Bayık: Sol kapsayıcı olmalı

Bayık: Sol kapsayıcı olmalı

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, HDP olarak şekillenen hareketin daha kapsayıcı olmasını isterken,  Türkiye’de gerçekten sistemden rahatsızlık duyan büyük bir çevre olduğuna işaret ederek, Gezi Parkı'ndaki "iyi pratikten" hareketle, solun "bütün demokrasi güçlerini, sistemden rahatsızlık duyan herkesi kapsaması" gerektiğini kaydetti.

Özgür Gündem gazetesine mülakat veren KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, HDP kongresini selamlayarak,  "Böyle bir Kongre’yi gerçekleştiren tüm arkadaşlara saygılarımı iletiyorum. Bunda emeği geçen her insanı kutluyorum. Gerçekten halklarımız açısından böyle bir Kongre gerekiyordu. Hatta gecikmiş bir Kongre’dir. Daha erken yapılması gerekiyordu" dedi.

HDP HALKLARIN İHTİYACINDAN DOĞDU

Gecikmiş olsa da Türkiye halklarının ihtiyacından kaynaklanan bir Kongre olduğunu vurgulayan Bayık, "Bu ihtiyacı giderebileceğine inanıyorum. Biz gerçekten Türkiye halkıyla birlikte bir mücadele yürütmek istiyoruz. Bu bugün için önümüze çıkan bir sorun değil biz daha Ankara’da küçük bir grup biçiminde örgütlenirken bile bizim önümüze koyduğumuz; Türkiye halkıyla ortak bir mücadeleyi geliştirmeydi. O günden günümüze kadar biz hep Türkiye halkıyla bütünleşmek için, birlikte mücadele yürütmek için, olanaklarımızı birleştirmek paylaşmak için, gücümüz oranında bize düşen neyse yerine getirmeye çalıştık" şeklinde konuştu.

Bayık, "Böyle bir Kongre’nin yapılması, Önder Apo’nun bu mesajının algılanması ve bu mirasın artık devranılması bana büyük bir coşku veriyor. Büyük bir heyecan veriyor. Bu hareketin, Önder Apo hareketinin bir yöneticisi olarak ben böyle bir partinin Türkiye’de geliştirilmesinden gerçekten büyük onur duyuyorum. Elimizden geldiğince bizden ne istenirse sorumluluklarımızı fazlasıyla yerine getirmeye çalışacağız. Bunun rahatlıkla sözünü verebilirim" diye ekledi.

SİSTEMDEN RAHATSIZLIK DUYAN BÜYÜK BİR ÇEVRE VAR

Bayık, bu hareketten beklentilerin işe şöyle ifade etti: "Türkiye’de bu hareketi geliştiren arkadaşlardan tek bir isteğim var. O eski dar yaklaşımları aşmaları gerekiyor. Daha kapsayıcı olmaları gerekiyor. Sadece bu hareketi solla sınırlı tutmamaları gerekiyor. Demokrasi çevreleri, işte demokrat müslüman çevrelerin hepsini kapsaması gerekiyor. Türkiye’de gerçekten sistemden rahatsızlık duyan büyük bir çevre var. Geçmiş mücadelelerin yarattığı büyük değerler var. Büyük bir demokrasi potansiyeli var. Bu dağınık bir biçimdedir. Gücü ortaya çıkmıyor. Bu partileşmeyle şimdi bu dağınıklığı gidermek, toparlamak, bu halkın gücünü, demokrasi hareketinin gücünü ortaya çıkarmak gerekiyor. Gezi parkında aslında iyi bir pratik sergilendi. Diyebilirim ki ilk kez Türkiye’deki sol kendisi hakkında egemenlerin yarattığı algıyı kırma ortamını, imkanını yakaladı. İşte anti-kapitalist Müslümanları korudu. Bu çok önemliydi. Bence sol bu anlayışını geliştirmelidir. Kapsayıcı olmalıdır. Bütün demokrasi güçlerini, sistemden rahatsızlık duyan herkesi kapsamalıdır. Eğer sol Gezi parkındaki ruhu yürütürse, büyütürse gerçekten başarılı olur. Partinin şimdi toplumun bütün kesimlerini, rejime karşı alternatif olmak isteyen, rahatsızlık duyan, sorunlar yaşayan herkesi kapsaması gerekiyor. Türkiye’de demokrasi potansiyeli çok güçlüdür. Eğer bu zihniyeti ve bu tarzda örgütlenmeyi, mücadeleyi esas alırsa gerçekten bu hareket bir demokrasi hareketi biçiminde gelişecektir ve başarılı da olacaktır."

