Roboski’de 19 çocuk katledildi, 3 bine yakın çocuk cezaevlerinde, Pozantı’da çocuklar tecavüze uðradı, 1 milyon çocuk kayıt dışı çalıştırılıyor, milyonlarcası anadillerinde eðitim göremiyor, yüzlercesi sokak ortasında polis şiddetine maruz kaldı, yüzlercesi katledildi. BDP Grup Başkanvekilleri, “acımasız bir ortamda, çocuklar açısından daha yaşanılır, daha barışçıl bir ülkeden söz etmenin mümkün olmadıðını” belirtti.
BDP Grup Başkanvekilleri Hasip Kaplan ve Pervin Buldan, Türkiye büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 93'üncü kuruluş yıldönümü dolayısı ile yazılı açıklama yaptı. TBMM'nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla yapılması gereken şeyin, bugünü kutlamalarla, törenlerle geçiştirmek olmadıðına vurgu yapılan açıklamada, bir asra dayanan demokratik parlamenter sistem başta olmak üzere adalet-eşitlik-özgürlük baðlamında ülkenin, demokrasinin karşı karşıya bulunduðu temel sorunları bütün yönleriyle ele alıp, kapsamlı bir deðerlendirme ve özeleştiri yapılması gerektiði belirtildi.
92 yıl önce Büyük Millet Meclisi'nin, savaştan yeni çıkmış bir ülkenin birlik ruhuyla hareket eden Türkleri, Kürtleri, bütün farklılıkları, bütün renkleri kucaklayan çoðulcu bir temsiliyet ilkesine göre kurulduðu ve çoðulculuk ilkesinin de 1921 Anayasası ile güvence altına alındıðına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Ancak ne var ki, 1924 Anayasası'na geçişle birlikte başlangıçtaki çoðulculuk esası terk edildi ve ardından acılara, yıkımlara yol açan tek-tipçi bir sisteme geçildi. Darbelerle de desteklenen bu milliyetçi-otoriter sistemin bir sonucu olarak ne cumhuriyetimizin içi çaðdaş demokratik deðerlerle doldurulabildi ne de Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın en temel demokrasi, özgürlük ve eşitlik sorunları karşısında bir çözüm iradesi olarak ortaya çıkabildi. "
8 VEKÝL TUTUKLU, BUNUN ADI HUKUK OLABÝLÝR MÝ?
Türkiye'nin, demokratikleşmeden Kürt sorununa, sosyal adaletten kalkınmaya varıncaya kadar siyasal, ekonomik ve toplumsal alanda önemli sorunlarla karşı karşıya bulunduðu bir ortamda 23 Nisan'ı ne milli egemenlik adına, ne de çocuk bayramı tadında kutlayabilmenin olanaðının bulunmadıðına işaret edilen açıklamada, şu deðerlendirmede bulunuldu: "Halk iradesinin yok sayıldıðı, parlamentoya yansımasının ve temsil olanaðı bulmasının yüzde 10'luk seçim barajıyla engellendiði, siyasi operasyonlarla demokratik siyaset kanallarının tıkandıðı bir ortamda ne halk egemenliðinden söz edilebilir ne de çoðulcu bir demokrasiden. Bu parlamentonun 8 üyesi bugün halen cezaevinde tutuklu. Yine Sayın Hatip Dicle'nin milletvekilliði gasp edildi. Bunun adı hukuk olabilir mi? Bunun adı halk egemenliði olabilir mi?"
TUTUKLU BELEDÝYE BAŞKANLARI
14 Nisan 2009'dan buyana devam eden siyasi soykırım operasyonları kapsamında milletvekili, belediye başkanı, parti yönetici ve üyesi, akademisyen, yazar, sanatçı, gazeteci, sendikacı, insan hakları savunucusu 7 bini aşkın kişinin tutuklu olduðuna dikkat çekilirken, "Bugün BDP'li 32 belediye başkanı, 15 belediye başkan yardımcısı, 93 belediye meclis üyesi, 13 il genel meclisi üyesi tutukludur" diye belirtildi.
EGEMENLÝK PARLAMENTODA DEÐÝL AKP’DE
Açıklamada, egemenlik ile ilgili şu tespitler yer aldı: "Ne yazık Türkiye'de egemenlik, sayısal çoðunluðu elinde bulunduran AKP iktidarına ve onun emrindeki vesayet kurumlarına aittir. Halkın temsilcileri tutuklanıyorsa egemenlik halkın deðil, siyasallaşan-iktidarlaşan yargının elindedir. Bu ülke kanun hükmünde kararnamelerle yönetiliyorsa egemenlik parlamentoda deðil, siyasi iktidardadır. Parlamentoda muhalefetin sesi kesilmeye çalışılıyorsa, parlamentonun iradesi engelleniyorsa burada egemenlik parlamentoda, halkta deðil, kendi çoðunlukçu anlayışını dayatan, dikta heveslisi AKP iktidarındadır."
Açıklamada, "Anadil yasaðının sürdüðü, çocukların sokakta, cezaevinde işkence-tecavüz gibi insanlık dışı saldırılara maruz kaldıðı, Roboski'de katledildiði, yaşamın her alanında sömürüldüðü, hak gaspına uðradıðı acımasız bir ortamda ne yazık ki, çocuklarımız açısından daha yaşanılır, daha barışçıl bir ülkeden söz etmek olanaksızdır" denildi.
Açıklamada Türkiye'nin gerçek tablosu şu şekilde çizildi: "Roboski'de 19 çocuðun bedeni savaş uçaklarınca param parça edildi. Pozantı Cezaevi'nde tecavüze uðradılar, işkenceye maruz kaldılar. Ne yazık ki, onlar cezaevindeler, bayram kutlayamıyorlar. Bugün cezaevlerinde resmi rakamlara göre, toplam 2 bin 821 çocuk tutuklu. Ailesinden, sıcak yuvasından, okulundan ayrı. Sokaklarda sürüklenen, kolu kırılan, dipçikle öldüresiye dövülen, gaz bombalarına maruz kalan çocuklar. Katilleri beraat ettirilen ya da failleri bulunamayan Uður Kaymazların, Ceylan Önkolların, Mehmet Uytunların, Mizgin Özbeklerin, Enes Ataların da adı bu 23 Nisan'da yok. Çünkü onlar yaşamlarının daha ilk yıllarında katledildiler. Bugün her türlü kötü şartlarda kayıt dışı olarak çalıştırılan 1 milyon dolayındaki çocuk, kalem yerine çekiç tutuyor, tornavida tutuyor. Sokakta mendil satan boyacılık yapan her türlü tacize ve şiddete maruz kalan çocuklar."
ANF NEWS AGENCY