Buldan: Kurtuluş ve zafer HDP ile mümkün

Buldan, kadın direnişini selamlayarak, "Eşbaşkanlık; eşitlik, adalet, demokrasi ve insanlık adına da bir kazanımdır" dedi. "Kurtuluş ve zafer HDP ile mümkün" diyen Buldan, HDP etrafında kenetlenmenin herkesin boynunun borcu olduğunu söyledi.

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu tarafından Amed'de gerçekleştirilen “Dünden Bugüne Eşbaşkanlık Modelimiz” başlıklı panele katıldı.

Rehin tutulan kadın siyasetçileri selamlayan Buldan'ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:

"Demokrasi ve hukuka rahmet okumuş, ekonomisi çökmüş, yıllardır sürdürülen çatışmalı ortamda binlerce canın yitirilmesine sebep olmuş, çözümsüzlüğü bir devlet politikası haline getirmiş, kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarında dünyada öncü rol edinmiş acı bir ülke gerçeği şu an tam olarak karşımızda durmaktadır. Yılın her gününde bir katliamı, faili meçhul tutulan bir cinayeti anıyor her gün bir insanlık suçunu mutlaka bu ülkede kınıyoruz. Bu zihniyet siyasete hakim olduğu sürece bu suçların katlanarak artacağını acılardan ve karanlıktan başka bir geleceğin olmayacağını biz kadınlar çok iyi biliyoruz. İşte biz kadınlar bu tarihsel gerçekten hareketle nüvesini özgürlük ve demokrasi mücadelesinden alan bir bilinç ve farkındalıkla özgün bir kadın mücadelesi yürütmeye başladık. Yaşamın ve siyasetin her alanında kadınlar için tam eşitliği sağlamak hedefini önümüze koyduk.

'EŞBAŞKANLIK TEMİNATTIR'

Çünkü yaşamda her türlü değer ancak eşitlik olunca mümkündür. Eşitlik olursa adalet, eşitlik olursa demokrasi, eşitlik olursa şeffaflık, eşitlik olursa insan onuruna yakışır bir yaşam mümkün olabilir. Bu nedenle kadın siyasete aktif katılmalı, kadın karar alma mekanizmalarında aktif ve eşit bir şekilde mutlaka yer almalıdır bilincini önümüze koyduk. Kadın sadece oy veren değil aynı zamanda erkekle eşit oranda aday olan ve eşit sayıda seçilebilen, parti kademelerimizden, belediyelere ve parlamentoya varıncaya kadar her alanda yer alan eşit bir pozisyonda yer almalıydı. Bizim mücadele tarihimiz işte böyle başladı. İşte tam da bu amaçla eşbaşkanlık dedik. Eşbaşkanlık sistemi kadınların siyasetteki varlığının, seçme ve seçilme hakkının, kadının temsil hakkının teminatıdır dedik. Bunu bildik bunu söyledik ve yıllardır bunun mücadelesini verdik.

Dünyada yerel yönetimlerde eşbaşkanlığı uygulayan tek parti HDP’dir.

MECLİS'TE KADIN TEMSİLİYETİ

Eşbaşkanlık sistemimizle kadın gücü ve iradesi siyasette etkinlik kazanmıştır. Eşbaşkanlık sistemimizle beraber belediyelerimiz bünyesinde kadın kurumları oluşturulmuş, cinsiyet eşitsizliği ve bu eşitsizliğin beraberinde getirdiği kadına yönelik sömürü ve şiddet gibi ağır sonuçlarla etkin mücadele mekanizmaları oluşturulmuştur. Kadın merkezleri, alo şiddet hattı, kadın sığınma evleri, cinsiyete duyarlı bütçeleme ve kadın istihdamına dönük projeler bunların başında yer almaktadır. Yine cinsiyet kotası ve fermuar liste ile şu anda TBMM’de kadın temsiliyetinin yüzde 39’una sahibiz.

