1990lı yıllarda Kürdistanda Amedde üslenen bazı gazeteciler vardı. Türk kontrgerillası, JÝTEM vb güçler binlerce cinayet işlediðinde, binlerce köy yakıldıðında ya gerçeði ters yüz ediyordu ya da yapılan katliamlara başka kılıflar hazırlıyordu. O dönem Kürt basını büyük bedeller ödeyerek işlenen cinayetlerin faillerinin JÝTEM ve Türk devletinin kontrgerilla elemanları tarafından yapıldıðını açık açık yazıyordu. Aradan 20 yıl geçti. Yine Türkiye, Kürdistan ve Avrupanın göbeðinde Türkiyeli aydınlara, siyasetçilere ve Kürt devrimcilerine yönelik cinayetler işleniyor. Bu cinayetleri işleyenlerin birçoðu açıða çıkmadı. Ancak ortaya Hrant Dink cinayeti, Kürdistandaki sivillerin öldürülmesinde faillerin yüzde 99unun Türk derin devleti olduðu belgeri, tanıkları ile ortaya çıktı. En son 9 Ocak 2013 günü Fransanın başkenti Pariste Kürdistan Enformasyon Bürosunda PKKnin kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doðan ve genç Kürt devrimcisi Leyla Şaylemez katledildi. Haberi Kürt medyası dünya kamuoyuna ilk duyurdu. Cinayetin mekanının Paris olması, katledinlerin PKK ve Kürt siyasetinin aktörleri olması, daha önceki deneyimler, sürecin siyasal özellikleri bu katliamın ilk anda gözleri Türk derin devleti ve kontrgerilla yapılanmasına çevirdi. Kürt siyasi örgütleri bu konuda saðduyulu bir şekilde olasılıkları açıklamalarıyla kamuoyuna duyurdu. Ancak cinayetten sonra telaşlanan siyasi çevreler ve gazeteciler hemen dikkat çekti.
Bu telaşlı durumun başta gelen AKPli Hüseyin Çelikti. Ardından Fetullah Gülenin medyası ve bazı Türk gazetecileriydi. Hüseyin Çelik, daha cenazeler yerde iken, polis araştırmaları yapılıyorken ve Kürt örgütleri özellikle KCK, PKK- Fransa devlet yetkilileri daha açıklama yapmadan katliamın PKK içinde iç infaz olarak gazetecilere açıklaması dikkat çekilmesi gereken en temel noktadır. Bu açıklamanın ardından Yeni Şafak, Zaman, Bugün, Sabah ve Habertürk gibi gazeteler ve ana akım medya bu tez üzerine haberlerini kurguladı. Merkezdeki ana akım medya bu haberleri PKK ve KCK açıklamaları ile Fransız devlet yetkililerin açıklamaları ile dilini deðiştirmeye çalıştı ve başka olasılıklara dikkat çekti. Ancak Hüseyin Çelik, Sabah, Zaman, Milliyet ve Habertürk gazeteleri bu katliamı PKK üzerine yıkma faaliyetlerini durdurmadılar.
