'Batı vahşete karşı daha fazla ses çıkarmalı'
HDP İzmir İl Eş Başkanı Uğur, Kürdistan'daki savaşa karşı ülkenin batısının daha fazla ses çıkarması gerektiğini söyledi. Uğur, "Bir an önce harekete geçilmeli" çağrısında bulundu.
HDP İzmir İl Eş Başkanı Uğur, Kürdistan'daki savaşa karşı ülkenin batısının daha fazla ses çıkarması gerektiğini söyledi. Uğur, "Bir an önce harekete geçilmeli" çağrısında bulundu.
HDP İzmir İl Eş Başkanı Uğur, Kürdistan'daki savaşa karşı ülkenin batısının daha fazla ses çıkarması gerektiğini söyledi. "Çıkan ses yaşanan katliam ve vahşete şimdilik bir çare olmuyor" diyen Uğur, "Bir an önce harekete geçilmeli" çağrısında bulundu. Uğur, öz yönetimi İzmirlilere de teklif ettiklerini belirtti.
HDP İzmir İl Eş Başkanı Cavit Uğur, İzmir’de son zamanlarda yaşanan polis terörünü, DTK’nin açıkladığı öz yönetim deklarasyonunu ve ülkenin batısının Kürdistan'daki katliamlara sessizliğini ANF’ye değerlendirdi.
'AKP, İSTEDİĞİ İNSAN TİPİNİ YARATMAYI AMAÇLIYOR'
Uğur, Türkiye’de baskıcı ve otoriter rejimin devam ettiğine değinerek, 'AKP hükümetinin büyük vaatlerle geldiği ilk yıllarını terk ettiğini' belirtti. Gezi Direnişi ile başlayıp, Soma Katliamı protestolarıyla devam eden toplumsal muhalefete yönelik her türlü polisiye baskının uygulandığına dikkat çeken Uğur, şöyle devam etti: "Her türlü demokratik ifade hakkını engellemeye varacak keyfi uygulamalara başladılar. İnsanların taziyelerini yapmalarına bile neredeyse müdahale edilecek bir duruma gelindi. Cenazelerimizi bile kaldıramayacak bir duruma geldik. Bu politikaların amacı; Kürt sorununda demokratik girişimlerin kabul edilmemesi ve AKP hükümetinin bir çözüm iradesinin olmamasıdır. Bu politikalar, Kürt Özgürlük Hareketi'ni baskılama ve kendi istediği insan tipini yaratabilme amaçlıdır. Bütün bunlar açısından da HDP’yi hedef tahtasına koymuş durumdalar."
'DİZ ÇÖKTÜREMEYECEKLER!'
İzmir’de 8-9 Eylül günlerinde, partilerinin birçok ilçe binasına faşist gruplar tarafından saldırılar düzenlendiğini hatırlatan Uğur, şunları aktardı: "Bütün demokratik basın açıklamalarımız neredeyse polis tarafından saldırıya maruz kalıyor. En son Roboski anmasında basın açıklamasının okunduğu sırada herhangi bir olay olmamasına rağmen gaz ve çevik kuvvetle saldırıldı ve gözaltına alındık. Yine Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) yapmak istediği halka açık olan bir toplantı 11 TOMA ve çok sayıda sivil ve çevik kuvvet polisleriyle kuşatılarak yapılması imkansız hale getirildi. Bütün bunları topyekûn bir imha hareketinin hamleleri olarak görüyoruz. ‘Çökertme’ diye ortaya atılan planın aşamalarının uygulanmasıdır bu saldırılar. İlerideki günlerde bu yaşananların büyüyüp katliama dönüşmesinden kaygılıyız. Çok sayıda siyasi yasaklar ve tutuklamalar ile HDP’yi işlevsiz hale getirme çabalarının olduğunu görüyoruz ama bunlar nafile. Türkiye toplumu bu yolu yürüdü ve geride bıraktı. Toplumsal hafıza bunu görüyor. Baskı ve zulümle bu toplumu diz çöktürememişlerdir; bu savaşla da bunu başaramayacaklar."
Çözüm olarak demokratik siyaseti işaret eden Uğur, "Ortadoğu yeniden şekilleniyorken, Türkiye kendi sorunlarını halkıyla barışık bir şekilde mi çözecek yoksa emperyalist güçlerin yeni gücü olarak mı rol oynayacak? Bunun kararının verilmesi lazım. Yeniden Dolmabahçe sürecine dönülmesi lazım" dedi.
'VAHŞETE KARŞI SES YETERSİZ; DAHA AKTİF OLUNMALI'
Barış Bloku'nun daha aktif rol alması için genel bir çağrıda bulunduklarına değinen Uğur, "Toplum şu anda medya tarafından aldatılıyor. Yaşanan hiçbir hakikat doğru bir şekilde aktarılmıyor. Bu medya organlarına karşı da bir tedbir alınması gerekir. Esas tehlike, beraber yaşayan halkın birbirlerine karşı olan ön yargılarının büyümesidir. Kürtler açısından bu süreç kırılma noktasına gelmiştir. Kürt olmayanların konuya daha fazla sahip çıkıp dayanışma göstermesi gerekir" diye kaydetti.
Kürdistan’da yaşanan vahşete ‘yeterince ses çıkarılmaması’ eleştirisini haklı bulan Uğur, şunları belirtti: "Vahşetle çıkarılan ses aynı oranda değil. Ses var ama yeterli değil. Çıkan ses yaşanan katliam ve vahşete şimdilik bir çare olmuyor. Bu hakikatleri her gün anlatmak ve bulunduğu yerden bir şeyler yapabileceğini göstermesi lazım. Sendikalar başta olmak STK ve derneklerin daha aktif bir rol oynaması lazım. Aksi takdirde artık birlikte yaşamanın bir yolu kalmıyor. En azından duygusal olarak kopuşu önlemek için bir an önce harekete geçmeli. Vicdan sahibi olan herkesin bu konuya sahip çıkması ve kenetlenmesi gerekiyor."
'İZMİRLİLERE DE TEKLİF EDİYORUZ'
HDP İzmir İl Eş Başkanı Cavit Uğur, Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) deklarasyonuna değinirken, "Demokratik özerklik talebi bölünme paranoyasına ilaç olabilecek bir çaredir. HDP olarak öz yönetimleri halka yeterince anlatamadık. Daha derin ve anlamlı bir şekilde topluma anlatmak gerekir. İzmir açısından da son derece önemli. İzmir’in limanı kimin yapacağına İzmirli karar verecek. İzmir’in ormanını, iç suyunu, ulaşımını ve konutunu merkezi idare değil, halkın belirlemesi lazım. İzmirliler de bu açıdan yerel özerklikleri tartışmalı ve bunu bir halkın iradesi olarak ortaya koymalıdır. Öz yönetimi başta İzmir olarak tüm yurda teklif ediyoruz" şeklinde konuştu.