BDPnin Mardinli Süryani Milletvekili Erol Dora, Ezidilerin tarihlerinin, yok olmaya yüz tutan kimliklerinin ve kültürlerinin korunup geliştirilebilmesi ve karşı karşıya kaldıkları sorunların gündeme taşınması, Çingene halkının da etnik kimliklerinden dolayı sürekli olarak maruz kaldıkları nefret söylemlerinin, ırkçı tutumların ve uygulamaların sonlandırılması, gerekli çözüm yollarının bulunması amacıyla Meclis Başkanlıðına Meclis Araştırması açılması için önerge sundu.
BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Ezidi ve Çingeneler için Meclis Başkanlıðına Meclis Araştırma önergesi sundu. Dora, Ezidilerin Irak, Suriye, Ýran, Gürcistan, Ermenistan, Rusya ve Türkiyeyi de içine alan geniş bir coðrafyada yaşadıðını belirterek, Farklı kültürlerim hakim olduðu ülkelerde ve birbirilerinden kopuk bir şekilde yaşamak zorunda kalmaları Ezidilerle ilgili yapılan çalışmaları oldukça zorlaştıran bir etkendir. Türkiyede yaşayan Ezidilerle ilgili kaynakların ve belgelerin sınırlı oluşu ve Ezidiler arasında yazılı kültürden çok sözlü kültürün gelişmiş olması, Ezidilik ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda farklı sonuçlara ulaşılmasına ve Ezidilerle ilgili yanlış kanaatler edinilmesine neden olmuştur diye kaydetti.
IRKÇI VE AYRIMCI SALDIRILARA UÐRUYORLAR
Türkiyede yoðun olarak Urfa, Diyarbakır, Batman ve Mardinde yaşayan Ezidiler hakkında günümüzde yapılan bütün çalışmaların Mardin Midyat ya da Urfa Viranşehirde yaşayan az sayıda Ezidi üzerinden yürütüldüðüne dikkat çeken Dora, Kendilerine özgü dini, adetleri ve kültürü olan Ezidi halkı şuan yok olmakla karşı karşıya kalmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu 2007 yılı itibariyle Türkiyede 377 Ezidi kaldıðı belirtmiştir. Türkiye coðrafyasında yaşayan, azınlık konumundaki her halk gibi Ezidilerde ayrımcılıða, nefret söylemlerine maruz kalmış; bu nedenle yaşadıkları toprakları terk ederek göç etmek zorunda kalmışlardır. 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte hem Kürt olmaları hem Müslüman olmamaları nedeniyle ırkçı, ayrımcı saldırılara maruz kalmışlardır. Devlet Kürt olmalarından dolayı, Kürtlüklerini tanımamış; Ezidi olmalarından dolayı da, dinlerini tanımamıştır. Ezidilerin nüfus cüzdanındaki din hanesi boş bırakılmış, kimisinin din hanesine ise (x) işareti, ya da (-) işareti yazılmıştır. Bunun yanı sıra Ezidilerin köylerine, topraklarına el koyulmuş; baðları, bahçeleri sahiplendirilmiş; kutsal yerlerine saldırılmıştır. Tüm bu ırkçı tutumlar günümüzde de varlıðını devam ettirmekte ve Ezidilerin dili, dini, kültürleri yok olmakla karşı karşıya kalmaktadır. Ekim ayında Diyarbakırda gerçekleştirilen Ezidi Konferansından sonra Sayın Başbakan Elazıðda yaptıðı konuşmada, Yezidi da olsa insana insan olarak deðer veririz demiştir. Nefret söylemine karşı mücadele yürütmekten söz ederken Sayın Başbakan, bir nefret söylemine daha imza atmıştır ifadelerinde bulundu.
Dora, Türkiyede yaşayan Ezidilere karşı halkın yanı sıra hükümet tarafından da gerçekleştirilen nefret söylemlerinin son bulması, yok olmaya yüz tutan Ezidi halkının kimliklerinin ve kültürlerinin korunabilmesi için gerekli çalışmaların yapılması amacıyla Meclis Araştırması açılması talebinde bulundu.
ÇÝNGENELER KENDÝLERÝNE YABANCILAŞTIRILIYOR
Çingeneler için de meclis araştırması isteyen Dora, bu talebinin gerekçe bölümünde şunları ifade etti: Çingene halkı tarih boyunca, dünyanın her yerinde açlık boyutlarına varan bir yoksulluk ve en önemlisi sürekli olarak ötekileştirme, aşaðılanma gibi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Türkiyede yaşayan Çingene halkı için de durum dünyanın birçok yerinde yaşananlardan farksızdır. Türkiyede yaşayan Çingenelerin sayısının 500 ile 750 bin arasında olduðu var sayılıyor. Anadoluda en az 1000 yıldır Türk halkının söyleminde yer alan, 72.5 millet kavramının içeriðini eşelediðimizde buçukun Çingeneleri tarif etmek için söylendiði bilinmektedir. Bir halkın ismi olan Çingene kelimesi bile genel olarak aşaðılamak amacıyla, bir sıfat görevi görüp Çingene pembesi, Çingene parası, Çingene borcu, Çingene düðünü, Çingene kavgası, Çingenelik, Çingeneleşmek olarak olumsuz anlamlar içeren şekillerde kullanılmaktadır. Bir etnik kimliðin ismi olan bir kelimenin bu şekilde kullanımı toplumsal barıştan çok ötekileştirmeye, etnik kimlikler arası ayrımcılıða vurgu yapmasına neden olmaktadır. Bu kullanımlardan dolayı Çingene halkının bir kısmı, kendilerine Roman denmesini istemekte, aslında etnik bir kimlik ismi olan Çingene kelimesine yabancılaştırılmaktadır.
Her ülkede olduðu gibi Türkiyede de çöp toplayıcılıðı, sepetçilik, demircilik, kalaycılık gibi en alt meslekleri yapmaya zorlanan Çingenelerin, şehirlerde en kötü ve düzensiz yerlerde yaşamak zorunda bırakılarak dışlandıklarını vurgulayan Dora, eðitim, barınma, saðlık gibi temel hizmetlerden yeterli düzeyde yararlanamamalarının var olan ötekileştirmeyi körüklediðini ve bu durumun sürekli olarak kendi kimliklerini gizlemelerine neden olduðunu belirtti. Dora, söz konusu ötekileştirmenin sadece halk tarafından deðil sistematik şekilde devlet tarafından da yapıldıðının altını çizdi.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN MAÐDURLARI
Emniyet Genel Müdürlüðünün Polisin Merasim ve Topluluklarındaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatlanmasına Dair Talimatnamenin 5. Faslının Karakol Amirlerinin Umumi Vazifeleri bölümünde, mücadele edilecek şahıslar kısmında Esaslı bir mesleki olmayan çingeneler ibaresi bulunmaktadır diyen Dora, Ayrıca devlet tarafından sürekli olarak yapılan kentsel dönüşüm projeleri genel olarak Çingene halkının yaşadıðı bölgelerde yapılmakta ve sürekli olarak yaşam alanları yol edilmektedir. Türkiyede yaşayan Çingene halkına karşı etnik kimlikleri, gelenekleri üzerinden yapılan ötekileştirmenin, nefret söylemlerinin durdurulması, bu gibi olayları önlemek maksadıyla gerekli önlemlerin alınması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için gerekli politikaların geliştirilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılması için gereðini arz ederiz ifadelerinde bulundu.