Bu yeterli mi elbette değil ama bunun mücadelesini tüm Türkiyeli kadınlarla vereceğimizin bilinmesini isteriz. Şunu açık yüreklilikle söylemeliyim ki eşbaşkanlık sistemi birçok farklı aidiyetten gelen bütün kadınların aynı zamanda bütün dünya kadınları adına elde etiği evrensel bir kazanımdır. Eşbaşkanlık kadınlar adına bir kazanım olduğu gibi; eşitlik adına, adalet adına, demokrasi adına, insanlık adına bir kazanımdır. Erkek iktidar ve onun temsilcileri de bu gerçeğin bizim kadar farkındadır. Bu nedenle kadın mücadelemize ve siyasetimize saldırırken eşbaşkanlık sistemini de özellikle hedef almaktadırlar. Bir yandan yasalara aykırı bir şekilde seçilmiş eşbaşkanlarımızı hukuksuzca tutuklarken diğer yandan yine yasalara aykırı bir biçimde eşbaşkanlık suçu diye bir suç yarattılar bu ülkede. Çünkü onlar da biliyorlar ki gelmekte olan eşitlik ve demokrasi mücadelesinin kazanımları onların binlerce yıllık erkek egemen anlayışının, bu anlayışın sömürgeci uygulamalarının sonunu da beraberinde getirecektir.

Ne kadar baskı varsa, o kadar kararlı bir mücadele görecekler.

Erkek faşizminin hiçbir kurumumuzu yağma alanı yapmasına asla izin vermeyeceğiz!

'VAAT DEĞİL, HESAP VERME ZAMANI'

Erdoğan’ın bu vaatleri çözüm sürecini buzdolabına kaldırdığı zaman, hukuk sistemini iyileştirmek yerine hukuku faşizmin baltasıyla darmadağın etmeye başladığı zaman, demokratik siyasete ve kadın siyasetine darbe yaptığı zaman, demokratik siyasete ve kadın siyasetine karşı baskı rejimini işe koştuğu zaman, eş genel başkanlarımız Demirtaş ve Yüksekdağ’ı ve diğer bütün milletvekillerimizi ve siyasetçilerimizi tutukladığı zaman, İmralı’daki tecritle bütün ülkeyi tecrit altına almaya karar verdiği zaman, işçinin emekçinin hakkını patronlara ballandıra ballandıra yedirdiği zaman, vergi adı altında halktan hunharca alınan haraçları yandaşlarına peşkeş çektiği zaman, bütün muhalif kurumları ve yayın organlarını bir darbe uygulamasıyla kapattığı zaman, kendisi ve şürekası lüks ve şatafat içinde yaşarken halkı bir lokma ekmeğe muhtaç ettiği zaman, Efrîn’de, Rojava’da karanlık çetelerle insanlık dışı bir şekilde halkların vebaline girdiği zaman bütün inandırıcılığını kaybetti. Kaybettiler. O nedenle şu an vaat zamanı değil, hesap verme zamanıdır diyoruz biz kadınlar. Yediği bunca hakkın, işlediği bunca suçun hesabını verme zamanıdır diyoruz biz kadınlar. Zira bu kadar yanlışın faturasını da sadece halka ödetmek istiyor fakat hesabı ödemesi gereken, mağdur olan halk değil kendisidir! Bunu herkes iyi bilmelidir.

Bundan sonra kadınsız bir siyasetin olmayacağını herkes görmelidir.

Her geçen gün daha çok güçleniyoruz: Kurucu güç ve aktör konumundayız.

'HDP ETRAFINDA KENETLENELİM'

Eşitlikle ilgili talebi olan, adaletle ilgili talebi olan, adil bir bölüşüm ile ilgili talebi olan, emeğe üretime sahip çıkan bir siyasetle ilgili talebi olan, yaşamı bugün tehdit altında bulunan bütün kadınlar, bütün çocuklar ve bütün ötekiler için talebi olan, gençler için verimli ve yararlı bir ülke talebi olan her kesimi, her bireyi HDP etrafında kenetlemek, HDP ile tek yürek ve etkin güç olmasını sağlamak hepimizin boynunun borcudur. Aynı zamanda da tarihsel sorumluluğumuzdur. Kurtuluş da zafer de ancak bu şekilde mümkündür. Biz kadınlar kazanmaya mecburuz. Başka bir yolumuz, başka bir seçeneğimiz, başka bir alternatifimiz asla ve asla yoktur. Kadının değişim gücüne, iradesine ve cesaretine sonsuz inandığımı tüm samimiyetimle belirterek bu mücadeleyi hep birlikte vereceğimizin sözünü bir kez daha veriyorum. Başarılar diliyorum."