Bülbül: DDK raporu Aleviliği bitirme projesi konseptinin parçasıdır
Bülbül: DDK raporu Aleviliği bitirme projesi konseptinin parçasıdır
Bülbül: DDK raporu Aleviliği bitirme projesi konseptinin parçasıdır
PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Madımak Katliamı’na ilişkin görevlendirdiği ve rapor hazırlayacak olan Devlet Denetleme Kurulu’na ortada bu kadar hukuksuzluk varken güvenemeyeceklerini belirterek, katillerin açıkça hükümet ve devlet tarafından korunduğunu, bu uygulamanın da Aleviliği bitirme projesi konseptinin bir parçası olduğunu vurguladı. Madımak mağdurlarının avukatı Şenal Saruhan ise amacın katillerin yargı önüne çıkarılması değil gerçeklerin tersyüz edilmek istenmesi olduğunu söyledi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Madımak Katliamı'na ilişkin Devlet Denetleme Kurulu'nun yürüttüğü çalışmalara ilişkin katliamdan sağ kurtulan ve yakınlarını yitirenlerle birlikte Mülkiyeliler Birliği'nde basın toplantısı yaptı. Toplantıya çok sayıda sivil toplum örgütü, siyasi parti temsilcisi de katılarak destek verdi.
PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül, Madımak Katliamı’nın halen devam ettiğini söyleyerek, “Anadolu topraklarında Alevilere, aydın düşünceye, sanata karşı çıkan, saldırgan, gerici güçlerin, devlet gözetiminde ve denetiminde yaptığı bir katliamdır. Madımak Katliamı, Koçgiri, Dersim, Maraş, Malatya, Sivas, Çorum’un devamıdır. Katliam davası 20 yıldır devam ediyor. Madımak katliamı sanıklarından 19 yıl boyunca aranan Cafer Erçakmak, Madımak Oteli’ne 500 metre uzaktaki evinde ölüyor. Aranan hükümlü katiller ‘bulunamıyor’! Askerlik yapıyorlar! Nikah kıyıyorlar! Doğan çocuklarını nüfusa kaydettiriyorlar! Sürücü belgesi alıyor! İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde çalışıyor! 20 yıldır Madımak yanmaya devam ediyor” diye konuştu.
‘GERÇEĞİ İSTEYENLER’ MÜZEYE KARŞI ÇIKTI!
“Zaman aşımı kararı” karşısında susan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Madımak hadisesini araştırmak üzere” Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirdiğini dile getiren Bülbül, “Sayın Cumhurbaşkanı, Sivas’ta 114 sivil toplum kuruluşunun konunun tekrar incelenmesi talebi üzerine bu görevlendirmeyi yapıyor! Soruyoruz; sivil toplum kuruluşu dediğiniz ‘kuruluşlar’ ne kadar sivildir? Bu ‘sivil toplum kuruluşları’ katliam sırasında neredeydi? Madımak önünde toplanan katil sürüsü ‘Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak’ derken neredeydi? Katliama davet bildirileri dağıtılırken, cihat çağrıları yaparken neredeydi? Madem bu kadar ‘siviller’, gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorlar, neden Madımak Oteli’nin müze olmasına karşı çıktılar?” dedi.
‘HUKUKSUZLUK VARKEN NEDEN GÜVENELİM?’
“Sayın Cumhurbaşkanı sivil toplum kuruluşlarını kabul ederken neden yakınlarını yitiren mağdur ailelerin randevu talebini kabul etmemiştir?” diye soran Bülbül, şunları ifade etti: “Cumhurbaşkanı, bu kadar masum ve insani bir görüşme talebini kabul etmediği gibi Sivas Valiliği’ne havale etmiştir. Oysa Cumhurbaşkanlığı makamı çok iyi bilmelidir ki, Sivas’ta yaşayan aile yoktur! Çünkü o ailelerin Sivas’ta yaşama koşulları yoktur! Soruyoruz; Madımak Katliamı davası hakkında zaman aşımı kararı verilirken Başbakan hayırlı olsun derken, sayın Cumhurbaşkanının vicdanı sızlamış mıdır? Katliam sanıklarının avukatlığını yapanların AKP’de ‘Bakan’ ve ‘milletvekili’ olduklarından bihaber olamaz! Bunca yargı kararına karşın Madımak katilleri 20 yıldır serbest gezerken sayın cumhurbaşkanımızın vicdanı sızlamış mıdır? Katliamda yakınlarını yitiren biz aileler, tesadüfen sağ kurtulan bizler, PSAKD, Alevi Bektaşi Federasyonu ve Türkiye kamuoyu zaman aşımı kararını tanımıyor. Bu görevlendirme şu an yürütülen politik konseptin bir parçasıdır. Ortada bu kadar hukuksuzluk varken DDK’nin araştırmasına neden güvenelim?”
