Fatoş Güney, Deniz Türkali, Akın Birdal, Melike Demirağ, İlyas Salman'ın aralarında bulunduğu aydın ve sanatçılar, insan hakları savunucuları ve meslek örgütlerinden oluşan heyet, 104 gündür açlık grevinde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça durumuna ilişkin TTB İstanbul Şubesi’nde toplantı düzenledi. Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça, eşi Esra Özakça, HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu'nun da katıldığı toplantıda, hükûmete, "Geç olmadan talepleri kabul et” çağrısı yapıldı.
HÜKÛMET RANDEVU VERMEDİ
Moderatörlüğünü Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı’nın yaptığı toplantıda ilk konuşmayı İnsan Hakları Savunucusu Akın Birdal yaptı. İki eğitimcinin durumu kanayan bir yara olduğunu vurgulayan Birdal, Türkiye'deki çatışma, savaş, nefret, şiddet olgularından en zarar görenlerin emekçiler, kadınlar ve çocuklar olduğunu hatırlattı. Birdal, işlerine geri dönme talebiyle tam 104 gündür açlık grevinde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın taleplerinin kabul edilmesi için tıpkı 19 Aralık Cezaevleri Katliamı'nın öncesi vicdan sahibi insanların oluşturduğu heyet gibi bir heyet oluşturduklarını ancak muhatap bulamadıklarını aktardı. Heyet olarak Numan Kurtulmuş’tan randevu talep ettiklerine ancak yanıt alamadıklarına dikkat çeken Birdal, "Hiçbir bakan, hiçbir yetkili kendi iradesiyle hareket edemiyor; bir yerlere danışmak zorunda kalıyor. Bu nasıl bir demokrasi, nasıl insan hakları, nasıl bir adalet" diye tepki gösterdi.
'ADALET YÜRÜYÜŞÜ DAHA KAPSAYICI OLMALI'
"Biz arkadaşlarımızın ölmesini istemiyoruz” vurgusunu yapan Birdal, bu sürecin birinci derecede sorumlusunun iktidar; ikinci derece sorumluların 104 gündür bu sürece seyirci kalanlar, üçüncü sorumlunun ise uluslararası topluluklar olduğunu vurguladı. Haksız ve hukuksuz yere işlerinden ihraç edilen ve tutuklanan iki eğitimcinin sesine ses olmak için Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde direnen aile ve emekçilerin her gün polis saldırısına maruz kaldığını hatırlatan Birdal, “İnsan Hakları Anıtı, İnsan Hakları Anıtı olalı böyle bir utanç duymamış, başını öne eğmemişti. Yerde sürüklenmek istenilen insanlık onurunun direnmeye devam ediyor” diye konuştu. Ankara’dan İstanbul’a yapılan ‘Adalet Yürüyüşü’ne de değinen Birdal, "İnsanı insan, toplumu toplum kılan adalettir ama herkes için adalettir" diyerek, yürüyüşün daha kapsayıcı olması gerektiğini söyledi.
TÜRKALİ: BU TABLOYA GÖZ YUMULAMAZ!
Gazeteci Deniz Türkali, Gülmen ve Özakça’nın gün geçtikçe kötüleşen sağlık durumlarına dikkat çekerek, iktidarın umursamazlığına tepki gösterdi. “Vicdanları yok mu" diyen Türkali, iktidarın en masum, en temel taleplerle 104 gündür açlık grevi yapan iki eğitimciye kulaklarını ve gözlerini kapatmasının vicdansızlık olduğunu vurguladı. Türkali, “Bu tabloya göz yumulamaz; görmezden gelinemez. Bir biçimde, ne olursa olsun harekete geçip bir çözüm getirmek lazım ve haklı olan taleplerini yerine getirmek gerek. Gözlerimizin önünde ölmelerine razı olmamak lazım” dedi.
AKBAYRAM: ADALET BİR GÜN SİZE DE LAZIM OLACAK!
Sanatçı Edip Akbayram, Gülmen ve Özakça için burada bulunduğunu ve gelişmelerden çok büyük üzüntü duyduğunu ifade etti. “Kimyam bozuk” diyen Akbayram, iki eğitimcinin özgürlüklerine kavuşması ve taleplerinin kabul edilmesini istedi. Akbayram, hükûmete seslenerek, "Adalet bir gün size de lazım olacak” uyarısında bulundu.
