Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapılan Barış ve Demokrasi Konferansı’nın sabahki bölümünde Ankara ve Amed’deki çözüm konferansları ile Ankara’daki 3. Büyük Alevi Kurultayı'na dair sunumlar yapıldı.

Konferansta Halkların Demokratik Kongresi’nden (HDK) Saruhan Oruç, Ankara konferansı adına delegeleri selamlayarak başladığı konuşmasında Ankara konferans ve sonuçlarına ilişkin bilgi verdi.

“Bu konferansı 2. Aşamanın gereklerinin atılmaya başlandığı bir süreçte gerçekleştirmek isterdik” diyen Oruç, ancak her şeyin beklendiği gibi gelişmediğini belirtti.  Oruç, Gezi Parkı direnişi ile Lice’de dün karakol inşasını protesto eden halka yönelik  saldırıya dikkat çekerek, “Bu olaylar aslında 2. Aşamanın gereklerinin yerine getirmediğini gösteriyor” diyen Oruç, “Çözüm bekleyerek gelişmeyecek, birlik ve halkların ortak mücadelesiyle gelişecek, kazanılacak” dedi. 

Ankara konferansında hukukun üstünlüğü ve adalet alanındaki zaafiyetlerin ortadan kaldırılması, TMK’nin kaldırılması, toplantı ve ifade özgürlüğü, seçim barajının da yer aldığı, hukuki, yasal düzenlemeleri içeren öneriler sunulduğunu aktaran Oruç, insan hakları alanındaki ihlallere mutlak son verilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Saruhan Oruç, Ankara konferansının çalışmalarını “Hakikat, yüzleşme ve adalet komisyonu”, “Hukuk, yol temizliği ve yeni anayasa komisyonu”, “Toplumsal Müzakere ve Demokratik siyaset Komisyonu” şeklinde sürdürme kararını hatırlattıktan sonra, süreçte esas olanın müzakerelerin toplumsallaşması olduğunu belirterek, kalıcı barışın sağlanması için ortak mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu.

Konferansların ikincisi olan Amed Konferansı sonuçları hakkında sunum yapan KADEP Genel Başkanı Lütfi Baksi, 15-16 Haziran tarihlerinde yapılan bu konferanstaki kararların önemi hakkında konuştu.

“İlk olarak Amed konferans geniş bir Kürdistani temsili bir araya getirmiş ve başarıyla sonuca götürmüştür” diyen Baksi,  kadın ve gençlik temsilinin de sağlandığını söylerken, “Kürt halkının kendi inisiyatifi ile bir siyasi statüyü temel hedef olarak benimsemiştir” dedi.

Kürt sorununa ilişkin BM, İslam Konferansı Örgütü ve AB’ye sorumluluklarının hatırlatıldığını belirten Baksi, barış sürecinin kalıcı barışa evrilmesi için gerekli adımların atılması konusunda hükümetin samimiyete davet edildiğini söyledi. Baksi, Amed’deki konferansın Kuzey Kürdistan birliğinin sağlanması ve Kürdistan’ın birliği için önemli olduğu vurguladı.

Kürt halkının kendi siyasi geleceğini bizzat kendi inisiyatifi ile belirlemesinin kendi ellerinde olduğunu söyleyen Baksi, “özgürlüğe gidecek yolu döşeme” çağrısı yaptı.

Ankara 3. Büyük Alevi Kurultayı sonuçları hakkındaki sunumu Bülent Ant yaptı. Barış sürecini överek sözlerine başlayan Ant, “Ne mutlu ki ölüm haberleri gelmiyor” dedi.  Barışı sadece devlet eliyle ve istediği kadar değil, halkların eliyle yapılmasını gerekliliğine dikkat çekerek, aleviler olarak sürece tam katıldıklarını söyledi.

AKP’nin süreci konjoktürel çıkarları uğruna istismar etmemesi için uyarı yapan Bülent,  barış süreci kendinden menkul bir varlık değildir, ancak bizim mücadelemizle ete kemiğe bürünebilir. 

AKP’nin Türkiye’yi şirket gibi yönettiği eleştirisinde bulunan Ant,  AKP iktidarını Alevi toplumuna yönelik politikaları ve Fethullah Gülen’in nefret içeren sözlerine değindi.

Alevileri barış önünde engel olarak gösteren tüm girişimlerin Alevileri kaygılandırdığını ifade eden Ant, “Sünni ittifak” eleştirisinde de bulundu.  

“Kürt sorunu aynı zamanda Alevi sorunudur, Alevi sorunu aynı zamanda Alevi sorunudur” diyen Ant, biz hiç kimsenin kendini ve başkalarının aynasında görme lüksünün olmadığını farkında olduklarını dile getirdi. On yıllardır süren bir şiddet dövüşüşünün çatışmasızlığa dönüşmesi için “yüzümüzü birbirimize dönmenin zamanıdır” diyen Ant,  İslam kardeşliği vurgusuna kapılmadan, Alevilik azınlık ve inanç sorunu üzerinden konuşabilmek gerektiğini ifade etti. Yeni Anayasa’ya dikkat çeken Ant, “Kardeşlik ve barışın yolu eşitlikten geçer” diyerek yeni anayasanın nasıl yapılması gerektiğine işaret etti.