Baydemir: AB derhal devreye girmeli

AP'de düzenlenen basın toplantısında konuşan HDP Urfa Milletvekili Baydemir, "Türk devleti, Kürdistan’da sivillere karşı AB devletlerinin silahlarını kullanıyor" dedi.

AP'de düzenlenen basın toplantısında konuşan HDP Urfa Milletvekili Baydemir, AB'ye çağrı yaptı. Baydemir, "Türk devleti, Kürdistan’da sivillere karşı AB devletlerinin silahlarını kullanıyor" diyerek, AP ve AB ülkelerini göreve çağırdı. GUE/NGL (Sol Grubu) Başkanı Zimmer ise "Türkiye 1 Kasım seçim hazırlıkları için Kürt bölgelerinde saldırılar başlattı" diyerek, AKP'ye tepki gösterdi.

HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir ve Amed Milletvekili Feleknas Uca’dan oluşan HDP heyeti, bir dizi temaslarda bulunmak üzere Belçika’nın başkenti Brüksel’e geldi. 

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Türk devletinin Kürdistan’daki baskı ve şiddetine ilişkin "Türkiye’de tırmanan devlet şiddeti: Saldırı altındaki Kürtler" konulu bir basın toplantısı düzenledi. Toplantı GUE/NLG (Avrupa Sol Grubu) ile HDP Avrupa Temsilciliği tarafından organize edildi. Konferansa GUE/NGL (Sol Grubu) Başkanı Gabriele Zimmer, Baydemir, HDP ile HDP Avrupa temsilcisi Eyüp Doru katıldı. AP’nin Anna Politkovskaya Presse konferans salonunda gerçekleşen toplantıda, yapılan konuşmalarda Türk devletinin Kürdistan’da

yaptığı katliamlara dikkat çekilerek, Avrupa Birliği’nin harekete geçme çağrısında bulunuldu.

ZİMMER: KAYGIYLA İZLİYORUZ

Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan Zimmer,  Kürt bölgelerinde sivillere yönelik saldırıları kaygıyla izlediklerini belirtti. Zimmer, "Türkiye 1 Kasım seçim hazırlıkları için Kürt bölgelerinde saldırılar başlattı. HDP’ye yönelik ayrımcılık politikaları uyguladı. Bu aylardır devam etmesine rağmen AB’nin Türkiye ile göçmen anlaşması yaptı. Bir taraftan bu anlaşma olurken diğer taraftan da bir çok AB yetkili Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağını dile getiriyordu. Buradaki amaç Türkiye göçmenleri göndermeyecek AB ülkeleri de Türkiye’ye yardımcı olacaktı. Bu kirli bir iş birliğiydi” diyerek, AB’nin Türkiye politikalarını eleştirdi.

'KÜRDİSTAN HALKI KALTİAMLA KARŞI KARŞIYA'

Baydemir ise Kürt halkının büyük bir katliam ile karşı karşıya olduğunu hatırlatarak, şunları ifade etti: "Şu anda Kürdistan halkı büyük bir katliamla karşı karşıyadır. Cizre, Silopi Sur ve Nusaybin ilçeleri ağır top ve tanklarla siviller büyük bir saldırının mağduru olmuş durumda. 30 yıllık yakın tarihinin en ağır savaş suçu işleniyor. Bugünkü buluşmamız Kürt halkının çağlığıdır. Kimin elinden ne geliyorsa halkımıza katkı sunma çığlığıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Kürt sorunun diyalog ve müzakere sürecini buz dolabına kaldırdık’ dedi. Bugün 3 yaşındaki çocukların cesetleri evlerde derin dondurucudadır. Erdoğan’ın söyleminin karşılığı bu manzaradır. 7 şehir ve ilçede toplam 56 kez 'sokağa çıkma yasağı' ilan edildi. Bu durumdan 1, 5 milyon kişi etkilendi. Sadece Sur ilçesinde aralıksız 42 gündür sokağa çıkma yasağı sürüyor.  3 aylık bebekten tutalım 86 yaşındaki bir yaşlıya kadar yüzlerce sivil öldürüldü. Şehir merkezleri tank, top ve ağır silahlarla yerle bir edildi.  Haftalardır 56 cenaze defin edilmiyor. Sadece öldürülmekle yetinilmiyor adeta cenazeler cezalandırılıyor. Topluma korku saldırılıyor. Anneler pencerelerden sokaktaki çocuklarının cenazelerini izlemekle yetiniyor."

'30 BELEDİYE EŞBAŞKANIMIZ TUTUKLU'

Hastane ve eğitim merkezlerinin askeri üslere dönüştüğünü de aktaran Baydemir, şöyle devam etti: "Sur, Silopi Cizre ve Nusaybin’de okullar, hastaneler askeri kışla ve üslere dönüştürülmüş durumda. Yargı yasama ve yürütme şuanda tek bir güç haline dönüşmüştür. Buna medya da eklenmiş. Kürdistan’da yürütülen bu kirli savaş medya da başka işliyor. Buna aykırı davranan medya kuruluşları cezaevlerine atılıyor, öldürülmekle tehdit ediliyor. Bu yerlerde sosyal medya kesintiye uğruyor. Telefonlar kapsama alanına alınıyor. Oradaki karanlıkta kalması için özel çaba harcanıyor. Milletvekillerimiz baskı altında, belediye başkanlarımız tutuklanıyor, cezaevine atılıyor. 30 belediye eşbaşkanımız tutuklu, o kadar da görevinden alınmıştır durumda."