‘KATİLLER SERBEST BIRAKILMAK İSTENİYOR’
Bülbül, Madımak katliamı hükümlülerinin “hasta” oldukları gerekçesiyle Metris Cezaevi’ne götürülmelerinin ise bir başka skandal olduğunu vurgulayarak, “Avukatımızın Sivas Cumhuriyet Savcılığı’na sorduğu sorular, savcılık tarafından ‘bilgi veremeyiz’ gerekçesiyle yanıtlanmamıştır. Madımak katliamı hükümlüleri ‘hasta oldukları gerekçesi’ ile tahliye edilmek isteniyor” ifadelerinde bulundu.
‘ALEVİLİĞİ BİTİRME PROJESİNİN PARÇASIDIR’
Aleviliği tüketmek için “cami cemevi projesi” yapan hoca efendilerin Madımak Katliamı’nı göremeyecek kadar kör, anaların çığlıklarını duymayacak kadar sağır ve hakikati dile getiremeyecek kadar dilsiz ve basiretsiz olduğunu söyleyen Bülbül, “Yası Kerbela Orucu’nda köşklerde, lüks restoran ve otellerde inancımızda olmayan ‘iftar yemeği’ verenler ve yiyenler hangi vicdanın sahibidirler? Zaman aşımı kararını kutlayan başbakanın cemevimize ‘ucube’ demesi, 3. Köprüye Alevi katili ‘Yavuz’un adının verilmesi, bir devşirme milletvekilinin cemevlerimiz için ‘terör yuvası’ demesi, 4 yıldır devam eden ve sahte ‘demokrasi paketi’ ile sonuçlanan ‘Alevi açılımı…’ Bunların tamamı AKP tarafından yürütülen sistematik bir politikadır. Devşirme Aleviler marifetiyle Aleviliği bitirme projesidir” diye belirtti.
‘BİLMİYORLAR AMA HAKARET EDİYORLAR’
Madımak katillerinin açıkça devlet ve hükümet tarafından korunup kollanarak, 20 yıldır turistik gezi yaptığını dile getiren Bülbül, “Biz DDK görevlendirmesini neden haklı ve meşru olduğuna inanalım? Bu siyasi bir uygulamadır hukuki değil. Sonuçlarından da kaygılıyız. Gayri ciddi bir durumdur. Cumhurbaşkanına 1 Aralık 2012’de yazdığım mektuba yanıt gelmedi. DDK de görüşme talebimize yanıt vermedi. Rapor çalışması yürütecek kurulda 8 kişi var. Aranızda Alevi var mı diye sordum. Birisi ‘Ben Alevilerin yaşadığı yerde mülki amirliği yaptım. Alevileri severim’ dedi. Başbakan da Aleviler için kardeşim diyor. Ancak kardeş hukuk değil efendi köle zihniyeti var. Erzincan’da vali bana ‘Kerbela yasınız kutlu olsun’ diyor. Bir başka vali ‘Semah dansınızı seviyorum’ diyor. Kerbela yassı kutlu olmaz. Semah da dans değildir. Bunları bilmeyen mülki amirler, bilmediklerini de kabullenmeyerek hakaret, aşağılamadan da geri durmuyor. Zira kurulda da Alevi olmaması düşündürücü” dedi.
AV. SARUHAN: AMAÇ GERÇEKLERİ TERSYÜZ ETMEK
Bülbül’ün konuşmasının ardından Av. Şenal Saruhan, DDK’nin davayla ilgili bilgi ve belgelere Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nden ulaşabileceğini belirterek, “Davada yetersizlikler var. Amaç şu ana kadar yargı önüne çıkarılmayanların yargılanması değil gerçekleri tersyüz etmektir. Meşruluğu da yoktur” ifadelerinde bulundu.