Kürt hareketinin çınarlarından Canip Yıldırım, dün gece Ankara'da hayatını kaybetti.
Eski TİP üyelerinden, 49'lar Davası'nın sanıklarından, Musa Anter'in yoldaşı ve yeni nesil Kürt siyasetinin delikanlı Canip Amcası (Yıldırım) 90 yaşında hayata gözlerini yumarken de, PKK'nin Kürtlerde yarattığı değişimin hayranlığını dile getirdi.
Kürt hareketinin bilgelerinden Canip Yıldırım, 90 yaşında Ankara'da hayatını kaybetti. 1925 Diyarbakır Lice doğumlu olan Yıldırım, önceki gün yaşının ilerlemesinden dolayı Güven Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada yaşadığı şeker koması nedeniyle Yıldırım, dün gece hayatını kaybetti. Yıldırım, ilerlemiş yaşına rağmen asla mücadeleden vazgeçmeyerek, mücadele hayatına ilk gençlik yıllarında başladı. Diyarbakır'da dünyaya gelen Yıldırım'ın hayatını Kürt mücadelesiyle geçti. Aristokrat bir aileden gelmesine rağmen erken yaşlarda eşitlik ve özgürlük mücadelesine başlayan Yıldırım, dönemin koşullarına rağmen yurtdışında tamamladığı hukuk eğitiminden sonra kalma imkanları varken mücadele etmek için Türkiye'ye döndü.
1944 Ankara Üniversitesi'nde Hukuk Fakültesi'nde okuyan Yıldırım, eğitimini tamamlamak için Paris'e gider. Paris yıllarında bir yandan solla tanışır, diğer yandan ulusal kimliğine ilişkin ilgisi daha da yoğunlaşır. Türkiye'ye döndüğünde "siyaset yapmak" kararıyla Diyarbakır'da avukatlığa başlar. CHP ve Demokrat Parti (DP) ayrışması yaşandığı dönemde, o başka bir tercihe yöneldi. 1950'lerin ikinci yarısında DP'de ayrılmalar başlayınca Yıldırım da Hürriyet Partisi'nin Diyarbakır İl Yönetimi'nde yer alır. Verdiği bütün mülakatlarda siyasete girişini, "Bu parti Kürt meselesine ne kadar yarar, ne yapabiliriz?" sorusuyla açıkladı Yıldırım. Yıldırım bir taraftan da bir grup Kürt aydını ile birlikte aydınlanma faaliyetleri yürütür. Diyarbakır'da çıkarılan ve Kürt aydınlarının buluşma noktası haline gelen İleri Yurt gazetesini çıkaranlar arasında yer alır. Yıldırım'ın hemen yanı başında Kürtlerin bir diğer Çınar'ı Musa Anter vardı. Ayrıca gazetede yazı işleri müdürlüğü yapar. Gazete "49'lar tutuklamasına kadar yayınını sürdürür. Yıldırım bu arada çıkarılan dergide çıkan "Qimil" şiiri nedeniyle açılan 49'lar Davası'nda yargılanan isimlerden biri olarak tarihe geçer. Dava açıldığında CHP'nin baskıcı yönetimi değil, Demokrat Parti yönetimdeydi.
Hayatına yakın tarihin bütün Kürt isyanlarını, bütün darbeleri sığdıran Yıldırım, hem Ağrı, Dersim'in şahididir hem de Şeyh Sait isyanının yakın tanığıdır. Yıldırım, 27 Mayıs darbesini de CHP'de karşılarlar. Darbe sürecinde tutuklanan Yıldırım, Diyarbakır'dan İstanbul'a "Harbiye hücreleri"ne oradan da Ankara Cezaevi'ne gönderilir.
Cezaevi sonrası Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) kuruluş sürecine katılır Yıldırım. İlgilerini çeken nokta yine "Kürt sorunu"dur. Parti programında, "Kürt ve Arap vatandaşlar da birinci sınıf vatandaştır" denilmesi zaten bu partiye girmeleri için yeterli olmuştur. Arkalarına geniş bir halk desteği de alırlar. Bunun nedeni çok güçlü olan sosyal ilişkileridir.
12 Mart darbesinde de Yıldırım tutuklananlar arasında yer aldı. Ancak 74'teki "Ecevit affı" ile tahliye edilen Yıldırım, askeriye tarafından "Diyarbakır'da kalırsan seni perişan ederler" sözleriyle tehdit edilir.
DEP, HEP, HADEP, DTP, BDP'de hep öndeydi
Canip Yıldırım, ömrünün son yıllarını da yine siyaset ve kültürel çalışmalara adadı. Yıldırım'ın Ankara'daki en önemli adreslerinden biri Kurd-Der'di. Burada her türlü etkinliğe katılan ve her etkinlikte de mutlaka deneyimleri merak edilerek konuşturulan Yıldırım, yaptığı bütün konuşmalarda, "Nereden nereye, eskiden kendisini ifade edemeyen Kürtler şimdi dünyanın gündemindeler, Ankara siyasetini belirliyorlar, Ortadoğu'da büyük bir güçler. Hepsini bu Apo yaptı" diyerek PKK ve önderine olan hayranlığını dile getiriyordu.
Yıldırım'ın oğlu Şahabettin Yıldırım, babasının çok mutlu bir şekilde mücadele ettiğini ve hayatının da öyle sona erdiğini belirterek, "Yaşamı çok seviyordu. Ölümü aklına getirmeyen bir insandı, o yüzden hiç vasiyeti olmadı. Mutluydu, çok mutlu hayatı oldu. Mücadele onu mutlu ediyordu. Mühim olan hep zorluklar içerisinde mutlu olmaktı derdi. 'Hiç kimseye ihanet etmedim, halkım da bana ihanet etmedi' diyordu son yıllarda. Karşılaştığım hiçbir insandan kötülük görmedim diyerek gitti" dedi.
Yıldırım'ın cenazesi yarın Kocatepe Camii'nde düzenlenecek cenaze töreninin ardından Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecek.