'Barış adalet üzerine yükselmelidir'

'Barış adalet üzerine yükselmelidir'

"Çözüm ve Müzakere Süreçlerinde Liderlerin Rolü" sempozyumunda konuşan BASK Ülkesi Abertzale Solu'ndan Jon Andoni Lekue, "Barış sadece silahlı mücadelenin sona ermesi deðildir, adalet üzerine yükselmelidir" dedi. ETA'nın silahlı mücadeleye son verdiðini hatırlatan Eguren, "ETA'nın silahlı mücadeleye son vermesine raðmen, polisin tacizi ve temel insan hakları ihlalleri devam ediyor" diye konuştu.

Barış Ýçin Öcalan'a Özgürlük Platformu tarafından düzenlenen "Çözüm ve Müzakere Süreçlerinde Liderlerin Rolü" sempozyumunda ilk oturumda "Dünya Deneyimleri: Halk Önderlerinin Rolü" tartışıldı. Bu oturumda Selahattin Üniversitesi'nden Dr. Kamuran Mıntık, BASK Ülkesi Abertzale Solu'ndan Jon Andoni Lekue, Güney Afrika'daki çözüm sürecinde yer alan avukat Brian Currin ve Prof. Dr. Mithat Sancar söz aldı.

BASK Ülkesi Abertzale Solu'ndan Jon Andoni Lekue, BASK bölgesindeki barış süreci ve Abertzale Solu hakkında bilgi verdi, "BASK halkının demokratik iradesini gerçekleştirmek ve barışı gerçekleştirme amacındayız" dedi.

Ýspanya ile ETA arasındaki görüşmelerin çökmesinin ardından çatışmaların yeniden başlayacaðı kaygısının hakim olduðunu belirten Lekue, "Ancak, ETA'nın yeni stratejisi ile böyle olmadı" diye konuştu.

BASK ülkesinde barışın saðlanması için mücadele eden Arnaldo Ortegi'nin süreçteki etkisini anlatan Lekue, şöyle konuştu: "Cezaevinden sonra barış sürecinin örgütlenmesi için özel olarak görev aldı. Bu çalışmaları sırasında tutuklandı. 50 bin kişi onun için sokaða çıktı. 6 yıl hapse mahkum edildi. Mahkemeler, barış için yaptıðı toplantıların ETA'dan alınmış emilerle yaptıðını öne sürdü."

'BASK TUTUKLULARI SERBEST BIRAKILMALI’

BASK tutuklularının serbest bırakılması gerektiðini belirten Lekue, "Dün binlerce insan Bilbao'da Ortegi ve diðer BASK tutuklularının serbest bırakılması için yürüdü" deri.

ETA'nın silahlı mücadelesine son verdiðini açıklamasına raðmen çatışmaların devam ettiðini belirten Lekue, şöyle konuştu: "Ýspanya ve Fransa, uluslararası liderlerin çaðrısına yanıt vermiş deðil. BASK ülkesine yönelik politikalarını deðiştirmiş deðiller. ETA'nın silahlı mücadeleye son vermesine raðmen, polisin tacizi ve temel insan hakları ihlalleri devam ediyor."

"Barış sadece silahlı mücadelenin sona ermesi deðildir, adalet üzerine yükselmelidir" diyen Lekue," Bir diyalog sürecinde bütün siyasi partiler arasında başlatılmalı. BASK'lıların kendi gelecekleri hakkında karar verme hakkının tanınacaðı bir demokratik süreç işletilmelidir. Bu süreçte BASK tutukluları serbest bırakılmalı, çatışmasızlık kesin olarak saðlanmalıdır" diye konuştu.

BASK Ülkesi Abertzale Solu'ndan Lekue, "Arnaldo Ortega'nın hala hapiste olması, Ýspanya devletinin barışçıl çözüm için bu tarihsel süreçte nasıl bir tutum aldıðını çok iyi gösteriyor. Ancak biz buna raðmen barış için kararlıyız" dedi.

