Çaldıran'daki infaz davasında 6 yıldır 'adalet' bekleniyor!

İki HPG gerillası ve bir lise öğrencisinin infaz edildiği dava 2009'dan bu yana devam ederken, Avukat Nuri Keserci, gizli tanıklarının beyanlarının alınmadan tutukluların serbest bırakıldığını söyledi.

İki HPG gerillası ve bir lise öğrencisinin infaz edildiği dava 2009'dan bu yana devam ederken, Avukat Nuri Keserci, gizli tanıklarının beyanlarının alınmadan tutukluların serbest bırakıldığını söyledi. Keserci, Hakikat Komisyonlarının bir an önce kurulmasını istedi.

İNFAZ EDİP 'ÇATIŞMA' DEDİLER

7 Ekim 2009 tarihinde iki HPG gerillası ile lise öğrencisi İbrahim Atabay infaz edilmiş, olay çatışma şeklinde yansıtılmıştı. Operasyona katılan dokuz askerin infaz ihbarı üzerine soruşturma başlatılmış, aralarında albay, binbaşı ve üsteğmenin de bulunduğu 17 asker, 22 Mayıs 2012'de tutuklanmıştı. Soruşturma kapsamında Van Erciş'te savcılık tarafından ifadeleri alındıktan sonra Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk edilen dönemin Van İl Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Vecihi Halil İyigün ile muvazzaf askerler dönemin Jandarma Özel Harekat Tabur Komutan Yardımcısı Binbaşı Hakan Başaklıgil, Üstteğmen Muhlis Çolak, Astsubay Başçavuş Kabil Tanyeli, Jandarma Özel Harekat timinde görevli uzman çavuşlar İsmail Taşdemir, Hasan Kaya, Ünal Demirbaş, Hasan Emir, Mustafa Küpeli, Abdülkadir Karaca, Abdülmütalip Ateş, Mustafa Perpil, Mehmet Kocaboğa, Hamza Çelik, Hüseyin Güzel, Mevlüt Mete ve Özgenç Soylu "kasten insan öldürmek" suçundan tutuklansa da emekli Albay Vecihi Halil İyigün'ün dışındaki 16 asker, yapılan itiraz üstüne iki gün sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. İyigün de 7 Ekim 2013'teki duruşmada serbest bırakılmıştı. Dava kapsamında Avukat Nuri Keserci Ankara Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurmuş, talep ettiği infazın nasıl gerçekleştiğinin belirlenmesi yönündeki talep kabul edilmişti.

Davanın avukatı ve HPG glerillası Sadullah Keserci'nin kardeşi Nuri Keserci, dava sürecini ANF'ye anlattı.

'CESEDİ GÖRDÜM, HAYATİ ORGANLARINA ATEŞ EDİLMİŞTİ'

İlk olarak olayın yaşandığı köye gittiklerini ve askerlerin HPG gerillalarının ve lise öğrencisini teslim aldıklarını gördüklerini belirten Keserci, bunun üzerine Çaldıran Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermiş oldukları dilekçede bu konunun doğru olup olmadığını sorduklarını, ancak Cumhuriyet Savcılığı'nın 'böyle bir durumun olmadığını ve HPG gerillalarının çatışma neticesinde yaşamlarını yitirdikleri' yanıtını verdiğini aktardı. Van İHD ve Mazlum-Der ile olayı incelemeye gittiklerini söyleyen Keserci, "Olay yerini incelemeye gittiğimizde savcının olay yerine hiç gelmediğini, incelemede bulunmadığını, morga kaldırılan cesetler üzerinde muayene yapılırken hazır bulunduğunu öğrendik. Bunu da şu şekilde öğrendik; görgü tanıkları yaşamını yitiren gerillaların kafatası kemiklerinin kaldığını ve bazı parçalarının da taşlarının altına saklandığını söyledi. Bu parçaları bizzat ben aldım ve İHD'ye teslim ettim" dedi. 

Ağabeyi Sadullah Keserci'nin cesedini gördüğünü söyleyen Keserci, "Yapılan atışların biri çene altında tamamen hayati organlara dönük atışlardı. Çene altından beyni parçalamıştı. 2’nci atış kalp üzerine yatay bir atış söz konusuydu, 3’üncü atış ise kaval kemiğine sıkılmıştı. Bunların 3’ü de bir çatışmada mümkün olan kaval kemiğine isabet edecek. Bu da pek mümkün değil çünkü; onların vermiş olduğu ifadede gerillaların yerde uzanıp mevzilendikleri söz konusuydu. Daha sonra bu dilekçem dikkate alınmadı. Neticede 1 yıl sonra 2010 yılının başlarında Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gizli bir soruşturma sonucunda gizli tanıklara ulaşılacağı söylendi. Ve bu doğrultuda Avukat Cemal Demir ve Van Cumhuriyet Başsavcılığıyla koordineli yapmış olduğumuz çalışma sonucunda yaklaşık 9 tane gizli tanığa ulaşıldı ve ifadelerine başvuruldu" diye belirtti. 

'ÇATIŞMA' YALANI

Operasyona katılan 9 askerin verdiği ifadeye değinen Keserci, şöyle devam etti

"(...) Askerler alıp özel harekata teslim ediyor. Bu sırada özel harekat gerillaları teslim alan askerleri aramaya tabi tutuyor. Bu durumun nedenini soran askerlere ise 'üzerinizde ses kayıt cihazı var mı' sorusu yöneltiliyor. Askerler gerillaları teslim ettikten sonra olay yerinden ayrılıyor. Bir süre sonra silah sesleri geliyor. Askerlere de teslim edilen gerillaların çatışmada öldükleri söyleniyor."

