekse gazetelerde yayınlanan boy boy fotoğraflardan, arabanın üzerine çıkarak camlarını kırmaya çalışanların veya öğretmenevi önünde toplanarak kollarını kaldırmış bir şekilde malum işaretleri veren bazı grupların taşkınlıkları çok açık biçimde görünüyor. Emniyet güçleri kamera kayıtlarından veya bir başka delilde bu kanuna aykırı eylemi yapanların tespitinde zorluk çekmeyecektir zannediyorum. Bu, bir yargı sürecinin başlamasıdır, savcılıklar soruşturma yapmaktadırlar. Sonunda bu olaylarda kimin dahli olduğunu, kimin kanunsuz eylem yaptığını herhalde hepimiz göreceğiz ve herhalde yargı bu konuda kararını vermiş olacak. Sayın İçişleri Bakanımız tabi bir hizmet kusuru olup olmadığı noktasında özellikle Sinop'ta ve kısmen Samsun'da idarecilerimizin ve emniyet görevlilerimizin bu olayların büyümesinde bir ihmalleri olup olmadığı konusunda müfettişler aracılığıyla bir inceleme başlattığını hepimiz biliyoruz. Bu da esasen doğrudur. Çünkü her olayın arkasından ölümlü bir hadise olmuşsa cumhuriyet savcılıkları ayrıca incelemelerini derinleştiriyorlar ama bunun dışındaki olaylarda da kimin ihmal ve kusuru bulunduğu noktasında adli soruşturmanın yanı sıra idari soruşturmalar ve incelemeler de yapılabiliyor. Olayların failleri, tahrikçileri eminim kısa sürede yargı önüne çıkarılmış olacaktır.''
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ''Çözüm sürecinde PKK'nın elindeki kaymakam ve askerleri bırakacağına dair bilgiler var mı?'' şeklindeki bir soruya ise şöyle yanıt verdi:
''Umarım. Çünkü bu arkadaşlarımızı biz de arıyoruz, ulaşmaya çalışıyoruz, kurtarılmalarını istiyoruz. İnanın her gün bu arkadaşlarımızın hayatlarıyla varlıklarıyla ve bir an evvel evlerine, işlerine, ailelerine kavuşmasıyla ilgili birimlerimiz büyük bir çalışma gösteriyorlar. Ama bundan farklı olarak bu çözüm süreci içerisinde bu, bir beklentidir. Yoksa maddi verilere dayanan bir karşılığı yok bu işin. Ayrıca serbest kalabileceklerse biz ulaşmadan onlara bir şekilde kendileri özgürlüğüne kavuşacak olursa bundan da sevinç duyarız. Ama biz belli bir beklentinin de içerisinde değiliz. Umarız ki bir an önce bu arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşmuş olsunlar.''