Bakırcıoğlu: Dink cinayeti tüm yönleriyle aydınlatılmak istenmedi

Hrant Dink cinayetinin tüm yönleriyle aydınlatılmak istenmediğine dikkat çeken Avukat Hakan Bakırcıoğlu, ilk gün oluşan toplumsal duyarlılığın bitirilmek istenen davanın etrafında sürmesi gerektiğini söyledi.

Hrant Dink cinayetinin tüm yönleriyle aydınlatılmak istenmediğine dikkat çeken Avukat Hakan Bakırcıoğlu, ilk gün oluşan toplumsal duyarlılığın bitirilmek istenen davanın etrafında sürmesi gerektiğini söyledi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katledilmesinin üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen sis perdesi hala kalkmadı. 14 yıldır süren ve 2021 yılında karara bağlanan davada, ihmali olan çok sayıda isim hakkında beraat kararı verilmesi bir karartma olduğu izlenimini daha da güçlendirdi.

Hrant Dink’in katledilişinin 15’inci yıl dönümünde davayı ANF’ye değerlendiren Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, davada bütünsel bir yargılama yapılmadığını ve cinayette açık sorumluluğu olan sanıkların bir kısmı hakkında ya zaman aşımından düşme ya da delil yetersizliğinden beraat kararı verildiğine işaret etti.

‘SORUMLULARIN YARGILANMASININ ÖNÜ KESİLDİ’

Bu açıdan verilen kararın hatalı olduğunu vurgulayan Bakırcıoğlu, davada sorumluluğu ortaya çıkan kişilerin yargılanmasının önünün kesildiğini ve bunun da Dink cinayetinin bütün yönleriyle aydınlatılmadığı sonucunu doğurduğunu kaydetti.

Karara ilişkin İstinaf Mahkemesi’ne yaptıkları itirazda özellikle beraat eden bazı sanıklar üzerinde durduklarını anlatan Bakırcıoğlu, “Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bazı kişiler hakkında da beraat kararı verilmişti. Bunların içerisinde Engin Dinç, Ercan Demir, Muhittin Zenit, Reşat Altay gibi isimler var ve biz tüm bu kişiler yönünde kararın bozulmasını istedik; çünkü bunların Hrant Dink cinayetinde sorumluluklarını ortaya koyan çok ciddi deliller bulunmasına rağmen zaman aşımı ve beraat kararı oluşturuldu. Bu kararlar da İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında kurulan karar kadar hatalıydı. Elbette ki bozma olursa yeniden yargılama yapılacaktır” dedi.

‘TÜM SANIKLARA GÖREVLERİNDEN EL ÇEKTİRİLMELİYDİ’

Beraat edenler arasında yer alan Engin Dinç’in daha sonra Ankara Garı ve Dedeoğulları katliamlarında ihmallerinin ortaya çıkmasını da değerlendiren Bakırcıoğlu, Hrant Dink davasından yargılanan sanıkların tamamına görevlerinden el çektirilmesi gerektiğinin altını çizerek, yıllardır bu hususu söylediklerini, ancak bunun hiçbir zaman gerçekleşmediğini ifade etti.

Kararda mahkemenin “Vicdani kanaat olarak cinayetin FETÖ'nün amaçları doğrultusunda işlendiği” tespitini de yorumlayan Bakırcıoğlu, şöyle konuştu: “Biz hep bütünsel sorumluluktan bahsettik ve yargılanan sanıkların bir kısmının FETÖ-PYD olarak adlandırılan örgütle irtibatlı olduğu kabul edildi. Bir kısmının ise bu tür bir irtibatı olmadığı açığa çıktı. Ama hem bu örgütle irtibatı olan hem olmayan sanıkların bu cinayetteki sorumluluğuna ilişkin ciddi deliller vardı. Somutlaştırarak söylemem gerekirse; yapılan yargılamada Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz’ün FETÖ-PYD örgütüyle herhangi bir bağı bulunmadı. Fakat buna rağmen yine de Hrant Dink cinayetine kasıtlı olarak yol verdiği hakkında 20 yıldan fazla ceza aldı. Evet, Ali Öz, cinayetten haberdar olan birisiydi, cinayetin önüne geçebilecek konumda ve yetkide olan birisiydi ama tedbir almamıştı. Bu kişi, FETÖ-PYD örgütüyle irtibatlı olmamasına rağmen bunu yapmadı; bu da mahkeme kararıyla sabit hale geldiği için hüküm kuruldu. Dolayısıyla biz, Dink cinayetinde sorumluluğu olan her kişinin örgütsel bağlarından da bağımsız olarak yargılanmaları ve haklarında hüküm kurulması gerektiğini söylüyoruz ama maalesef bütünsel bir yargılama yapılmadığı için bu olanak da bulunamadı.”