GÜNEY: NURİYE VE SEMİH AZRAİL’İN PENÇESİNDEN KURTARILMALI!
Fatoş Güney eşi Yılmaz Güney’i anımsatarak, “Eğer Yılmaz Güney yaşasaydı, bir film çekseydi ve adı da ‘Nuriye ve Semih’in ölümünü beklerken’ olsaydı o filmin sesi tüm dünyada yankılanırdı. Kara kalemler döktürmezler miydi yine ‘Türkiye kötüleniyor’ diye; ‘vatan hainleri’ diye böğürmezler miydi' dedi. Türkiye toplumunun tıpkı bir sinema seyircisi gibi Gülmen ve Özakça’nın yavaş yavaş ölmesini seyrettiğine işaret eden Güney, şöyle tepki gösterdi:
"Biz koskoca bir ülke olarak tıpkı sinema seyircileri gibi onların yavaş yavaş ölmesini seyretmiyor muyuz? Ve tüm dünyaya bu faciayı seyretmiyor muyuz? Acımasız, gaddar, vicdansız bir ülke durumuna düşürülmüş olmuyor muyuz?
Bu ölümlere razı olmak, sistematik bir işkenceye ortak olmak anlamına geliyor. Kolay yetişmeyen iki gencecik, pırıl pırıl insanın her gün mum gibi sönmesini beklemek; buna seyirci kalmak ne insanlığa, ne vicdanlara, ne de ülkemize reva görülemez” diye konuştu. Güney, bu feci ölüm trajedisinin derhal durdurulmasını istedi ve ekledi: "Nuriye ve Semih Azrail’in pençesinden derhal kurtarılmalıdır.”
ANNE ÖZAKÇA: BİR ŞEY OLURSA SORUMLUSU AKP
Oğlu Semih Özakça için 19 gündür açlık grevinde olan ve Ankara Yüksel Caddesi’nde direnen Anne Sultan Özakça, duyarlılık gösteren herkese teşekkür ederek sözlerine başladı. “Çocuklarımız Yüksel Caddesi’nde bulunan anıta kendilerini adadılar ve artık orası onların evi oldu” diyen Anne Özakça , eğitimcilerin 220 gün boyunca direnen çocuklarına yetkililerden hiçbir ses gelmeyince açlık grevine başlamak zorunda kaldıklarını hatırlattı. Açlık grevi süresinde eğitimcilerin gözaltına alındığını; işkencelerden geçirildiğini dile getiren Özakça, “Fakat hiç yılmadılar; hep haklıyız kazanacağız dediler ve işlerini geri alabilmek için bedenlerini açlığa yatırdılar. Neden mi? Çünkü ellerinde başka bir şey yoktu; çocuklarımız seslerini duyurabilmek için bedenlerini, yaşamlarını ortaya koyabildiler” dedi. İki eğitimcinin taleplerinin kabul edilmesini isteyen, "İnsan yaşamı bu kadar değersiz mi" diye tepki gösteren acılı anne, "İki genç insan ekmeği, onuru için açlık grevi yapıyorlar ve AKP hükûmeti neden bir şey yapmıyor? Son hamlelerinin ne olacağını bilmiyorum ama çocuklarımızın tırnağına bir zarar gelirse AKP hükûmeti sorumludur” dedi.
DORSAY: VİCDAN SAHİPLERİ KARŞILIK VERMELİ
Sinema Eleştirmeni Atilla Dorsay, "İki genç insanın bırakın bir hukuk mücadelesini, kendilerini adadıkları bir işten alınıp koparılmaları, bir alana gönül vermiş insanların anlayabileceği acı bir durumdur. Hayatlarını riske attılar. İnsan hayatı kutsaldır. O kadar mütevazı bir arzu ki bu, mutlaka vicdan sahibi bir sesin buna karşılık vermesi beklenirdi. Böyle bir olayın benzeri tarihte kolay kolay bulunamaz. Bu durumun bir an önce sona ermesini diliyorum" diye konuştu.