DEMOKRATİK İSLAM KONGRESİ

Kürt Halk Önderi Abullah Öcalan'ın "Demokratik İslam Kongresi"nin Amed'de toplanmasına ilişkin önerisini de değerlendiren Bayık, şöyle dedi:  "Şimdi Önder Apo’nun böyle bir öneride bulunması çok anlamlıdır. Neden? Çünkü NATO’nun izlediği, geliştirdiği bir strateji var; siyasi İslam stratejisi. Nato bu stratejiyle kapitalist modernist sistemi, onun hegemonyasını egemen kılmak istiyor; özellikle de bunu Ortadoğu’da egemen kılmak istiyor. Ortadoğu’da yürüttüğü 3. Dünya Savaşı’nı bu sratejiyle yürütüyor ama bu strateji büyük darbe de yedi. Özellikle Mısır’daki gelişmeler bu stratejinin pek de uygulanamayacağını ortaya koydu. Ama hala NATO, kapitalist modernist sistem bu stratejiyi yürütmekte kararlı gibi görünüyor, darbe yemesine rağmen. Bu stratejinin bir gereği olarak milliyetçi iktidarları tasfiye ediyor ki o milliyetçi iktidarları da kendisi işbaşına getirmişti. Artık bu milliyetçi iktidarlar sistemin, halkın çıkarlarına hizmet etmediği için sistemden tasfiye ediyor onun yerine milliyetçi dinci iktidarlar getirmeye çalışıyor bu stratejinin bir gereği olarak ama bu da pratikte fazla sonuç vermedi. Bundan en çok yararlanan kim oldu? El Kaide akımı oldu, şimdi işte Arap Baharı denilen gelişmeden en çok yararlanan, gelişen El Kaide’dir. O akım oldu. Neden, çünkü o akım Ortadoğu’nun kültürüne de hitap ediyor. Ve işte yıllar yılı diyelim İslamiyet'e karşı da bazı rejimlerin yürüttüğü politikalar var. İşte sistemin dışına itme, baskı altına alma, dolayısıyla bu akım bunları da gözeterek Ortadoğu kültürüne, topluma hitap ederek aslında taban bulabiliyor. Taban bulmasının nedeni bu. Ve giderek tehlikeli de oluyor herkes açısından; herkes bunu görmeye başlıyor. En çok da diyelim siyasi İslam stratejisini Ortadoğu’da geliştirmek isteyen kapitalist modernist sistemin öncülüğünü yapan ABD ve Avrupalılar bu stratejinin pek de kendilerine hizmet etmediğini şimdi görüyorlar. Ama bundan nasıl çıkacaklar, onu da kestiremiyorlar. Bunun da arayışı içerisindeler. Şimdi böyle bir dönemde Önder Apo’nun böyle bir konferans önerisinde bulunması onun için anlamlıdır. Bu stratejiyi bir kere boşa çıkarmak gerekiyor. Bu çok tehlikeli bir strateji halklar açısından. Özellikle de hani Ortadoğu halklarında İslami değerler ve kültür egemendir. Bunu da kullanıyorlar. Toplumu aldatmaya çalışıyorlar. Toplumun özgürlük, demokrasi arayışlarını bu temelde çarpıtmak istiyorlar. İşte, ‘Bakın biz size cevap oluyoruz demokrasi özgürlük getiriyoruz’ deyip aslında kendi amaçlarını gerçekleştirmek istiyorlar. Bu tehlikeli bir strateji. Bu stratejinin kavranması, boşa çıkartılması için bu kongre gereklidir. İkincisi bu stratejiden yararlanarak en çok diyelim gelişen El Kaide biçimindeki bir akımın halklar açısından yarattığı bir tehlike var. İşte Rojava’da görülüyor. İnsanların başına neler getiriyorlar. Başka yerlerde yine insanların başına neler getiriyorlar. Büyük bir vahşet uyguluyorlar İslamiyet adı altında. Hiç İslamiyetle de bir alakası yok. Tamamen İslamiyet'e de zarar veriyor. Halklara çünkü zarar veriyor. İslamiyet niye geliştirildi; halklardaki kirlenmeyi gidermek için işte halkların birtakım istemlerini yerine getirmek için, zulme karşı, işte adaletsizliğe karşı kardeşlik için geliştirildi. Şimdi kalkıp da İslamiyet adı altında bütün bunları toplumlara yaşatmak İslamiyet'e de karşıtlığı ifade ediyor. Halklara karşıtlığı ifade ediyor. Dolayısıyla tehlikeli bir akım. Bunun da anlaşılması, halkların bunun tuzağına da düşmemesi için böyle bir konferans anlamlıdır bu dönemde. İslamiyet'te nasıl demokratikleşme gelişebilir. İslamiyet adı altında işte demokratik olmayan, demokrasiye, özgürlüğe, halklara hizmet etmeyen yanlar var. Siyasi İslam deniyor. İktidar İslam'ı gibi İslamiyet'le alakası yok. Bunun özüne de aykırı. Bu konferansın bunu tartışması gerekiyor. Onun için bu öneriyi herkes önemsiyor."