Savcının hiçbir şekilde olay yerine gitmediğini yineleyen Keserci, şunları anlattı:

"Operasyona katılan infazları gerçekleştiren askerler tarafından çekilen görüntüler olduğu inancındayız. Delilleri karartmak amacıyla kafatası parçalarını bile taşların altlarına saklamışlardı. Biz gittiğimizde 3 kişinin de cenazeleri ayrı yerlere sürülmüştü. Bu beyanlardan sonra savcılık yakalama kararı için mahkemeden talepte bulundu. Bu talep doğrultusunda da o dönem Van Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yakalama kararı verildi ve o gün için 21 kişi olan hepsi tutuklandı. Tutuklandıktan 2 gün sonra tutuklu olanların itirazı üzerine emekli olan albay hariç hepsi serbest bırakıldı. Çünkü hepsi görevdeydiler ve talepleri şu doğrultudaydı; bulundukları sıcak bölgedeki hareketlilik ve bölgeyi iyi bilmeleriydi. Tutuklu olan alayda 1,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. O da şu şekilde serbest bırakıldı: Van Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianameyle örgütlü suç olmaktan çıkarıldı ve normal bir suç haline getirilerek Erciş Ağır Ceza Mahkemesine getirildi bu dava. Erciş’e getirildikten sonra bu davanın yargılamaları neticesinde 2 tane duruşmayı Erciş’te yaptık. Dava devam ederken bu davanın avukatları tarafından başka bir ile alınması talepleri söz konusuydu, özellikle de Ankara isteniyordu. Bu talepleri Erciş Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Neticesinde olay orada olmuştu. Ancak bunlar 2013 yılında Adalet Bakanlığı Ceza Dairesi’ne başvuruda bulundular ve bu başvuru neticesinde Ankara’daki 6. Ağır Ceza Mahkemesine alınmasına karar verildi. Bu karar verilirken ilgili yerin mülki amirinden yani valilikten görüş alındı. Van Valiliği de bu kararı verirken hiçbir yasal dayanağı olmayan cevap verdi. Öldürülen Simullah Keserci’nin akrabalarının büyük bir aşirete sahip olduğu, yargılanan kişilerin can güvenliklerinin sağlanamayacağı konusunda görüş bildirdi."

'ANKARA 6. AĞIR CEZA'YA GÜVENMİYORUZ'

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Ethem Sarısülük Cinayeti gibi topluma mal olmuş davaların görüldüğü bir mahkeme olduğunu ve yargılamalarının sağlıklı olmadığına değinerek, Keserci, şunları ifade etti:

"Mahkemede müşteki yakını ve avukatları olarak sanıklardan çok biz iddia makamıyla tartışmaya giriyoruz. Bunun sebebi de usule uygun yargılama yapmaması. Savcı rahatlıkla savunmanın sözünü özellikle bizim sözümüzü kesip tanığın bu soruya cevap vermemesi gerektiğini söylüyor, bunu mahkeme kabul ediyor. Dünyanın hiçbir yargılama sisteminde bu durum yoktur. Bu dosyada daha çok hakimden ziyade iddia makamı yönlendiriyor. 

Ben baştan beri Çaldıran Cumhuriyet Savcılığına, daha sonra dosya Erciş’e geldiğinde dosya Erciş Cumhuriyet Savcılığına da bu yönde bir dilekçe vermiştim. Yapılan otopsinin hukuka aykırı olduğuna, sağlıklı olmadığına dikkat çekmiş ve dolayısıyla yeni bir otopsinin Adli Tıp'ta yapılmasını istemiştim ama bu dilekçeme herhangi bir cevap gelmedi. Mezarın ikinci haftasında açılması gerektiğini söylemiştim. Çünkü deliller kaybolmadan, naaşlar bozulmadan incelenmesi konusunda talepte bulunmuştum. Hep 'daha sonra değerlendirilmesine' denilerek tam 4 yıl boyunca bu talebim ertelendi. Bu talebin ertelenmesinin bilinçli olduğu kanaatindeyim çünkü toprak altındaki cesedin belli bir süre zarfında çürümeye tabi olduğunu en fazla 3 yıl içinde çürüdüğünü öğrendim. Davanın 5. yılında benim bu talebim 6. Ağır Ceza tarafından kabul edildi. Ancak gizli tanıklar dinlenmeden bu talebim kabul edilmeliydi."

'MAHKEME AKLAMAYA DÖNÜK ÇALIŞIYOR'

Mahkeme hukuka aykırı bir karara daha imza attığını dile getiren Keserci, "Savcılık o gün operasyona katılmış olan kişilerin listesini istiyordu. Biz bunun kesinlikle yasak olduğunu, gizli tanıkların tamamen teşhiri yönünde çalışma olduğunu söylemiş olmamıza rağmen gizli olarak dosyanın içerisine alınmasına karar verdi, mahkeme. Mahkeme bu sanıkları tamamen aklamaya ve beraat yönünde karar vermeye yönelik çalışıyor" dedi.

'HAKİKAT KOMİSYONLARI KURULMALI'

Mahkemde yaşanan tuhaf bir gelişmeyi de aktaran Keserci, davanın ÖHD'li avukatlarından Hüseyin Boğatekin'in bu dosyanın bilerek ve isteyerek Kürdistan mahkemelerinden Ankara'ya alındığını söylemesi üzerine, 'Kürdistan' kelimesini kullandığı için Boğatekin'e soruşturma açılmasının talep edildiğini belirtti. Keserci, bu ve benzeri davalara ilişkin bir an önce Hakikat Komisyonlarının kurulmasını istedi.