AVUKAT YILMAZ: ZORLA MÜDAHALE ÖLÜMDÜR!
Gülmen ve Özakça'nın avukatı Özgür Yılmaz ise baştan sona yaşanan hukuksuzluğa dikkat çekti. Yılmaz, "İkisi de hücrelerde. Kendi bedenlerinden önce dışarıda neler yapıldığını önemsiyorlar. Evet, basit bir talebimiz vardı. Ama bunu halkımıza nasıl göstereceğiz, demişlerdi. Bunu kazandılar. Bu heyetlerin devamlı olmasını ve girişimde bulunmalarını talep ediyorlar. Talebimiz açık; işimize iade edilelim" dedi. Hükûmet ile daha önce görüşmeler yaptıklarının aktaran Yılmaz, "Biz sizi göreve de alabiliriz, dediler, ardından tutuklamalar yaşandı. Hapishaneye zorla müdahale edebilmek için aldılar” diye konuştu. Zorla müdahalenin ölüm olduğunu vurgulayan Yılmaz, geçmişte yapılan zorla müdahaleler yüzünden müvekkillerinin birçoğunun sakat kaldığına ya da öldüğüne dikkat çekti. "Umut büyümeli” diyen Yılmaz, "Olumsuz sonuçlar çıkabilir. Biz bir şeyi talep ettiğimizde devlet bunu kabul etmek zorunda kalıyor. Kemal Gün bunun örneğidir. İkisini de onların elinden alacağız ve biz kazanacağız" diye konuştu.
Semih Özakça'nın eşi ve 29 gündür açlık grevinde olan Esra Özakça ise Semih Özakça ve Nuriye Gülmen'in morallerinin yüksek olduğunu aktardı. Haftalık telefon görüşmesinde eşini ses kaydına alan Özakça, Semih Özakça'nın “Mutlaka kazanacağız” mesajını verdiği ses kaydını dinletti. AKP iktidarının ölümlerden rahatsız olmayacağını belirten Esra Özakça, "Ama halkın vicdanı bunu kabul etmeyecektir. Kararlılıkla mücadeleyi buraya getirdiler. Biz onlarla beraber bu mücadeleyi devam ettiriyoruz. 29 gündür grevdeyiz. İki direnişi birlik olarak görüyoruz ve canımız pahasına orada duruyoruz. Herkesin bu aciliyeti hücrelerine kadar hissetmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kapıları açmıyorlar ama biz çalmaktan vazgeçmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
KERESTECİOĞLU: HERKES ELİNDEN GELENİ YAPMALI
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, "Vicdan ve hukuk çürüdüğü için sesler karşılık bulamıyor" diyerek sözlerine başladı. Kerestecioğlu, "Bu ülke onurunu ve haysiyetini kaybeder, onları kaybedersek. Açlık grevine faklı bakma tartışmalarının çok ötesindeyiz ve artık herkes elinden geleni yapmalı" dedi.
GÜRSOY: TARİH YAZIYORLAR
Prof. Dr. Gencay Gürsoy da vicdanların yerlerde sürüklendiğini vurgulayarak, "Bir ülkede gülümseterek bu vicdana bakan insanlar tarih yazıyorlar. Onların bu gülüşleri hepimizin geleceğine ışık tutan bir simge olacaktır" diye konuştu.
ERDOĞAN: HEP BİRLİKTE SOKAĞA İNELİM
İstanbul'da 27 gündür açlık grevinde olan İsmail Erdoğan ise, heyetin girişimlerinin kıymetli olduğunu vurgulayarak, "Çalmadığımız kapı kalmamalı. Her şeyi yapmış olarak akşam yatağa girmeliyiz. Nuriye ve Semih'i ölümün kıyısında alabilmek için hep birlikte sokağa inmemiz gerekiyor" dedi.
Basın toplantısında ayrıca Tiyatro Oyuncusu Orhan Aydın, Sanatçı EMEK MYK Üyesi Levent Tüzel, Sanatçı İlyas Salman, Grup Yorum Üyesi Bahar Kurt, Sanatçı Melike Demirağ da kısa birer konuşma yaptı.