Oysa PKK Yürütme Komitesi, KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, PAJK, YJA Star (kadın gerilla ordusu), KJB (Kürt kadınlarının çatı örgütlenmesi) CDK (Avrupa Demokratik Kürt Toplum Koordinasyanu), Komala Ciwan (Kürt gençlik örgütlenmesi), KONGRA GEL, KNK (Kürdistan Ulusal Kongresi), KONKURD (Avrupa Kürt Dernekleri Konfederasyonu) ve aklınıza gelebilecek bütün Kürt örgütleri açıklama yaptılar. Avrupada yaşayan Kürdistanlıların onbinlercesi Parise akın etti. Diðer Avrupa ülkelerinde, Türkiye kentlerinde, Kuzey Kürdistanda, Güneyde ve Batı Kürdistanda on binlerce kişi bütün Kürt kurumları (Kemal Burkayın partisi hariç) bu katliamı protesto etti. Öfkeliydi ve intikam istiyordu. Ama bütün bu açık tepkiye raðmen Zaman gazetesinin bütün haber ve yorumları, Sabah gazetesinden özellikle Duygu Leloðlu, Habertürkten Fatih Altaylı, Milliyetten Namık Durukan haber ve yorumlarında bu cinayetin PKK işi olduðu tezini ısrarla sürdürmeleri ise dikkat çekti. 12 Ocak 2013 tarihli gazetelerin çoðunda cinayetin Türk derin devleti ve uluslararası destekçileri tarafından işlenme olasılıðı aðır basarken Sabah gazetesinden Duygu Leloðlu ve Zaman gazetesinin tümü bu cinayeti PKK üzerine yıkma telaşı ile Hüseyin Çelikin sözlerini ısrarla doðrulama çabasına girdiler.
Kürtlerin siyasal ve toplumsal tutumu bütün açıklıðı ile ortada iken ve bu cinayetin Türk gladiosu ve uluslararası destekçileri tarafından işlendiðine işaret ederken, Fransız devletinin Cumhurbaşkanlıðı düzeyinden bakanlarına kadar bu konu üzerinde bizzat durdukları dikkat çekerken bu cinayetin PKK işi olduðu tezini ısrarla yaymaya çalışan gazeteciler 1990larda Diyarbakırda JÝTEM ile ortak çalışan, JÝTEM tetikçilerine kimlik saðlayan gazeteciler gibi hala haberler yapması çok dikkat çekicidir.
Bu gazetecilerin haberlerini ve yorumlarını bir yere kayıt edin ve daha sonra göreceksinizki çoðu bilinçli ve örgütlü bir kısmı ise cahilliðinden kaynaklı Türk derin devleti ile ilişkili olduðu açıða çıkacaktır.
AKPli Hüseyin Çelik: Kürttür. Bu sürecin çözüme evrilmesinden korkmaktadır. Çünkü savaş ve çatışmalı dönemde devlete işbirlikçilik yapmıştır. Hüseyin Çelikin (Yeminli PKK düşmanı Selahattin Çelik ile akrabadır) Milli Eðitim Bakanı olduðu dönemlerde Yatılı Bölge Okullarından Kürt kız çocuklarının fuhuş çetelerine pazarlandıkları ve bunun tanıðı ve maðdurlarının anlatımları ortaya çıkacaktır. Eðer sorun çözüme giderse Hüseyin Çelik, savaş suçlusu olarak yargılanacaktır. Çelik bunu iyi biliyor. O nedenle çözüm ve barış isteyenler gibi deðil, savaş ve kandan beslenenler gibi konuşmaktadır. Aslında Ý. Naim Şahinin Kürt versiyonudur.
Mehmet Baransu: Yeşil Ergenekonun Tuncay Güneyidir. Valizlerle önceki dönemin Erngenekon yapılanmasının arşiv belgelerini kozmik odadan valizlerle çıkaran bu Fetullah Gülen cemaatinin ulaðı kendince PKKli kadroların kaçının nasıl öldürülmesi gerektiðini sosyal medyada yazıp durdu. Ve bunun arkasında durduðunu da yazdı. Mehmet Baransunun aklı, fiziki ve ruhsal duruşu bu sözleri söylemeye yetmiyor. Ardındaki yeni ergenekon gücünün telkini ile bunları yazdıðını iyi biliyoruz. Önümüzdeki dönemdede Bu belgeleri bizim oðlana yetiştirin diyen cemaatçi savcı ve polislerin itiraflarını gördüðümüzde biz şaşırmayacaðız.
