Ata: İktidarlar değişti İmralı tecridi değişmedi

Ata, “Öcalan’a uygulanan tecrit demokratik ulus paradigmasına inanmış ortak eşit ve gönüllü birliktelik hedefine kilitlenmiş halklara uygulanan bir tecrittir” dedi.

 Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik ağır tecrit koşullarına dikkat çeken KJA Sözcüsü Ayla Akat Ata, 1999 yılından bu yana değişen iktidarlara rağmen İmralı konseptinin değişmediğini ifade ederek, “Öcalan’a uygulanan tecrit demokratik ulus paradigmasına inanmış ortak eşit ve gönüllü birliktelik hedefine kilitlenmiş halklara uygulanan bir tecrittir” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, 17 yıl önce uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edildiği günden bu yana İmralı’da tecrit koşullarının devam ettiğini dile getiren KJA Sözcüsü Ayla Akat Ata, Öcalan’ın özgürlüğünü, Kürdistani kadınların kendi özgürlüğü olarak ele aldığını belirtti. İmralı’da devam eden tecrit uygulamalarının çözüm sürecinde de devam ettiğini kaydeden Ata, ANF’nin sorulanı yanıtladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu koşulların devlet mevzuatında yer almayan ve hukuki olmayan koşullar olduğunu söyleyen Ata, “İlk günden bugüne kadar Türkiye toplumunun tamamında konuya duyarlı olan kesimler bu uygulamalara dikkat çekmişlerdir. Ama Kürdistan’da Kürdistani kadınlar daha önce DÖKH öncülüğünde bugün de KJA öncülüğünde Sayın Öcalan’ın içinde bulunmuş olduğu koşulların sadece hukuki olmamasıyla değil, Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilme süreci yani uluslararası komplo sürecinden yargılama sürecine, içinde bulunduğu koşullara dikkat çekmişlerdir. Sonuç olarak Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü Kürdistani kadınların özgürlüğü olarak benimsemişlerdir. Kendi özgürlüklerini Sayın Öcalan’ın özgürleşmesiyle sağlanabileceğini görmüşlerdir. Bugüne kadar da bu anlamıyla mücadele etmişlerdir. ‘Öcalan’ın özgürlüğü bizim özgürlüğümüzdür’ demişlerdir. Sürecin başından bugüne kadar sürekli bir eylemsellik içinde olunmuştur.

Bu eylemsellik sürdüğü gibi devletin Sayın Öcalan üzerinde tecridi devam ettirmesi söz konusudur. 2013’te başlayıp 2015’te biten demokratik çözüm sürecinde bile İmralı tecridi kaldırılmamıştır. İmralı’ya üç mahkumun götürülmesi Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırıldığı anlamına gelmemektedir. Ülkenin kendi yasalarında hükümlünün tutulacağı koşullar vardır, ama İmralı’da sürdürülen sistem ülke yasalarında yer almayan bir sistemdir. Hem bu sistemin parçalanması ve ortadan kaldırılması, hem de Sayın Öcalan’ın bir halkın önderi olduğu, demokratik bütün çevreler tarafından demokratik çözüm sürecinde baş müzakereci olarak gösterilmesi ile birlikte özgürlüğünü talep ediyoruz. KJA olarak bu süreçte Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün gerçekleştirilebilmesi için her düzeyde Türkiye kamuoyunun dikkatini çekmek, ülkeyi yönetenlerin bu konuda sorumluluklarını yerine getirmeye davet etmek amacıyla demokratik temelde eylemlerimizi gerçekleştirmek kararlılığındayız” dedi.

Türkiye ve AİHM’de tecrit uygulaması ile ilgili hukuki bir dayanağın olmadığını belirten Ata, konu ile ilgili birçok davanın uluslararası mahkemelerde devam ettiğini kaydederek şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın içinde bulunduğu koşulların kaldırılması için 99’daki avukatlar arasında yer aldık ve başvuruda bulunmuştuk. Sayın Öcalan’ın içinde bulunduğu koşullara ilişkin açılan davalar bugün AİHM’de halen görülmekte. Türkiye’de bu tür davalar sürekli ötelenen ve ertelenen davalar arasında. Hukuki açıdan elde edilebilecek bir sonuç yok. Burada hukukun evet ya da hayır diyecek bir tecrit koşulu yoktur. İmralı cezaevi sisteminin hukukta yeri yok. Ama buna rağmen, içinde bulunduğu koşullar dikkate alınarak ve değerlendirilerek bu konuda yapılan hukuksuzluğa dikkat çekerek AİHM düzeyinde görülmektedir. Sayın Öcalan’ın davalarının halen görülüyor olmasına rağmen avukatları ile görüşü engelleniyor. Asrın Hukuk Bürosu tarafından ardı ardına başvurular yapılıyor. Ancak bütün başvurulara rağmen bir sonuç alınabilmiş değil.”

