Suriyede halk devrimi mezhep ve karanlık güçlerin savaşına dönüştü. Ancak Batı Kürdistanda bütün kirli planlara raðmen Kürtler ve bölgede yaşayan diðer halklar çözüm gücü olarak ortaya çıktılar. Son bir yıl içinde birçok kentin yönetimini devralan halk kendi alternatif sistemini kurdu. Demokratik özerkli olarak adlandırılan bu alternatif sistem yaşamın her alanında kendisini hissettirmeye başladı.
Suriyede rejime karşı ayaklanma başladıktan sonra birçok muhalif grup ortaya çıktı. Uzun bir mücadele geçmişine sahip olan ve bu mücadelede aðır bedeller ödeyen Kürtler ise ne rejime ne de söz konusu muhalif gruplara destek vermeden üçüncü bir çözüm gücü olarak kendilerini ortaya koydular. Varlıkları dahi kabul edilmeyen Kürtler çatışmalardan uzak duran ve kendi gücünü esas alan bu politikaları nedeni ile gün geçtikçe kazanımlarını artırdılar. Hem çatışmalardan uzak durdular hem de kendi yaşadıkları kentlerde kendi alternatif sistemleri olan Demokratik Özerkliði geliştirdiler. Yine birlik yönünde önemli adımlar atarak çok önemli bir güç olarak kabul edildiler. Özgürlüðe dair atılan her adım Kürtlerin varlık ve gelişmelerinden rahatsız olan kimi devlet ve güçlerin de saldırılarını artırmasını beraberinde getirdi.
KÝRLÝ PLANLAR
Başını Türkiyenin çektiði bu güçler, kimi oyunlar sahneleyerek Kürtleri, kör çatışmanın içine çekmek istediler. Türkiye Batı Kürdistan sınırı üzerinde bulunan askeri gücünü artırdı. 2 Ekim 2012de Batı Kürdistan sınırında bulunan Dirbesiyê kentinde Türk askerlerinin açtıðı ateş sonucu bir YPG üyesi yaşamını yitirirken 3 YPGli de yaralandı. Yine Kürtler arasında düşmanlık yaratmak için bölgenin en büyük siyasi gücü olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Esad rejimi ile işbirliði geliştirmekle suçlandı. Bu planın sonuçsuz kalmasından sonra bu defa da Özgür Suriye Ordusu eli ile Kürtlerin deðerlerine yönelik saldırılar hız kazandı. Bununla da sonuç alınamayınca kimi Kürt grupları ve partileri devreye koyuldu.
2012de bütün Suriye kentlerinde çok çetin çatışmalar yaşandı ve kentler harabeye döndü. Ancak Suriyede bunlar yaşanırken, Batı Kürdistan da huzur hakimdi. Bunu hazmedemeyen Kürt karşıtı güçler Mart ayından itibaren saldırılarını yoðunlaştırdı. 10 Mart'ta Haleb'in Şêxmeqsud mahallesindeki saldırıda çok sayıda Kürt yaşamını yitirdi.
19 TEMMUZ DEVRÝMÝ
Kürtler bir yandan direnişlerini sürdürüp kirli savaştan uzak dururken, diyer yandan da kendi baðımsız siyasetlerinin gereðini yerine getirdiler. 19 Temmuz 2012de devrimsel bir gelişme yaşandı, Batı Kürdistan halkı bulundukları kentlerin yönetimini ele geçirdi. 19 Temmuzda Kobanêde halk, rejim güçlerini kentten çıkardı. Kobanêden sonra Efrîn, Serêkaniyê, Dirbêsiyê, Amudê, Dêrik, Girkê Legê, Tirbespiyê ve Tiltemîr e halk yönetimi ele geçirdi. Ayrıca Suriyêde bulunan Heleb, Rakka ve Hesekê kentlerindeki Kürt mahallelerinde de rejim güçleri bu mahallelerden dışarı çıkarıldı. Ancak bölgenin en büyük kenti olan Qamişloda halen rejim güçleri tam anlamı ile çıkarılmış deðilse de kentte rejime ait bazı kamu binaları dışında bütün yönetim halkın eline geçmiş durumda.
KÜRTLER SAVUNMA GÜCÜNÜ OLUŞTURDU
Yönetimi ele geçiren Kürtler için ikinci aşama bu kentlerin savunma hattını oluşturmaktı. Aslında 2004te kurulan ve 2011 e resmi olarak kuruluşu ilan edilen Halk Savunma Birlikleri (YPG) çalışmalarını hızlandırdı. Batı Kürdistan sınırı boyunca YPG'ye baðlı birlikler bölgeye yerleştirildi ve Kürt kazanımlarına yönelik saldırılara karşı bölge korumaya alındı.