'ANAYASA PRATÝÐE UYGULANMADI'

Selahattin Üniversitesi'nde öðretim üyesi Dr. Kamuran Mıntık, Irak ve Güney Kürdistan'daki son 150 yıllık müzakere süreçlerinden örnekler verdi, "Bu müzakereler oyalama müzakereleriydi. Irak hükümeti genellikle sorunun çözülmemesi yönünde tutum aldı. Müzakereden önce Kürt katliamlarına imza attılar" dedi.

Müzakerelerde dış faktörlerin etkisine dikkat çeken Mıntık, Celal Talabani'nin 1993 müzakaresi için söylediði, "Irak yönetimi ile müzakare başladıðı günlerde Türk dışişleri bakanı geldiðinde, Irak hükümeti müzakare için pişman oldu" sözünü hatırlattı. Irak hükümetiyle yapılan müzakerelerde Kürt tarafının hazırlıksız olduðu eleştirisinde bulunan Mıntık, partilerin tek başlarına yürüttüðü müzakerelerin de çözüm olmadıðını söyledi, "Bu dönemde müzakareleri yürüten kişilerin gösterdiði zayıflıklar Kürtlerin müzakerelerde zayıf kalmasına neden oldu?" dedi.

2003 yılının ardından yapılan müzakere süreciyle yeni bir sürecin başladıðını belirten Mıntık, şöyle konuştu: "Müzakereler sonucunda Irak anayasasında yer alan sonuç, pratikte yaşama geçirilmiş deðil. Hala köklü bir çözüm söz konusu deðil. Peşmergelerin askeri gücü ile Irak askeri gücü karşı karşıyadır. Kürtler ile Irak hütümeti adrasındaki bu görüşmeler ciddi deðildi. Merkezi hükümet her zaman Kürtlerin kandırılması ve kaybetmesi için çalıştı."

Dr. Mıntık, müzakere süreçlerinin başarılı olması için iyi hazırlanmış bir ekibin oluşturulması ve ulusal bir meclis kurulması önerisinde bulundu, "Bölge devletlerinin tamamıyla görüşmeler yapılmalı" dedi.

'GÖRÜŞMEYÝ YAPAN LÝDERLER DIŞARIDAYDI'

Kuzey Ýrlanda ve Güney Afrika süreçlerinde liderlerin çözümde çok önemli misyon üstlendiðini belirten Prof. Dr. Mithat Sancar, Kuzey Ýrlanda'daki müzakere sürecini anlatırken "O süreçte Sin Feinn de, Ýngiltere hükümeti de kararlıydı. Ve liderler, bizdekinin aksine dışarıdaydı ve masaya oturup konuşabiliyorlardı" diye konuştu.

Güney Afrika sürecinin Kürt sorunurdaki müzakere sürecine benzediðini söyleyen Sancar, şunları söyledi: "Görüşmeler olurken, en acımasız yöneticinin iktidarda olduðunu hatırlatmak gerekiyor. Büyük timsah adıyla anılan Botha hükümeti çok acımasız bir yönetim sergiliyordu. Görüşmeler sürerken, siyahlara yönelik saldırılar da sürüyordu. Görüşmelerin başlamasıyla Mandela'nın cezavi şartları düzeltilmeye başlandı ve sonuçta da serbest bırakıldı. Bütün bunların büyük bir sölümü Botha yöretimi tarafından yapıldı."

Liderle görüşürken tüm kaygıları giderecek koşulların hazırlanması gerektiðine dikkat çeken Sancar, "Uzlaşma bir tarafın taleplerinin tamamını ya da bir kısmının kabul edilmesi demek deðildir. Uzlaşma, taviz verme anlamına gelir. Ýçeride büyük sızılar bırakır. Kürtlerin bütün taleplerinin kabul edilmeyeceði fikrine hazır olmak gerekir. Aynı şey Türk tarafı içinde geçerli olur" dedi.

