'Artık direnişçileri sahiplenme zamanı'

Tecridin sona ermesi talebiyle açlık grevinde olan tutsaklardan Hasan Umut Özer, "Artık zaman destek olma zamanı geçti. Zaman artık zindan direnişçilerini sahiplenme zamanıdır" dedi.

Türk devletinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uyguladığı ağırlaştırılmış tecrit devam ediyor. Tecridin sona ermesi için Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevi direnişi 1 Mart'tan bu yana tüm cezaevlerine yayıldı. Karabük T Tipi Cezaevi'nde olan ve 1 Mart'ta açlık grevi direnişine katılan Hasan Umut Özer, cezaevinden ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde duyarlılık çağrısında bulundu. Amed Lice doğumlu olan ve 2011 yılının Temmuz ayında tutuklanan Özer, ağırlaştırılmış hapis cezası ile 'yargılandı.'

Fedai eylem gerçekleştirerek yaşamını yitiren 8 şehidi anan Özer, telefon görüşmesinde şunları belirtti: "Fedai eylemi gerçekleştiren 8 arkadaşımız bize "sessizlik ölümdür, direnmek yaşamaktır" mesajını bıraktı. Bizler de bu mesajı aldık. Bedeli ne olursa olsun, bu direnişi sonuna kadar sürdüreceğiz ve tecridi yıkacağız. Sözümüzü yerine getirdik. Bugün 15 özgürlük çiçeği ölüm orucuna başladı. Elbette bu direniş ve mücadele bedel istiyor.

Bu direnişin takipçisi olan herkes gibi biz de bu bedeli vermeye hazırız ve veriyoruz da. Herkes gördü, zindanda 7 Kürt evladı tecridin kırılması için kendini feda etti. Tüm dünya şunu çok iyi bilsin ki sadece 7 can değil tüm özgürlük tutsakları önderleri ve halkı için kendini feda etmeye hazırdır. Biz korkmuyoruz, halkımız da korkmasın. Şuan da korku içinde olan faşist düşmandır."

SADECE AİLELER DEĞİL HALK DA DİRENİŞE SAHİP ÇIKMALIDIR

Düşmanın bu korku ile cenazelere ve annelere saldırdığına dikkat çeken Özer, "Çocukları yaşasın diye cezaevleri önünde eylem yapan annelere kalleşçe saldırıyorlar. Peki herkes buna karşı neden sessiz. Vicdan kalmadı mı kimsede. Annelere yönelik kalleş saldırı serhildan gerekçesi olmalıydı. Ama maalesef bugün insanlığın vicdanı kör, sağır ve dilsiz.

Düşman direnişe ses verenlere saldırabilir, coplayabilir ve tutuklayabilir de. Bütün bunların izleri kapanabilir, unutulabilir. Ama vicdanlara bırakılan izler ne kapanır ne de unutulur. Bu saatten sonra herkes vicdan ve ahlak muhasebesini yapmalıdır. Artık zaman destek olma zamanı geçti. Zaman artık zindan direnişçilerini sahiplenme zamanıdır.

Burada özeleştirimizi de verebiliriz. 10 bine yakın siyasi tutsağız şimdiye kadar ailelerimizi devreye koyabilirdik. Şimdiye kadar sadece 100 aile ayaklanmış durumda. En önce tutsak aileleri direnişimize sahip çıkmalıdır. Tüm aileler kapı kapı dolaşıp 'Çocuklarımız zindanda bedenini ölüme yatırmış. Sessiz kalmayın' demelidir. Sadece aileler değil halkımız da direnişimize sahip çıkmalıdır. Bizler Hayrilerin, Kemallerin yoldaşlarıyız, 14 Temmuz direnişinin takipçileriyiz. Şêx Seid ve Seyit Rıza'nın torunlarıyız. Onların Kürt ve Kürdistan için verdikleri sözleri yerine getireceğiz" dedi.

KÜRDİSTAN GENÇLİĞİNE ÇAĞRI

Kendisine inançlı, dindar, insanım diyen herkesin açlık grevi direnişi karşısında sessiz kalmaması gerektiğini vurgulayan Özer son olarak şu çağrıda bulundu: "Söylerken zorlanıyoruz ama mecburen dile getirmek zorundayız, bu sessizlik bizi öldürecek. Bu saatten sonra bizden kim şehit düşerse, mezar taşımıza sessizlikten öldü yazsınlar. Şu an özgür kadın, 15 çiçek ve 7 bin fedai çağrı yapıyor. Keşke canımızdan başka bir şey daha olsaydı onu da feda ederdik.

Kürdistan gençliğine çağrı yapıyoruz. Kürdistan tarihinin hiç bir döneminde, gençliğin böyle pasif bir duruş sergilediği görülmemiştir. Ne önderlik, ne de şehitler kabul eder. Gençliğin bu saatten sonra kendini silkelemesi ve 'Genç başladık, genç başaracağız' şiarı ile tekrar alanlara çıkması gerekiyor. Kürdistan gençliği bu sessizliği ve düşmanın o Kürt analarına yaptığı zulmü kabul etmemesi gerekiyor. Bunu kendine bir başkaldırı gerekçesi yapmalıdır. Zindan direnişlerine sahip çıkmak, her Kürt gençliği için bir vicdani sorumluluk ve ahlaki duruş olmalıdır. Bilmeliler ki milyonların gözü Kürt gençliğinde.

Kürt kadını direnişini her alanda sergiliyor. Kürt gençliğinin de alanlara çıkma zamanı geliyor ve geçiyor. Bunu için de büyük bir sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Son olarak sessiz kalmayın ve direnişimize omuz verin diyoruz. Hep birlikte Rêber Apo öncülüğünde kazanalım ve Kürdistan'ı özgürleştirelim. Bu yüzyılda Kürtler esaret altında yaşamamalı, bunun vebali çok ağır. Bu esaslar üzerinden şehit ve direnişçi annelerini selamlıyoruz. 1 Mayıs Emekçiler Bayramı'nı kutluyoruz. Kimse güneşimizi karartamayacaktır."