BDP'den hükümete 'heyet' eleştirisi
BDP'den hükümete 'heyet' eleştirisi
BDP'den hükümete 'heyet' eleştirisi
BDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile başlatılan görüşmelere ilişkin, "Gelinen noktada BDP heyetinin Sayın Öcalan'la görüşmesi sürecin ilerlemesi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle Hükümet'in BDP Heyeti üzerine yaptığı tartışmalar sürecin önemiyle bağdaşmamaktadır" dedi.
BDP MYK'nın dün gerçekleştirdiğini toplantının sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, "İmralı'da resmi bir heyetin Sayın Öcalan ile görüşmesi ve bunun aleniyet kazanmış olması partimiz açısından büyük önem arz etmektedir. Partimiz yüz yıllık yakıcı bir sorunu kökten çözebilmenin başlangıcı sayılabilecek bu sürece başından itibaren büyük bir sorumlulukla katkı yapmayı önüne en temel görev olarak koymuştur" denilerek, şunlar kaydedildi: "Gelinen noktada BDP heyetinin Sayın Öcalan'la görüşmesi sürecin ilerlemesi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle Hükümet'in BDP Heyeti üzerine yaptığı tartışmalar sürecin önemiyle bağdaşmamaktadır. Hükümet, adeta sürecin ilerlememesi için çalışmakta ve bunun da vebalini BDP'ye yüklemeye çalışmaktadır."
ÖCALAN'IN MUHATAPLIĞI
PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından başlatılan süreci ilerletmenin ve azami katkı sunmanın BDP'nin temel görevi olduğunun belirtildiği bildirgede, şunlar ifade edildi:
"BDP'nin kurumsal kimliğinin tartışılması hiçbir kişinin ve hiçbir kurumun yetkisinde değildir. Eş Genel Başkanlarımıza, parti yetkili organlarımıza ve Meclis Grubumuza güvenimiz tamdır ve parti yetkililerimizin, parti organlarımızın, milletvekillerimiz arasında ayrım yapılmasına izin vermeyiz. Bugüne kadar Sayın Öcalan'ın muhataplığı konusunda partimiz ve halkımız büyük bedeller ödemiştir. Bu nedenle partimiz, dün olduğu gibi bugün de kendi sorumluluğunun bilincinde olarak sürecin ilerlemesi için çalışacaktır. MYK'mız sürecin başlangıcından itibaren sürecin ilerletilmesi için Eş Genel Başkanlarına verdiği tam yetkiyi bir kez daha teyit etmiştir. Süreç boyunca tüm görevlendirmelerimiz Eş genel başkanlarımız tarafından yapılacaktır.
15 ŞUBAT KOMPLOSU
"Sayın Öcalan'la İmralı'da başlayan görüşmelerin 15 Şubat komplosunun yıldönümüne denk gelmesi, 15 Şubat gerçeğini bir kez daha irdelemeyi zorunlu kılmaktadır. 14 yıl önce 15 Şubat'ta Sayın Öcalan'ın uluslararası bir komployla Türkiye'ye getirilişi, bu güçlerin Ortadoğu'yu dizayn etme politikasının ilk adımıdır. Ortadoğu'nun en örgütlü ve en özgürlükçü halkı olan Kürt halkını örgütsüz bırakma çabasıdır. Hem Sayın Öcalan'ın 14 yıldır insanlık dışı tecritte tek başına sürdürdüğü direniş ve hem de Kürt halkının ve onun örgütlü güçlerinin özgürlük mücadelesindeki kararlılığı bu komployu boşa çıkarmıştır. Bugün Kürt halkı bugün Ortadoğu'nun en örgütlü ve en özgürlükçü halkı olarak varlığını tüm dünyaya kabul ettirmiştir. 15 Şubat vesilesiyle bütün il ve ilçe örgütlerimizin 'Öcalan'a özgürlük' şiarıyla düzenleyeceği etkinlikler de bu gerçekler dile getirilmelidir. Bugün Suriye'de sürmekte olan savaşın da 15 Şubat komplosuyla bağı tartışmasızdır. Rojava halkının tüm halkların eşitliği, halkların kendi kaderini tayin ve kendini yönetme temelinde inşa ettiği kazanımları, bütün Ortadoğu halklarına yol göstermeye devam ediyor. Türkiye destekli çetelerin ve Esad güçlerinin saldırılarına rağmen geleceğini inşa eden Rojava halkıyla dayanışmak öncelikli görevlerimizdendir. DTK'nin ve Kürt kurumlarının başlattığı Rojava'ya destek kampanyasına bütün örgütlerimiz kendi yerellerindeki tüm kurum ve güçlerle birlikte destek vermelidir. Sadece çocuk bezi, çocuk maması ve un, şeker, yağ, pirinç gibi temel gıda maddelerinden oluşan desteklerimiz Rojava halkının mücadelesine güç verecektir."
BATI KÜRDİSTAN
"Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının geleceği bugün her zamankinden daha fazla birbirine bağlıdır. Rojava halkının kazanımlarını koruması ve geliştirmesi Türkiye halklarının da geleceğinin garantisidir. Öte yandan Türkiye'de barış ve çözümle taçlanacak bir süreç de bütün Ortadoğu halklarının geleceğinin garantisi olacaktır. BDP, Türkiye'deki anayasa çalışmalarını da bu temelde ele almaktadır. Türkiye'nin sahip olacağı eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa, hem Kürt sorununun çözümünün ve barışın, hem de Türkiye'nin demokratikleşmesinin belgesi olmalıdır. Bu ise; halkın yönetime doğrudan katılmasından öz yönetimlerin geliştirilmesine, bütün toplumsal grupların eşitliğinden özgürlüklerin geliştirilmesi mücadelesine açık olmasına, temel insan haklarının korunmasından, ekonomik ve sosyal hakların garanti altına alınmasına, pek çok ilkeyi esas alan, devleti değil insanı temel alan bütünlüklü bir anayasa demektir. BDP bu perspektifle Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda çalışmalarına devam edecektir"