BDP Milletvekili Esat Canan, Kürtçe üzerindeki yasaklara dikkat çekerek, Türkiye'nin kültür politikasını eleştirdi. Canan, "ana dilde yazılan dergi, gazete, kitap yasaklanıyorsa, düşünce ve ifadeleri nedeniyle aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, sanatçılar cezaevinde ise veya sürgün ediliyorsa, o zaman o ülkede kültür politikası, enine boyuna tartışılması gereken bir kültür politikası hâline gelir" dedi. Canan, önemli Kürtçe eserlerin orijinalliði korunarak Türkçeye çevrilmesi gerektiðini belirtti.
Kültür ve Turizm Bakanlıðı yazma eserler bütçesi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz alan BDP Hakkari Milletvekili Esat Canan, AKP Hükümeti'nin uyguladıðı kültür politikasının, ülkedeki demokrasi seviyesini de gösterdiðini söyledi. Canan, "Eðer bir ülkede bulunan önemli iki grup toplumdan birinin ana dili hâlen kamu alanlarında yasak ise, ana dilde yazılan dergi, gazete, kitap yasaklanıyorsa, düşünce ve ifadeleri nedeniyle aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, sanatçılar cezaevinde ise veya sürgün ediliyorsa, o zaman o ülkede kültür politikası, enine boyuna tartışılması gereken bir kültür politikası hâline gelir. Aslında bu konular, genel bütçeden Kültür Bakanlıðına ne kadar pay ayrıldıðından daha önemli konulardır. Çünkü bunlar ülkenin bakış açısını, demokrasi kültürümüzün seviyesini de ifade eder" diye konuştu.
'ÖNEMLÝ KÜRTÇE ESERLER ORJÝNALLÝÐÝNE SADIK KALINARAK KÜLTÜR MÝRASINA KAZANDIRILMALI'
Türkiye'de uygulanan devletin resmî kültür politikasının, kültür gerçekliðinden uzak durumda olduðuna işaret eden Canan, "36 uygarlıðın gelip geçtiði ve 27 etnik grubun yaşadıðı Anadolu kültürlerinin bu muhteşem kültürel zenginliðini, tekil bir kültüre, yani bir kültüre indirgemeye çabalamak, çoðulcu ve demokratik kültür açısından bu ülkenin gerçeðine yapılacak en büyük kötülüktür" dedi. BDP'li Canan, 'tek dile, tek renge mahkûm edilmiş bir kültür anlayışının zamanının geçmiş olduðunu' belirterek, yapılacak yasal deðişimlerle çoðulcu kültür anlayışının hızla hayata geçirilmesini istedi.
Canan, Ehmedê Xanî ve Feqiye Teyrân'ın eserlerinin kültür mirasına kazandırılması gerektiðini kaydetti: "Ülkede din, dil, ırk ve etnik köken ayrımı yapmadan, sanata ve kültüre katkısı olan tüm eselerin orijinalliðine sadık kalınarak, insanlıðın ortak mirası anlayışıyla gelecek kuşaklara aktarmaya çalışmak bakanlıðın en önemli görevi olmalıdır. Bu çerçevede, örneðin Ehmedê Xanî'nin 'Nûbehara Biçûkan' ve Feqiyê Teyrân'ın 'Hespê Reş' adlı muhteşem yazma eserlerinin de Türkçeye çevrilerek kültür mirasına kazandırılması saðlanmalıdır."
'GÜVENLÝK POLÝTÝKALARI HAKKARÝ KALESÝ'NÝ ÇIPLAK KAYAYA DÖNÜŞTÜRDÜ'
Hakkari ile ilgili olarak da konuşan BDP Milletvekili Esat Canan, bölgede uygulanan güvenlik politikalarının, zengin bir tarihi kültür ve turizm potansiyeline sahip olan kentte zarar teşkil ettiðine deðindi. "...Ne yazık ki halktan koparılarak birer güvenlik alanı hâline getirilmiştir. Bunlardan biri olan tarihî Hakkâri Kalesi, hâlen bir askerî birlik tarafından üs olarak kullanılmaktadır. Askerler tarafından kullanılan Hakkâri Kalesi, bugün sadece çıplak bir kayadan ibaret bırakılmış olsa bile, etrafında yaşayan halkın en büyük kültür miraslarından biridir. O mirası, sahiplerinin kullanımına yeniden açmak bir insanlık ve uygarlık gereðidir. Hiçbir çaðdaş ve demokratik bir hukuk devleti, 21'inci yüzyılda bu doðal hakkı vatandaşlarından esirgemez."
Sat Gölü, Berçelan Yaylası ve buna benzer tarihî ve turistik yaylaların "yasak bölge" kapsamına alındıðından turizme ve halkın hizmetine kapatıldıðını da ifade eden Canan, "Yüksekova ilçemizde ise 1993 yılında temeli atılan kültür merkezi, aradan on dokuz yıl geçmesine raðmen henüz yapımı bitirilmediðinden hizmete açılamamıştır. Öncelikli olarak Hakkâri Kalesi ile Yüksekova Kültür Merkezinin halkın hizmetine sunulması konusundaki talebimizi bir kez daha burada Sayın Bakana hatırlatmak istiyoruz" dedi.