Bilmez: Tecrit bitmezse kaos da bitmez

Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, 9 Ekim Komplosu’nun İmralı tecridi ve Kürt meselesinin çözümsüzlüğüyle sürdüğünü vurguladı.

İmralı'da hukukun işlemediğini söyleyen Bilmez, "Türkiye demokratikleşemiyor, Ortadoğu kaostan kurtulamıyor çünkü Kürt sorunu sürüyor" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmeleri 7 Ağustos’tan bu yana engellenen Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, devam eden İmralı tecridini ANF’ye değerlendirdi. Avukatların müvekkilleriyle görüşmesinin en doğal hak olduğunu hatırlatan Bilmez, ancak 7 Ağustos’tan bu yana her hafta çarşamba ve cuma günleri bu yönde yaptıkları başvuruların hiçbirine cevap verilmediğine dikkat çekti.

‘ŞU ANDA GÖRÜŞMELERİN ÖNÜNDE HİÇBİR YASAL ENGEL YOK’

Bilmez, 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ‘Koster bozuk’, ‘ Hava muhalefeti’ gibi bahanelerle müvekkilleriyle görüşmeleri fiilen engellenirken; 15 Temmuz’dan sonra ise evrensel hukuk ve anayasaya aykırı bir biçimde avukat-müvekkil görüşmelerinin kısıtlanmasına dönük bazı düzenlemelere dayanarak bir mahkeme kararıyla görüşmelerin yasaklandığını belirtti. O dönem yaptıkları her başvurunun bu mahkeme kararı gerekçe gösterilerek reddedildiğini aktaran Bilmez, ret cevaplarına yönelik sürekli itiraz ettiklerini, 27 Temmuz 2011’den sonra 2019 yılında Öcalan ile yaptıkları ilk görüşmeden birkaç hafta önce kararın kaldırıldığını söyledi. Şu anda Öcalan ile görüşmelerinin önünde hiçbir yasal engel olmadığına işaret eden Bilmez, o nedenle de 7 Ağustos’tan bu yana yaptıkları hiçbir başvuruya ret cevabı verilmediğine dikkat çekti.

‘SAYIN ÖCALAN SÖZ KONUSU OLUNCA DOĞAL HAKLAR DA ÇİĞNENİYOR!’

Müvekkilleriyle görüşmelerinin önüne konulan engelin hukuk ilkesinin ayaklar altına alınması olduğunu söyleyen Bilmez, İmralı’ya yönelik keyfi ve hukuksuz bir mekanizma işletildiğini vurguladı. İnsanların doğal hakları olduğunu ve bu haklardan ayrımsız yararlanması gerektiğini kaydeden Bilmez, “Fakat Sayın Öcalan söz konusu olunca 1999’dan bu yana hakları hep çiğnendi maalesef” dedi.

‘SURİYE’DE BAŞLAYAN TECRİT İMRALI’DA DORUĞA ULAŞTI’

İşletilen bu mekanizmanın adının tecrit sistemi olduğunu vurgulayan Bilmez, Öcalan’a yönelik bu tecridin aslında İmralı öncesi Suriye’de de uygulandığına işaret etti. Bilmez, Suriye’de bir suikastla fiziki olarak da ortadan kaldırılmaya çalışılan müvekkillerine dönük tecridin Avrupa’da kapatılan kapılar ardından İmralı’da doruk noktasına ulaştığını kaydetti. Uluslararası 9 Ekim Komplosu kapsamında Suriye’de yalnızlaştırılmaya çalışılan müvekkillerinin İmralı’da da mutlak tecrit uygulamasıyla karşı karşıya kaldığını belirten Bilmez, “Sayın Öcalan’ın bugün biz avukatlarıyla görüştürülmemesi bu tecrit sisteminin bir sonucudur. Şu anda da bu tecrit sistemi devrede” diye konuştu.

‘İMRALI'DA HUKUK YOK'

İmralı’da 20 yıldır süren bu hukuksuzluğun tamamen siyasi olduğunun altını çizen Bilmez, tecrit sisteminin arkasında intikam duygusunun yattığını belirterek, şunları kaydetti: “Oysa devletler objektif olmak zorundalar. Herkese karşı adil ve eşit davranmak ve yaklaşmak zorundalar. Kaldı ki Sayın Öcalan sıradan bir hükümlü değil, bir politik lider. Sayın Öcalan’ın bir politik gücü olduğunu devlet de kabul ediyor ve onunla defalarca, bazen gizli kapılar ardında bazen açık bir biçimde masaya oturdu. Konjonktürel olarak mesela işine geldiği veya zorunda kaldığı zaman İmralı kapılarını açabiliyor. Son süreç de bunun açık örneğidir. Biliyorsunuz, HDP Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde Türkiye cezaevlerinde binlerce insan tecride karşı açlık grevlerine girdi ve çoğu da ölüm sınırına yaklaştı. Bunun etkisiyle 2011’den beri devam eden avukat yasağı bir şekilde delinmiş oldu. Seçim sürecinde ne kadar çeşitli hesaplar yapılmış olsa da devletin İmralı konusuna objektif ve hukuki yaklaşmadığı ortada. Şu anda da durum bundan ibaret.”

