Ata, polisin kullandığı orantısız gücü Güler’e sordu
Ata, polisin kullandığı orantısız gücü Güler’e sordu
Ata, polisin kullandığı orantısız gücü Güler’e sordu
BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Hatay’da Ahmet Atakan’ın öldürülmesi ardından birçok kentte düzenlenen protestolarda polisin kullandığı orantısız gücü İçişleri Bakanı Muammer Güler’e sordu.
BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 3’üncü maddesinde, “Herkes, önceden izin almaksızın, bu kanun hukumlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” ibaresinin yer aldığını belirtti. Ancak gösteri ve yürüyüşlere katılan insanlara yönelik güvenlik güçleri tarafından ‘kamu düzenini’ sağlamak adı altında orantısız bir güç uygulandığını vurguladı.
Temel hak ve özgürlüklerin en klasik örneklerinden biri olan bu yöntemin düşünce özgürlüğünün pratikte yaşanması için bir gerekçe olduğunu belirten Ata, “Yine gelişen olaylara yönelik toplumsal tepki oluşturmak ve toplum içinde siyasal düşüncenin gelişiminin ve eleştirisinin sağlanmasının olmazsa olmazı ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı’dır. Anayasa ile güvence altına alındığı dile getirilen bu hakka rağmen Türkiye’de gösteri ve yürüyüşlere katılan insanlara yönelik, güvenlik güçleri tarafından ‘Kamu Düzeni’ adı altında uygulanan orantısız güç, toplumun temel hak ve özgürlüklerinin yok sayılmasına neden olmaktadır” dedi.
Bu orantısız gücün mağdurlarının sadece toplantı ve yürüyüşlere katılan insanlardan oluşmadığını da vurgulayan Ata, sivil halkın da güvenlik güçleri tarafından keyfi muameleye maruz kaldığı gerçeğinin yanısıra, insan yaşamının değersizleştirildiği ve bu muamelelerin insanlar üzerinde yaralanmalara, hatta yaşam hakkının ihlali sonucu ölümlerin oluşmasına neden olduğunun da görüldüğünü belirtti.
Ahmet Atakan’ın 9 Eylül’de Hatay’da gerçeleşen olaylarda polisin attığı gaz bombasının kafasına isabet etmesi sonucu yaşamını yitirmesi üzerine Ankara, İstanbul, Hatay ve İzmir başta olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinde protestoların düzenlendiğini de kaydeden Ata, “Demokratik bir hak olan protesto gösterileri düzenleyen halk, güvenlik güçlerinin kamu düzeni adı altında keyfi uygulamaları ile karşı karşıya kalmıştır. Bu gösteriler sırasında güvenlik güçlerinin orantısız güç kullandığı ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratan biber gazı, tazyikli su gibi müdahale yöntemlerini de seçtiği basına yansımıştır” dedi.
BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın soru önergesinde şu sorular yer aldı:
“-2002- 2013 yılları arasında güvenlik güçlerinin toplumsal olaylara müdahalesi sonucunda yaşamını yitiren ve yaralanan kişi sayısı kaçtır? Bu sayıların yıllara göre dağılımı nasıldır? Bu müdahaleler sonucunda yaralanan ve engelli durumuna düşen kişi sayısı kaçtır?
-2002-2013 yılları arasında devletin kendilerine verdiği müdahale yetkisini keyfi bir muamele ile aşarak ve sivil insanlara yönelik hak ihlaline neden olan polis sayısı kaçtır? Hak ihlaline neden olduğu saptanan kaç polis hakkında soruşturma açılmıştır? Hakkında soruşturma açılan kaç polis için cezai yaptırım uygulanmıştır? Bu yaptırımlar ne şekildedir?
-10-11-12 Eylül 2013 tarihlerinde, Ahmet Atakan’ın polisler tarafından öldürüldüğü iddiasından sonra yurdun çeşitli illerinde gerçekleşen olaylarda gözaltına alınan kişi sayısı kaçtır? Gözaltına alınan bu kişilerden kaçı tutuklanmıştır?
-Güvenlik güçlerinin protestoların gerçekleştiği herhangi bir ilde, bu protestoyu bahane gösterip keyfi bir müdahale ile istediği yurttaşları gözaltına alıp şiddet uygulayabilmesinin gerekçesi veya dayanağı var mıdır? Eğer varsa bu gerekçe veya dayanak nedir? Eğer herhangi bir gerekçe veya dayanak yoksa, bu tür uygulamaları gerçekleştiren görevlilere yönelik Bakanlığınızca herhangi yaptırım olacak mıdır? Bu konuda güvenlik güçlerinin keyfi tutumunu önleyecek herhangi bir planlamanız bulunmakta mıdır?”