'ÇÖZÜM ŞARTI ÖCALAN'IN ŞARTLARININ DÜZELTÝLMESÝ'

Tecrit şartlarında müzakerenin zor olacaðını anlatan Sancar, şöyle konuştu: "Müzakereden barışa, oradan çözüme gitmenin şartı, Öcalan'ın şartlarının düzeltilmesidir. Devlet liderlinin de bunu topluma anlatmak gibi önemli bir sorumluluðu vardır. Ýyi bir uzlaşma ve çözüm için iki taraf da sorumlu olmak zorunda yoksa çok daha kötü bir sürece de götürebilir. Öcalan, örgütün bütün kanatlarının kayıtsız şartsız önderlik ilan ettiði kişidir ve güvenlerini her şekilde beyan ettiler. Bu Öcalan'a görüşmek için önemli bir sebeptir. 3-5 milyon imzalı 'Öcalan irademdir' kampanyasını ve Öcalan yakalandıktan sonra toplumdaki üzüntüyü hatırlamak lazım. Yeni kuşakların Öcalan'ı nasıl sahiplendiðini, idol kabul ettiðini görmek lazım. Badece Türkiye'de deðil, Suriye'de, Kürtlerin yaşadıðı ülkelerde Öcalan'ın lider olarak etkisini görmek lazım."

Sancar, Kürt sorununun hem bölgesel hem de küresel dengeleri etkileyen bir sorun olduðunu hatırlattıktan sonra, "Öcalan Türkiyeli bir çözüm için de tercih edilebilecek en önemli muhataptır" dedi.

Sancar son olarak şunları belirtti: "Hükümet de devletin diðer kanatları da bu sürecin önemini idrak etmeli. Bu sürece uygun bir dil kullanmalı. Kendi kamuoyunu hazırlaması ve diðer tarafın güvenini kazanması için yapıcı bir dil kullanmalı. Önemli bir sürece girdiðimiz içir barış, oradan da çözüm sürecine gideceðimize yönelik umutlarım var. Sorunların yaşanmaması, sürecin etkilenmemesi için hem Kürt hem de Türk tarafından güçlü bir irade ortaya konulmalı."

'LÝDERLER KARŞI TARAFIN DA GÜVENÝNÝ ALMALI'

Güney Afrika'daki çözüm sürecinde yer alan avukat Brian Currin, liderlerin süreçteki rolünü ayrıntılı anlattı, "Siyasi liderler savaş mı barış mı, buna kararlar verirler, bir ulusun geleceði ile ilgili karar verirler. Bunların yeryüzünde en yetenekli insanlar olması lazım" dedi.

"Barış niye saðlanmıyor" sorusunu soran Currin, "Tek cevabım var, liderlik. Liderlik öncelikle güven saðlamalıdır. Bunu için politik liderin her zaman doðru davranması gerekir. Bütün toplumun çıkarına olanı savunmalı. Sadece kendi çıkarınızı, kendi toplumunuzun çıkadını savunmamaktır."

Müzakere sürecinde ihtiyaca dayalı bir dil kullanılmasının önemli olduðunu belirten Currin, "Ýhtiyaca dayalı müzakere, çözümü saðlamaya yönelik olmalıdır. Her zaman soðukkanlı kalmak mümkün olmalayiblir. Ancak liderlik doðru zamanı ve doðru bir konuyu seçme yeteneði gerektirir" diye konuştu.

Currin son olarak şöyle konuştu: "Benim gerçekliðim karşı tarafın gerçekliðinden farklı. Bunu sürekli hatırlamak gerek. Bir liderin kendi toplumunun desteðini alması gerekir. Bu zordur. Büyük bir liderin karşısındaki toplumun güvenini de kazanması gerekir. Nelson Mandela bunu başardı. Bu yüzden benim için büyük bir liderdir."

Sempozyum, aranın ardından "Kürt sorununda çözümsüzlüðü aşmak: Kürtlerin özgürlük mücadelesi" başlıklı oturumla devam edecek.