Sabah gazetesi bugün PKKnin işi diye bir manşetle çıkmış. Bu manşetin altında Duygu Leloðlunun imzası vardı. Ben de bu haberi de refarans alarak yorumda bulundum. Duygu Leloðlu ile telefonda konuştuk. Sosyal Medyada Sabah gazetesinin Paris haberi ile ilgili Fırat Haber Ajansı tarafından işbirlikçi olarak gösterildim. Haberci olarak haberimizi geceriz. Başlık ve kurgu her zaman gazete yazı islerine aittir. Hakkımdaki bütün akla hayale gelmeyecek ithamları reddediyorum. açıklamasını yaptı. Biz bu açıklamadan Duygu Leloðlunun PKKnin işi başlıðını haberine atmadıðını öðreniyoruz. Sabah gazetesinin yazı işleri müdürü ve yayın yönetmeninin AKP hükümetineyakınlıðını da düşünerek bu süreçteki yayının Türk devletinin derin ilişkileri ile baðlı zihniyetle kendisine gelen haberleri deðiştirerek kamuoyunu yönlendirmektedir. Dolayısıyla Sabah gazetesinin geçmişteki polis ve savcıların has gazetesi olma geleneði ile birleştiðinde Duygu Leloðlunun geçtiði haberi Sabah yazı işleri PKKnin işi olarak kensince deðiştirmiş. Leloðlunun mesajından da bu anlaşılıyor. Dolayısıyla bu bölümde böylesi bir deðişiklik yapıyoruz. Avrupa Birliði, Brüksel vb merkezlerde Türk medyasına çalıştı. Bu merkezlerdeki en önemli kaynakları ve ilişkilerinin Türk istihbaratı ve Türk istihbaratının yabancı ortakları ile olduðunu çok iyi biliyoruz. Duygu Leloðlu bu kaynaklara bir haberciden daha fazla temas ve mesafe içindedir. Biz yine de Türk medyasında çalışan muhabirlerin kendi haberlerine daha fazla sahip çıkmaları ve gerçeðin tahrip edilmemesi konusunda daha fazal sorumluluk göstermesini öneririz.
Fatih Altaylı: Kompleksli bir PKK ve Kürt düşmanıdır. PKKnin kurucusu Abdullah Öcalan ile yıllar önce yaptıðı röportajdaki duruşunu şimdi tam bir komplekse çeviren Fatih Altaylının gazetesi ve televizyonu son dönemlerde Kürtler konusundaki bel altı özel savaş haberleri ve yazılarıyla dikkat çekiyordu. Paristeki katliam ardından yazdıðı yazıda nekadar alçakça düşünen bir gazeteci olduðunu gösteren bir yazı yazdı. Altaylının siyah kod adlı MÝT ajanlıðı dönemden kalma alışkanlıðı şimdi deðişmeden devam ediyor gibi.
Zaman gazetesini tek tek şahıslara ayırmaya pek gerek yok. Misyonu Kürt düşmanlıðına dayalı olan bu gazete yeni gladionun resmi yayın organıdır. Bunda bir bir olasılık payı yoktur. Yeşil Ergenekonun yayın organı Zaman gazetesi, Türkiyede bütün KCK tutuklamalarını, polis operasyonlarını ve savcıların iddianamelerine ortak olduðu belgelidir. Açıktır.
Gelelim diðer bir kategoriye. Bu kategoride Namık Durukan gibi diyebileceðimiz bir kategoridir. Kürttür. Kürtlerler Türk devleti arasında denge kurmaya çalışan ama devlete yakın gazetelerden geçinen çakma Kürt uzmanı olarak görev yapar. Arada bizimle de konuşup sözde objektif yorumlar yapacaðını söyleyen Namık Durukanda haberlerinde sözde olasılıkları ortaya koyup cinayeti haberlerinde PKKye yıkma çabasındaydı. Dolayısıyla daha da çoðaltabileceðimiz bu örneklerin bir yere not edilmesi ve önümüzdeki dönemlerde ortaya çıkacak Derin devlet belgelerinde bu politikacı ve gazetecilerin isimlerini görürsek şaşırmayacaðız.