KÜRT YÜKSEK KONSEYÝ KURULDU
Tüm bu gelişmeler Batı Kürdistandaki çeşitli Kürt siyasi oluşumlar için de birlik arayışlarını güçlendirdi. Çeşitli görüşmeler ardından somut gelişme yine Temmuz ayında yaşandı. Bölgenin en büyük siyasi gücü olan PYD'nin de içinde bulunduðu Batı Kürdistan Halk Meclisi ve 16 Kürt partisi 11 Temmuzda Batı Kürdistan'ın Hewlêr kentinde bir araya geldi. Bu toplantı sonunda Kürt partileri bütün güçlerini birleştirme kararı aldı. Her iki meclis, birlikte hareket etme kararı alarak, bölgede gerginliðe neden olan tutum ve davranışları mahkum ederek 24 Temmuz 2012'de Kürt Yüksek Konseyi'ni kurduklarını ilan ettiler. Kürt birliði için çok önemli olan bu adımdan sonra 29 Temmuzda Batı Kürdistan'ın bütün kentlerinde binleri bulan halk kitleleri sokaða çıkarak Kürt Yüksek Konseyi'ni kendi iradeleri olarak kabul ettilerini deklare ettiler. Yüksek Konsey de bu dönemde "Diplomasi Komitesi", "Toplumsal Hizmetler Komitesi" ve "Savunma Komitesi" ismi ile 3 komite kurdu.
Ýçerdeki bu gelişmeler uluslar arası alanda da yankısını buldu. Suriyede temaslarda bulunan Birleşmiş Milletler (BM) ve Arap Birliði Özel Temsilcisi El Exder Ýbrahimi, Yüksek Kürt Konseyi yetkilileri ile bir araya geldi. Yine Konsey yetkilileri Avrupa'nın çeşitli ülkelerine davet edilerek siyasetlerini dünya kamuoyuna anlatma fırsatını yakaladılar.
ÖZERK YÖNETÝMLER VE HALK MECLÝSLERÝ
Öte yandan yönetimleri ele geçirilen kentlerde Kürtler kendi sistemlerini kurmaya hız verdiler. Sistemlerini "Demokratik Özerklik" olarak adlandıran Kürtler kent ve köylerde halk meclisleri kurma çalışması başlattılar. Şimdiye kadar Batı Kürdistan'ın 10 kentinde (Dêrik, Girkê Legê, Tirbespiyê, Qamişlo, Amudê, Dirbêsiyê, Serêkaniyê, Tiltemir, Kobanê, Efrîn) ve Suriye'nin 3 kentinde (Heleb, Rakka ve Hesekê) Halk Meclisleri kuruldu. Bu meclislere baðlı olarak her mahallede "Halk Evleri" ve "Mahalle Meclisleri" oluşturuldu. Artık halk sorunlarını bu meclislerde çözmeye başladı.
Bu sisteme başta biraz temkinli yaklaşan Asuri, Suryani, Arab, Çeçen, Keldani ve Ermeni halkları pratik yaklaşım ve gelişmeleri gördükten sonra bu meclislerde yer almaya başladılar. Şimdi hem savunma güçleri içerisinde hem de meclis çalışmalarında bu halklardan birçok kişi yer alıyor. Hali hazırda Tiltemirê kentindeki Halk Meclisi zaten bütün etnik unsurlardan oluşmuş durumda.
KENTLERDE HALKIN HUZURU ÝÇÝN ASAYÝŞ ÖRGÜTLENDÝ
Özerklik sisteminin gelişip büyümesinden sonra, halkın ihtiyaçları doðrultusunda yeni kurumlar oluşturuldu. Bunların başında ise kentlerin huzuru için kurulan asayiş güçleri geldi. Asayiş Akademisinde eðitim gören bu güçler, Efrinden Dêrike kadar bütün kentlerde huzur ortamının saðlanması için görev yapmaktalar.
100E YAKIN OKUL AÇILDI
Halkın özerklik sistemini daha iyi anlaması ve sorunlarını kendisinin çözebilmesi için eðitim çalışmaları da önemli bir yer edindi. Bunun için birçok kente eðitim akademileri kuruldu ve aralıksız olarak eðitimler sürdürüldü. Anadilde eðitim ise Batı Kürdistandaki temel çalışmalardan biri oldu. Kürt Dil Kurumu (SZK) kuruldu ve Kürtçe dil eðitimleri başladı. Bu çerçevede Batı Kürdistan'ın tamamında 100e yakın okul açıldı ve bu okullarda bine yakın öðretmen yetiştirildi. Yine binlerce çocuk ve Kürt bu okullarda anadil eðitimine katıldı. Ayrıca ilk defa rejimin resmi okullarında Kürtçe dersler verildi. Çok zengin bir yapıya sahip olan kültür alanında da gözle görülür kurumlaşmalar geliştirildi. Qamişlo, Dêrik, Amûdê, Heleb, Efrîn ve Kobanê gibi birçok kentte kültür ve sanat merkezleri halkın hizmetine açıldı.
