Burdur Cezaevi’nden ‘sürgün’ çığlığı: İhlallere son verilsin
Burdur Cezaevi’nden ‘sürgün’ çığlığı: İhlallere son verilsin
Burdur Cezaevi’nden ‘sürgün’ çığlığı: İhlallere son verilsin
Sürgünlerin, hak ihlallerinin, hukuksuzlukların, keyfiyetin, hakaretlerin örülen yüksek duvarların ardında gizlenemediği cezaevlerinden yükselen çığlıklara bir yenisi de Burdur E Tipi Cezaevi’nde eklendi. Sürgünlere, yaşadıkları hukuksuz uygulamalara ve hak ihlallerine son verilmesi amacıyla insan hakları savunucularına, duyarlı kesimlere ve kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapan Burdur Cezaevi’ndeki siyasi tutsaklar, yaşanacak olumsuzluklardan başta Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumların sorumlu olacağı uyarısında bulundu.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, hukuksuzluklar çığ gibi büyüyor. Ciltlerce kitaplara sığmayacak hukuksuzluklara ve ihlallere boğulan cezaevlerinden gelen çığlıkların, haykırışların ardı arkası kesilmiyor. Son olarak da Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nden Burdur E Tipi Cezaevi’ne sürgün edilen siyasi tutsaklar, yaşadıkları sorunları ve sıkıntıları insan hakları savunucularına mektupla anlattı, duyarlılık çağrısında bulundu.
Burdur E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halit İnan, 20 Ocak 2012’de Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nden 7 kişi olarak Antalya L Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiklerini yazdı. İnan, sürgünün ardından 12 Eylül uygulamalarını aratmayacak muameleye tabi tutulduklarını kaydetti. İnan, fiziki saldırılara, insani-ahlaki olmayan dayatmalara tabi tutulduklarını aktararak, buna karşı tepki gösterdiği için iki arkadaşıyla birlikte tecrit edildiğini dile getirdi.
SUÇ DUYURULARININ AKIBETİ MEÇHUL
Burdur Cezaevi’nde maruz kaldıkları işkence, hakaret, tecrit ve disiplin cezalarına karşı itirazlarda bulunduklarını belirten İnan, “Suç duyurularında bulunduk ancak akıbetini bilmiyoruz. Çoğu zaman dilekçelerimiz yerine ulaştırılmadı. Bizlere en son yapılan saldırı ve işkence Adli Tıp tarafından tespit edilmesine rağmen şimdiye kadar herhangi bir sonuç alamadığımız gibi disiplin cezaları verilerek mağdur edildik. ‘Görüş yasağı’ ile ailelerimizi de mağdur ettiler. Bana hiçbir tebliğ yapılmadan İstanbul’dan gelen ailemle görüş yaptırılmadı. Buna ilişkin suç duyurum ve dilekçem de muhatabına ulaştırılmadığını düşünüyorum. Çünkü cezaevi idaresine karşı herhangi bir soruşturma açılmış değil” diye kaydetti.
ANTALYA CEZAEVİ 12 EYLÜL’Ü YAŞIYOR
Antalya Cezaevi’nden de “kapasite dolu” denilerek Burdur E Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildiklerini ifade eden İnan, şunları aktardı: “Cezaevinde 12 Eylül’den kalan askeri sayım alınması. Tek sıra halinde ayakta hükümlü ve tutukluların kendileri sayacak tarzda uygulamak istediler. Hastane ve mahkeme gidiş gelişlerinde insan onurunu rencide eden kıyafetlerin her seferinde çıkarılması. X-ray cihazı olmasına rağmen bu uygulama sırf egolarını tatmin etmek ve insanı iradesizleştirmek için keyfi bir uygulama. Görüş ve revire çıkışlarda gardiyanlar ısrarla duvar dibine getirip tek sıra halinde dizmek istiyor tutsakları. Sağlık sorunu yaşayanlar hastaneye geç götürülüyor ve tedavileri de gecikmeli yapılıyor. Mektup ve dilekçeler bilinçli olarak yerlerine ulaştırılmıyor. APS ya da taahhütlü gönderdiğimiz de ise keyfi şekilde el konuluyor. Haber kanalları bilinçli olarak verilmiyor. Kantindeki eşya, gıda ve ihtiyaçlar çok pahalı. Sağlık açısından sorunlu olduğu halde plastik kaşık ve çatal kullandırılıyor. Antalya Cezaevi’ndeki bu uygulamalara karşı çıktığımız için tecrit altına alındık. Bu nedenle cezaevinin incelemeye tabi tutulması gerekiyor.”
BURDUR’A SÜRGÜN, İHLALLERE DEVAM
Cezaevinde idare keyfi, hukuksuz ve insani olmayan uygulamalarıyla karşı karşıya olduklarını dile getiren İnan, yasa, genelge ve yönetmeliklerin Adalet Bakanlığı’nın tutuklu vehükümlülere tanıdığı haklardan ya yararlandırılmadıklarını ya da içi boşaltılarak kısmen uygulandığını ifade etti. Açık görüş ziyaretlerinin kapalı görüş şeklinde yaptırıldığını kaydeden İnan, “Ziyaretçilerimizle temas yasak, yan yana oturmak yasak. Hiçbir cezaevinde böyle bir uygulama yok. Bu uygulamayı kabul etmediğimizde ise görüş hakkımız engellenmektedir. Hem biz tutsaklar hem de ailelerimiz mağdur edilmektedir” diye belirtti.
SAĞLIK SORUNLARI ARTTI
Sıcak suyun haftada sadece bir-bir buçuk saat verildiğini, verilen “sıcak” suyun da ılık olduğunu ifade eden İnan, 20’ye yakın insanın bulunduğu bir koğuşta ve tek bir banyonun olduğu düşünüldüğü hem temizlik hem de sağlık açısından büyük sıkıntılar yaşadıklarını aktardı. Birçok kişinin sağlık sorunlarının baş göstermeye başladığını kaydeden İnan, sıcak suyun bilinçli olarak yemek saatlerinde verildiğini, bununla mağduriyetlerinin ikiye katlandığına dikkat çekti.
SORUMLU ADALET BAKANLIĞIDIR
İnan, kışın ortasında “doğal gaza geçiyoruz” denilerek kaloriferlerin doğru dürüst yakılmadığını belirterek, “Bu nedenle birçok arkadaşımız hastalandı, sorunları ciddi boyutlara ulaştı. Bir koğuşta 20 kişi olmalarından ötürü yer sıkıntısı yaşıyoruz. Sağlık açısından da sıkıntıları beraberinde getiriyor. Bu yönlü koğuş talebimiz de keyfi gerekçelerle reddediliyor. Sıkıntılarımızı defalarca cezaevi idaresi nezdinde dilme getirdik. Kimi resmi kurumlar nezdinde de girişimlerimiz olmasına rağmen halen bu sorunlarımız devam ediyor. Sorunlarımıza karşın cezaevinin keyfi uygulamaları tahammül sınırlarımızı da aşmış durumda. Yaşanacak sorunlardan ve ortaya çıkacak olumsuzluklardan cezaevi idaresi ve sessiz kalan ilgili kurumlar sorumlu olacaktır. Başta da Adalet Bakanlığı sorumludur” ifadelerinde bulundu.
İnan, keyfi, hukuksuz ve insani olmayan uygulamalara karşı da kamuoyu ve insan hakları örgütlerine sessiz kalmama, ihlalleri yerinde inceleme çağrısında bulundu.