‘GÖRÜNTÜLER OLMADAN HÜKÜM KURDULAR’

Cinayet saatlerini kapsayan anların bir bankanın kamerası tarafından kaydedilmiş olmasına ve kayıtlarda herhangi bir sorun bulunmamasına rağmen, bu görüntülerin ortada olmadıklarına dikkat çeken Bakırcıoğlu, yıllardır bu görüntüleri talep ettiklerini ancak hala açığa çıkartılmadıklarını belirtti. Bu görüntüler olmaksızın hüküm kurulduğunu belirten Bakırcıoğlu, cinayet mahalline yakın olan söz konusu görüntülerde muhtemelen bazı insanlar olduğuna ve bu insanlara ulaşılmasının önüne geçilmek istendiğine işaret etti.

‘ETKİLİ SORUŞTURMA YAPILMADI’

Davanın 14 yıl sürmesinin büyük bir hata olduğunu söyleyen Bakırcıoğlu, bu cinayetin sorumlularının başından beri belli olduğunu ancak etkili bir soruşturma yapılmadığı için davanın bu kadar uzun sürdüğünü ifade etti.

“Eğer 14 yıl önce cinayette sorumlu olanlar hakkında iddianame hazırlansaydı bu yargılama tamamlanmış olurdu” diyen Bakırcıoğlu, yıllarca cinayette sorumluluğu olan devlet görevlilerinin yargılanmasının önünde engeller oluşturulduğunu, yıllar içerisinde ancak bu direncin kırılabildiğini ve devlet görevlileri hakkında iddianamenin ancak Aralık 2015’te, cinayetten tam 8 sene sonra düzenlenebildiğini aktardı. Bu iddianamenin de eksik soruşturmayla düzenlendiğini vurgulayan Bakırcıoğlu, dolayısıyla etkili bir yargılama yapılmadığını kaydetti. Bu sürecin bitiminde ise olayın gerçeğine uygun olmayan ve bu cinayetteki sorumluluğu tamamen açığa çıkmış bir kısım kişilerin beraati ile sonuçlanan bir karar çıktığını hatırlatan Bakırcıoğlu, “Görünen o ki Dink cinayeti tüm yönleriyle aydınlatılmak istenmedi. Eğer bu istenseydi, bütünsel bir soruşturma ve yargılama yapılması mümkün hale gelirdi. Ama çıkan sonuç, bu cinayetin tamamen aydınlatılmak istenmediği, cinayette sorumluluğu açık olanların durumunun tartışılmak istenmediğidir” diye konuştu.

‘TOPLUMSAL DUYARLILIK SÜRMELİ’

İstinaf Mahkemesi’ne itiraz eden Bakırcıoğlu, buradan sonuç çıkmadığı takdirde davayı sırayla Yargıtay’a, Anayasa Mahkemesi’ne ve gerekirse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacaklarını, hukukun tanıdığı bütün olanakları zorlayacaklarını kaydetti.

Hrant Dink cinayeti işlendiğinde toplumsal bir tepkinin açığa çıktığını hatırlatan Bakırcıoğlu, “Bu çok değerliydi ve bu toplumsal tepki sayesinde, ama hatalı ama eksik bir yargılama süreci başladı. Bu duyarlılık sürdükçe bu davayı tartışabilmek ve daha doğru karar alabilmek mümkün olacaktır. Umut ediyoruz ve istiyoruz ki, bu toplumsal duyarlılık bu dava etrafında sürmeye devam etsin” dedi.