İmralı’ya gönderilen 5 hükümlünün tecridi kaldırmadığının da altını çizen Ata, Öcalan’ın dünya ile irtibatı kesildiği süreçlerde kadın devrimine yönelik büyük katliamlarla saldırılar gerçekleştirildiğini anımsatarak, “Sayın Öcalan üzerindeki tecridin iki boyutu var. 5 hükümlünün İmralı’ya gönderilmesini tecridin kaldırılması olarak değerlendiremeyiz. Tecrit 99’daki koşullar ile birlikte devam ediyor. Kadınlar bu tecridin Sayın Öcalan şahsında kadınlara yönelik bir tecrit olduğunu ifade ettiler. Sayın Öcalan’ın kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez şiarı ekseninde milyonlar buluştu, bu mücadelenin içerinde yer aldı. Gerçekten Kürdistan’da kadın öncülüğünde adı konulmamış bir devrim süreci yaşandı. Ama şimdi görüyoruz ki bunu gören ve bunu tahlil eden güçler özellikle kadına yöneliyorlar. Son 6 aylık tabloya baktığımızda, devlet şiddetinden kaynaklı ciddi bir kadın katliamı söz konusudur. Bu şiddetle birlikte kadın devriminin engellenmesi istenmektedir.”

“Biz kadınlar olarak Sayın Öcalan’a uygulanan tecridi Kürdistan kadınlarına ve Kürdistani kadınlara uygulanmış olarak kabul ediyoruz” diyen Ata, Öcalan’a yönelik tecridin tüm halklara yönelik bir tecrit olarak ele aldıklarını ifade etti.

Tecridin özgürlük iddiası olan kadınlara uygulandığını belirten Ata, “Bir halka uygulanan tecrittir. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit demokratik ulus paradigmasına inanmış, ortak eşit ve gönüllü birliktelik hedefine kilitlenmiş halklara uygulanan bir tecrittir. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit demokratik Türkiye inancına ve bunun için mücadele eden halklara uygulanan tecrittir. Sadece kadınlara değil, bütün halklara, demokratik özgürlükçü kadın paradigmasına, mücadelenin içerisinde yer alan bütün çevrelere uygulanan bir tecrittir. Tecrit demokratik Türkiye diyen herkese uygulanan bir tecrittir. Demokratik ulus paradigması, başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu’da bugün fitili ateşlenen bütün halkların bir birine kırdırılmasını amaçlayan asıl çıkış anahtarıdır. Çözümsüzlüğün çıkış anahtarıdır. Tecrit bu sisteme de uygulanan bir tecrittir” diye konuştu.

İmralı’ya nakledilen tutsakların da aynı tecrit ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Ata, ancak İmralı’dan alınmaları da yeni bir tecrit olarak görmediklerini de sözlerine ekledi.

“Sayın Öcalan’ın yanına götürülen hükümlüler, Sayın Öcalan ile devam eden müzakere sürecinde götürülmüştü. Görüşmelerin bir parçası olarak o adım atıldı. Ama biz baştan beri ifade ettik, Sayın Öcalan’ın yanına 5 hükümlünün götürülmesi bu tecridi ortadan kaldırmaz. Onların İmralı’dan alınması da tecrit eksenli bir tartışmayı gündemimize getirmiyor. Tecrit devam ediyor. Bunun yanı sıra oradan alınan hükümlüler halen avukat görüşü yapamadılar. İmralı’da uygulanan tecrit arkadaşların gitmiş olduğu cezaevinde onlara da uygulanan tecride dönüşmüştür. Böyle bir gerçeklik var. Nasıl ki hükümlülerin İmralı’dan gönderilmesi tecrit eksenli bir tartışmayı yaratmıyorsa, Sayın Öcalan’ın haftada bir saat görüş gerçekleştirmesi de tecridin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor” diyen Ata, ilk günden bu yana tecridin devam etiğini, iktidarlar değişse de İmralı Cezaevi’ndeki sistemin değişmediğini vurguladı.