AĞIR SUÇ İŞLEMİŞ OLANLAR HARİÇ, AYRILANLAR MÜCADELEYE YENİDEN KATILMALI

Bayık, Öcalan ve KCK'nin Kürt özgürlük hareketinden çeşitli sebeplerden dolayı kopmuş, uzaklaşmış kişilere yönelik çağrıları konusunda şunları ifade etti: "Önder Apo bir çağrı yaptı. Bizim Kongra-Gel Genel Kurulu da bu çağrıyı kararlaştırdı. Bizim şimdi böyle bir kararımız ve çağrımız var. Belki bu çok tartışılmadı. Ama biz bu kararı şunun için geliştirdik; Çeşitli nedenlerle ister kendilerinden kaynaklansın, ister bizlerden kaynaklansın, uzak düşen, soğuyan, kopan insanlar var. Bunların geçmişte belli emekleri var. Biz bu insanlara yeniden mücadele etme olanağı yaratmak için bu çağrıları geliştirdik."

"Yeniden bu kararı herkese hatırlatmak istiyorum" diyen Bayık, şöyle devam etti: "Herkes tekrar hareketimizle ilişkilenmeli, tekrar mücadele etme olanaklarını kullanmalıdır. Elbette ki biz bunu geliştirirken suç işlemiş, insanlığa karşı suç işlemiş kişileri bunun dışında tutuyoruz. Onun dışındaki herkes hatası, eksiği, hatta suçu bile olabilir, bunlara bakmaksızın, bunların gelip tekrardan mücadeleye katılmalarını istiyoruz. Elbette ki bunlar çeşitli nedenlerle kendilerinden kaynaklı, bizden kaynaklı kopmuş, uzaklaşmışlardır. Bu iyi bir durum değildir. Tekrardan bağ kurup mücadele edebilmeleri için tabii ki özeleştirel yaklaşmaları gerekiyor. Hareketin böyle bir çağrı yapması, hareketin kendi cephesinden özeleştiri yaşadığını gösteriyor, bunun ifadesidir. Onların da kendi cephesinden özeleştiriyi yaşamaları ve tekrar bütünleşmeleri gerekiyor."