‘TÜRKİYE DEMOKRATİKLEŞEMİYOR, ÇÜNKÜ...'

İmralı tecridinin Türkiye’deki bütün siyasi gelişmelerle alakalı olduğuna dikkat çeken Bilmez, Türkiye’nin bir türlü demokratikleşememesinin altında da Kürt meselesinin çözülmemesinin yattığını vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin en yapısal sorununun bu olduğunu belirten Bilmez, Türkiye’nin bu yüzden anayasasını demokratikleştiremediğini, tek adam rejiminin ise kurumsallaştığını söyledi. Bütün bunların arkasında Kürt meselesinin çözümsüz bırakılması gerçeğinin olduğunu kaydeden Bilmez, Rojava meselesinin de Kürt meselesiyle bağlantılı olduğunu, Kürt hareketinin orada alternatif bir yapılanmaya gitmesinin Türk devletini rahatsız ettiğini belirtti. Bilmez, Türkiye kendi Kürt meselesini çözüp, Kürt halkının haklarını vermeye karar verirse, Rojava’daki Kürt yapılanmasına da ön yargılı yaklaşmayacağını, bunun için de önce İmralı tecridinin ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı.

‘ÖCALAN, HEGEMONİK GÜÇLERİN İŞİNE GELMEDİ'

Bilmez, 9 Ekim’e günler kala Uluslararası Komployu da değerlendirerek, komplonun 20 yıldır devam ettiğini belirtti. Öcalan söz konusu olunca sadece Türkiye’nin değil, uluslararası komplonun içinde yer alan batılı devletler ve hegemonik güçlerin de hukuksuz yaklaşımının sürdüğünü belirten Bilmez, şöyle konuştu: “O dönem bütün kapılar Sayın Öcalan’ın yüzüne kapatıldı. Bunun bir sebebi vardı; Sayın Öcalan’ın Kürt halkına ve Kürt hareketine sunduğu perspektifler farklı yöndeydi. Sayın Öcalan alternatif bir demokratik çözüm modeli öneriyordu, bu da hegemonik güçlerin işine gelmiyordu; Ortadoğu’daki planlarına uymuyordu. Türkiye de zaten Kürt meselesini çözecek bir irade henüz ortaya koymamıştı ve bugün de hala ortaya koymuş değil ne yazık ki. Durum böyle olunca o zaman da Sayın Öcalan hukuksuzluklarla karşılaştı. Düşünün, Kürt meselesinin çözümsüzlüğü nedeniyle on binlerce insan Avrupa'da iltica hakkı alabildi ama onların liderleri olarak gördükleri kişinin talepleri görmezden gelinerek yok farz edildi. 'Avrupa Uygarlığı' resmen kendi hukukunu çiğnedi! Avrupa’da tüm kapılar kapatıldı, havalimanlarında uçağın indirilmesi yasaklandı, sonra da Sayın Öcalan gittiği Kenya’da zorla Türkiye’ye teslim edildi. Yani bugün süregelen tecrit bu komplo ile birebir bağlantılı ve hiç bitmiyor, devam ediyor. Kürt meselesi çözümsüz kaldığı sürece de devam edecek. Emin olun ki İmralı tecridi gerçek anlamda sona ererse, Kürt meselesi de çözüm yoluna girmiş olacak. İkisi birbiriyle bağlantılıdır.”

'KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜRSE ORTADOĞU'DAKİ KAOS DA BİTER'

Hegemonik güçlerin esas olarak Öcalan’ı Kürt meselesinden ayırmak istediğine dikkat çeken Bilmez, bunu bilen Öcalan’ın ise dış güçler karışmadan meseleyi çözmek için çaba sarf ettiğini hatırlattı. Bu yapılmadığı için bugün Ortadoğu’nun savaştan çıkamadığını belirten Bilmez, demokratik perspektiften yoksun siyasetler uygulandığını kaydetti. Bugün işin içine ABD, Rusya gibi güçlerin girmesinin meselenin daha komplike hale geldiğini dile getiren Av. İbrahim Bilmez, şunları da ifade etti:

“Zamanında demokratik, barışçıl bir çözüm için masaya oturulsaydı bugün böyle olmazdı. Ortadoğu’da bir kaos var, oysa Türkiye Kürt meselesini demokratik perspektifle çözmüş olsaydı belki Suriye de çözecekti. Eğer mesele Arap Baharı yaşanmadan çözülmüş olsaydı, belki de bu çatışmalar yaşanmamış olacaktı. Çünkü Türkiye’nin Kürtlerle ulaştığı başarılı bir demokratik model tüm Ortadoğu’ya örnek olup demokratikleşmesine vesile olabilirdi. Ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin genlerindeki bölünme fobisi ve Kürt meselesine araçsal yaklaşımı nedeniyle bu gerçekleştirilemiyor."