HÝZMET VE ADALET KOMÝTESÝ
Toplumsal ihtiyaçların karşılanması, toplumsal, adli ve ekonomik sorunların çözümü için bir komite kuruldu. Bu çerçevede Yüksek Konseye baðlı bulunan Toplumsal Hizmetler Komitesi dışında, her mecliste hizmet ve barış komiteleri kuruldu. Devletin hukuk sistemine karşın Adalet Komitesi de kuruldu. Bu komite kentlerde adalet ve ahlak sisteminin kurumsallaşması için çalışmalarını sürdürüyor. Şimdi halk bütün sorunlarını bu komitelere getirip çözmeye çalışıyor. Ayrıca Kürt Yüksek Konseyi'ne baðlı olarak Barış ve Adalet Komitesi kuruldu.
KADIN VE GENÇLÝK
Demokratik Özerklik sisteminin en temel ayaklarından biri de gençlik ve kadın çalışmaları oldu. "Yekitiya Star" adıyla yürütülen kadın çalışmaları kentlerde kadın meclisleri ile temsilini buldu. Bunun yanında halk meclislerinde de kadın temsiliyetine öncelik tanınmış durumda. Gençlik çalışmaları da "Devrimci Gençlik Hareketi-Tevgera Ciwanên Şoreşger" adı ile bütün kentlerde özerk bir biçimde yürütülmekte. Ayrıca üniversite öðrencileri de "Yurtsever Öðrenciler Federasyonu-Federasyona Xwendekarên Welatparêz" adı altında örgütlü çalışmalarını sürdürmekteler.
EKONOMÝ VE SAÐLIK
Bölgede şu anda yaşanan ambargo nedeni ile ekonomik ve saðlık sorunları had safhaya çıkmış durumda. Halk özellikle ilaç, gıda ve yakıt gibi temel yaşam ihtiyaçlarınına ulaşmada çok büyük zorluklarla boðuşuyor. Bu sorunların çözümü için de Kürt Yüksek Konseyi çatısı altında bir komite oluşturuldu. Yardım çalışmalarının yürütülmesi ve yurtdışından gelen yardımları organize etmek için Kürt Kızılay Kurumu - Heyva Sor a Kurd da bir süre önce örgütlenmeye başladı.
Son bir yıl içinde Batı Kürdistan da yürütüler bir diðer temel çalışma da Basın Yayın çalışmaları oldu. Her ne kadar burada son 30 yıldır basın yayın faaliyetleri yürütülmüş ise de, ilk defa bu çalışma sistematik bir biçimde ele alınmış bulunuyor. Bu çerçevede haber ajansı, televizyon, gazete, dergi ve radyo çalışmaları hali hazırda sürdürülmektedir. Bu çerçevede en son Qamişlo ve Kobanê kentlerinde radyolar açıldı.
Bu gelişmelerden sonra Kürtler artık kendi sistemlerini geliştirmekte ve giderek resmileştirmektedirler. Yine bu çerçevede savunmadan, meclislere kadar bütün diðer kurumlar şu anda yasalarını hazırlıyor. Yine düşünce ve fikir kurumları da çalışmalarını sürdürüyor.
KAZANIMLARA KARŞI OYUN VE SALDIRILAR
Kürtler kendi sistemlerini oturtma mücadelesi verirken bu kazanımlar başta Türkiye olmak üzere bazı güçleri tedirgin etti. Kürt Yüksek Konseyi'nin kurulmasından sonra bazı Kürt partileri Hewlêrde Türk Dış Ýşleri Bakanı Ahmet Davutoðlu ile bir araya geldi. Bu arada Türk Dış Ýşleri Bakanlıðının, Kürtlerin kazanımlarının ortadan kaldırılması için PYD'nin etkinliðinin kırılmasını isteyen bir belgesi ortaya çıktı. Yine El Parti'nin Genel Başkanı Evdilhekim Beşar, Ýngiltere'nin başkenti Londrada Amerikalı yetkililerle bir görüşme gerçekleştirdi. Kısa bir süre sonra Arap Birliði ve BM Suriye Özel Temsilscisi El Exder Ýbrahimi PYD ile bir görüşme gerçekleştirmek istedi. Bun karşın PYD yetkilileri, Kürt Yüksek Konseyin kendilerini temsil ettiðini belirterek bu görüşmeye tek başına katılmayı red etti. Ancak Kürt Yüksek Konseyi içinde yer alan ve Kürt Ulusal Meclisine baðlı olan kimi Kürt partileri Şam'a gidip Ýbrahimi ile bir görüşme gerçekleştirdi.
