Avusturya hükümetinden tecrit sorusuna yanıt

Avusturya hükümetinin cezaevleri ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a tecride dair bir soru önergesine yanıtta, AİHM kararları ile CPT’nin hazırladığı raporlardaki tespitlerin önemine vurgu yapıldı.

Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) milletvekillerince Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg’in yanıtlaması için yöneltilen soru önergesinde cezaevlerindeki durumun yanı sıra Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecride dair hükümetin tutumu soruldu.

Hükümetin cevabında, Avrupa Konseyi’ne (AK) bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) cezaevlerindeki hak ihlallerine dair raporuna işaret edilen ve Türk büyükelçisinin çağrılıp çağrılmadığına dair bir soruya da yanıt verildi. Avusturya Dışişleri’nin Türkiye’deki insan hakları ihlallerinden endişeli olduğu savunulan cevap metninde, Avusturya’nın bu nedenle 2016’dan bu yana Türkiye ile AB’ye üyelik müzakerelerinin durdurulması yönünde tavır takındığı hatırlatıldı. Ankara’nın beklentilerin aksine izlediği tutumun ‘hayal kırıcı’ olduğu vurgulanan yanıtta, son olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının da kadına yönelik şiddete karşı mücadele edilenlerin ‘yüzüne vurulmuş tokat’ olduğu ifade edildi. Yanıtta, AB’nin Türkiye konusunu daha fazla gündeminde tutması gerektiğinin de altı çizildi.

ABDULLAH ÖCALAN İÇİN CPT RAPORUNDAKİ ‘ENDİŞEYE’ GÖNDERME

CPT’nin geçtiğimiz yılın ağustos ayında yayınlanan ve İmralı dahil birçok cezaevindeki gözlemlerini içeren raporuna değinilen Dışişleri Bakanlığı’nın yanıtında, özellikle cezaevlerindeki yığılmanın önemli bir sorun olduğu belirtildi. Avusturya’nın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi nezdinde Türkiye’nin 2016’dan bu yana ki tüm CPT denetimlerine dair raporları yayınlamasını istediği kaydedilen cevapta, ayrıca Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’de bu yılın başı itibariyle 12 bin 300 kadar şikâyet davasıyla karşı karşıya olduğu hatırlatıldı. Bu ise tüm davaların beşte biri demek.

Bakanlık yanıtında, Türkiye’nin AK’nin aldığı tüm kararlara uyması gerektiği de yazıldı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dair CPT’nin 2019’daki ziyaretine dair raporda ‘endişeli’ olunduğunun belirtildiğine dikkat çekilen Dışişleri Bakanlığı yanıtında, Abdullah Öcalan’ın 2018’de olağanüstü hâl uygulamalarının kaldırılmasına rağmen avukat ve aile görüşlerinin engellenmesinin bu endişeye kaynak gösterildiği hatırlatıldı.

DEMİRTAŞ’IN SERBEST BIRAKILMASI İSTENDİ

Cezaevindeki eski HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın durumuna dair neler yapıldığına dair bir soruya verilen cevapta ise, Türkiye’deki ‘terörle mücadele yasalarının’ aşırı biçimde muhalif kesimlere karşı kullanılmasının daha önce birçok kereler eleştirildiği vurgulandı. Dışişleri Bakanlığı’nın 23 Aralık 2020’de AİHM’nin Demirtaş kararını derhal uygulaması ve serbest bırakılması çağrısı yaptığı anımsatılan yanıtta, bu tutumun AK bünyesinde de sürdürüldüğü ve benzer taleplerin Osman Kavala davası için de dile getirildiğine vurgu yapıldı.

Bakanlığın yanıtında Türkiye’de basın özgürlüğünde son yıllarda oldukça geriye gidildiğine işaret edilirken, tutuklu gazeteciler konusunun da AB ülkelerince yakından takip edildiği bilgisi verildi. Bakanlık, Türkiye’ye karşı son yıllarda insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinin korunması için ‘net bir söylem’ tutturulduğu savunulurken, bu sorunların AB, AK, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde de sıkça ele alınan konular olduğu kaydedildi.