'DAİŞ SAVAŞIYOR!'

Kürt illerinde DAİŞ çetelerinin olduğunu vurgulayan Baydemir, şunları kaydetti: "Şu anda Amed, Cizre Silopi ve Nusaybin’de infaz timlerinin arasında Arapça konuşanlar var. Şekil ve kıyafetleriyle DAİŞ çetelerini andırıyor. Bunların Suriye’de eğit-donat projesi çerçevesinde eğitilen militanların olduğuna dair ciddi iddialar var. bu konuda parlamentoya verdiğimiz önergelerin hiçbiri cevaplanmadı. Kürdistan’da yürütülen savaşta legal güçlerin dışında illegal güçlerin de olduğu biliniyor. Şu anda 1,5 milyon kişi bu durumdan etkilenmiş durumda. Eğer bu uygulama durmazsa 15 - 20 milyon insan bundan etkilenecektir. Türkiye’nin müzakere masasına dönmesi için herkesin çaba sarf etmesi gerekiyor. Bugün Kürt halkına uygulanan katliamın durdurulması herkesin görevidir. Bu katliama seyirci kalmak Avrupa’nın hiçbir değeriyle örtüşmeyecektir. Orada kullanılan silahlar AB ülkelerin silahlarıdır. Bu silahların sivil halka kullanılmaması için AP ve AB'nin hükümetleri denetlemesi gerekir. AB yeteri derecede hukuki ve denetime sahip bir durumdadır. Bunu acil  olarak devreye sokması gerekiyor. Türk hükümetine çağrıda bulunması gerekiyor. Temel çağrılar sivil katliamların derhal durdurulması ve müzakereye dönülmesi olmalı. Bu sorun şiddet ve silahla çözülmez. Kürt halkı Kürdistan coğrafyasında kendi kültürü, diliyle otonomi yani statü talebinde bulunan bir halktır. 100 yıldır Kürtler, her hak ve statü istediğinde, Türk devleti katliamla yanıt veriyor. Bugün de kendi coğrafyasında bir statü ile yaşama talebinde bulunuyor, yine Türkiye katliamlarla yanıt veriyor. Tarihi değerlerimiz yok oluyor."

 

Baydemir  Kürdistan’daki kültürel mirasların yok edildiğinin de altını çizerek, UNESCO’nun acilen devreye girmesi gerektiğini söyledi. 

'AB SESSİZ KALMAMALI'

Baydemir, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyio Erdoğan’ın sürekli Esad’a yönelik, 'Halkını öldürme onlara kulak ver' sözünü hatırlatarak, şöyle dedi: "Cizre, Silopi ve Sur’da Erdoğan ve Davutoğlu’nun temsil ettiği çözüm, kadınları ve sivilleri öldürüyor. Bundan daha vahim bir durum olamaz. Her gün bu daha da tırmanıyor. Dolasıyla bizim hükümete halkın sesine kulak ver, dememiz gerekiyor. Sivil yerleşim yerleri bombalama, dememiz gerekiyor. Müzakereye geri dön dememiz gerekiyor. Bu müzakereye de üçüncü gözün olması gerekiyor. Eğer 2013 ile 2105 yılları arasında yapılan müzakerede üçüncü göz olsaydı durum buraya gelmezdi. Diyalog süreci seçime kurban edildi. Erdoğan ve AKP çatışma sürecinde ölümler üzerinde tek başına iktidar olma perspektifini getirdi. Bu da sonuç aldı. Cenazeler, bir milletçi alıcı buldu. Şu andaki süreçte başkanlık sürecine girerken aynı atmosferi yaratmak. Ama şu anda süreç böyle giderse iç savaş olacak. Bu da bir başkanlık referanduma gidilmeyeceğini gösteriyor."

HDP Milletvekili Osman Baydemir, basın toplantısında bir gazetecinin "Yaşananlar karşısında AB neden sessiz" sorusunu is şöyle cevapladı: "AB değerlerinin hiçbiri Kürdistan’da uygulanmıyor. Hukuk ve insan hakları adına tek bir nefes borusu Kürdistan’da söz etmenin imkanı yok. Ne olursa olsun bütün bu savaş  suçlarının cezalandırılması için var gücümüzle çaba sarf edeceğiz. Bunun uluslararası mahkemede ve Lahey’de cezalandırılması gerekiyor. AB ve hükümetlere çağrı yapıyoruz: AB Türkiye’nin Kürdistan’da çocuk  öldürme hakkını tanımamalı. Onun için AB sessiz kalmamalı."

DORU: AB DEVREYE GİRMELİ; MASAYA DÖNÜLMELİ

HDP Avrupa Temsilcisi Eyüp Doru da Kürt halkının kendi kaderini tahin hakkına sahip olduğunu belirterek, "Kürt halkı kendi kaderini tahin etmek istiyor. Bu BM’de tanınan bir haktır" dedi. Doru, "Bugün birçok belediye başkanlarının cezaevindedir" diye ekledi. Türkiye AB göçmen anlaşmasını da eleştiren Doru, "Eğer Kürdistan’da yürütülen kirli  savaş ve katliam gözardı edilirse AB’ye doğru ciddi bir göç dalgası başlar. Onun için Türkiye müzakere masasına dönmeli; AB bu konuda devreye girmeli" çağrısında bulundu.