PYD KARŞITI GÝZLÝ TOPLANILAR
Hewlêrde Güney Kürdistan Yönetimi ile Türkiye, Amerika ve Ýsrailden yetkililerin katıldıðı gizli bir toplantı ise sonbahar aylarında gündeme geldi. PYDye karşı bazı çalışmaların yürütülmesini öngören bu belge ve toplantı ardından PYDye dönük karalama kampanyasına da hız verildi. Batı Kürdistanlılar ise bu kampanyaya yanıtını sokaklara dökülerek gösterdi.
Kürt Yüksek Konseyi de Kürt Ulusal Meclisi'ne tepki gösterek tutumunu netleştirmesini istedi. Yine Batı Kürdistan Halk Meclisi ve Kürt Ulusal Meclisi Suriyede biraraya gelerek eleştiri ve önerilerini dile getirdiler. 4 Kasımda Kürtlere birlik çaðrısı yapan ve kendi düşmanlarının oyuncaðı olmamaları yönünde uyarıda bulunan Güney Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzaninin 3 gün sonra El Parti, Birlik ve Azadi partisi yöneticileri ile beraber Katar'ın başkenti Doha gerçekleştirilen Suriye Muhalefeti Meclisi toplantısına katılması ise eleştiri konusu oldu.
ÇETECÝ GRUPLARIN SALDIRISI
Türkiye ise daha fazla çeteci grupları saldırtarak Batı Kürdistandaki kazanımları hedefleme amacındaydı. Tampon bölge girişimleri sonuçsuz kalmıştı. Bunun üzerine saldırılar Batı Kürdistan kentlerinde çeteci grupları harekete geçirmekti. Bu çerçevede 25 ve 26 Ekim 2012'de Halep kentinde Kürt mahalleleri saldırılara maruz kaldı. Burada saldırılar sonucu 30 Kürt katledildi. 27 Ekim'den 30 Ekim 2012'ye kadar Efrin ve civarında Türkiye destekli çeteci gruplar Kürtlere yönelik saldırılarını aralıksız sürdürdü. Sonrasında Halep ve Afrinde Kürtlere yönelik saldırılarda Azadi Parti'sinin parmaðı olduðu ortaya çıktı.
AFRÝNDEKÝ PLAN BAŞARISIZ OLUNCA CÝZRE BÖLGESÝNE YÖNELDÝLER
Afrinde gerçekleştirilmek istenen plan başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra, bu defa da ikinci bir plan Cizre bölgesinde devreye sokuldu. 2 Eylülde Dirbesiye sınırı üzerinde bulunan Türk askerlerinin ateş açması sonucu bir YPG üyesi yaşamını yitirken 3 YPG'li de yaralandı. 20 Eylülde ise Ulusal Meclis Üyesi Mehmud Wali Ebu Candia, Serêkaniyêde öldürüldü. 8 Kasım'da Türkiye tarafında konuşlanan gruplar Serêkaniyêye geçmeye başladılar. Kendilerini başlangıçta rejim karşıtı olarak gösteren bu gruplar 19 Kasım'da Kürtlere yönelik saldırıları başlattı. Ýlginçtir ki bu saldırılar gerçekleştirilirken Katarın başkentinde ise gizli bir toplantı yapılıyordu. Bu saldırılarda Azadi, El Parti ve Birlik partilerinin ismi geçiyordu. YPG güçlerinin saldırılar karşısında gösterdikleri üstün direniş karşısında bu planda boşa çıkarıldı. 13 Aralık'ta anlaşma imzalamak zorunda kalan çeteci gruplar, kenti terk ettiler. Kürtler de Dirbêsiyê, Tiltemir, Amudê ve Dêrikde bulunan rejim artıklarının tümünü kentlerden dışarı çıkardılar. Anlaşmaya göre muhalif güçler Kürtlerin yaşadıðı yerleri kurtarılmış bölgeler olarak kabul edip, saldırmayacakları taahüdünde bulundular.
2012nin sonuna gelindiðinde Batı Kürdistan halkı hem kendi sistemini oturtma mücadelesini veriyor hem de kazanımları tasfiye etmek isteyen güçlere karşı kendi savunmasını alıyor. Siyasi ve askeri yollarla amaçlarına ulaşamayan güçler bu kez ekonomik yollarla halkın iradesini kırmak istiyor. Ancak bütün oyun ve planlara raðmen Batı Kürdistandaki Kürtler hem Suriye, hem Ortadoðu hem de dünya için bir çözüm gücü olarak ortaya çıkmış durumda.