Canpolat: 21 Haziran’da kitlesel şekilde cezaevleri önünde olalım

TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat, "21 Haziran’da kitlesel şekilde cezaevleri önünde olalım" dedi. Canpolat, krizden çıkışın tek yolunun İmralı olduğunu söyledi.

ZİNDANLARDA DİRENİŞ

Siyasi tutsakların “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” şiarıyla 27 Kasım 2023’te süreli-dönüşümlü açlık grevi ile başlattığı ve 4 Nisan’da telefon-aile görüşmelerine çıkmama ve mahkemeleri boykot etme eylemleri devam ediyor. Tutsak ailelerinin cezaevleri önünde başlattığı ve her pazartesi gerçekleştirdiği ‘Özgürlüğe Ses Ver’ eylemi de sürüyor.

TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat, tutsakların eylemini ve "cezası" tamamlanan tutsakların ise tahliye edilmemesini değerlendirdi. Tutsakların kendilerini tamamen izole etmesinin Türkiye ve Kurdistan’ın genelini etkilediğini söyleyen Canpolat, “Tecrit koşulları kabul edilir bir boyutta değildir. Kürt sorununun önündeki en büyük engel tecrit koşullarıdır. Kürt'e dair her şeyin yasaklanması tecritle bağlantılıdır. Çözümsüzlüğün getirmiş olduğu ekonomik, ahlaki ve siyasi bir buhran var. Bunların temel sebebi de Kürt sorunun çözülmemesi ve tecridin sürdürülmesidir. Bir an önce bu soruna çözüm kapısı aralanmalıdır. İktidarın bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz. İkinci bir çözüm sürecinin Türkiye’de yaşayan tüm kesimleri de olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz” dedi.

‘SİYASİ KRİZDEN ÇIKIŞIN TEK YOLU İMRALI’DIR’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin toplumda önemli etkiler göstereceğini belirten Canpolat, “Önderlik ile görüşmelerin engellenmesinin temel nedeni de budur. Fikir ve perspektiflerinin dışarıya yansımasını, toplumların bu fikirlerden etkilenmesini istemiyorlar. Tecridin sürdürülmesi siyasi bir karardır. Hukuki hiçbir açıklaması yoktur. Devlet kendi anayasasını çiğniyor. Türkiye’deki tüm siyasi partilerin Sayın Öcalan ile görüşmesi gerektiğine ve ülkedeki siyasi krizin çözümü için fikir alması gerektiğine inanıyoruz. Ancak ne yazık ki tam tersi olarak avukatların ve ailenin tüm başvuruları ısrarla reddediliyor. Bunun çözüm getirmeyeceğini iktidar da çok iyi biliyor. Kendisinin de sıkıştığı bu siyasi krizden çıkışın tek yolu İmralı’dır. Halkların özgürlüğü için İmralı kapılarının açılması gerekmektedir. Tecrit sistemiyle aslında yalnızca Kürt halkı değil, tüm halklar da tecrit altındadır” diye belirtti.

‘TUTSAKLARIN EYLEMİNE SAHİP ÇIKMALIYIZ’

Canpolat, tutsakların sürdürdüğü eyleme de değinerek, şunları söyledi: “Tutsakların bu eylemi aslında bize yani dışarıda olanlara da açık bir eleştiridir. Sessizliğimiz eleştiriliyor. Toplumun da bu var olan eylemlere sahip çıkarak tutsakların eleştirisini boşa düşürmemesi gerekiyor. Herkese de bu konuda çağrımızdır: Gelin, toplumu kaos ortamından hep beraber çıkaralım. Öte yandan şu an zindanlarda aynı zamanda cezası biten tutsakların tahliyeleri engelleniyor. Birçok hapishanede aynı sorunlar yaşanıyor. Arkadaşlarımız cezalarından fazlasını yatmış olmalarına rağmen cezaevi kurullarının pişmanlık dayatmasını kabul etmedikleri için tahliye edilmiyorlar. Çok gayriahlaki bir durumdur bu. Türkiye’de hukukun nasıl ayaklar altında olduğunu görüyoruz bu uygulamalarla. Biz de bu konuyla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Konuyu Meclis’e taşımanın yanı sıra dünya gündemine de sokmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar bir dönüş alamamış olsak da bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu aslında tutsaklara ikinci bir ceza sistemidir. Bu zihniyete karşı elimizden geleni yapacağız."

‘EYLEMLERİ BÜYÜTMELİ VE YAYMALIYIZ’

Halkların tüm eylem ve çağrılarına rağmen tecridin sürdürüldüğüne değinen TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat, şunları kaydetti: “Bizim aslında gerçekleştirdiğimiz eylem ve etkinlikler daha çok yayılmalı ve daha büyük tepkiler oluşmalıdır. Ciddi bir eylemsellik çalışması yürütülmelidir. Eylemlerin ve çalışmaların kitleselleşmesi gerekiyor. Kitleselleşmediği sürece başarmamız mümkün değil. Yarın bayram ve aileler bu bayram çocuklarıyla görüşemeyecekler. Her annenin, babanın, çocuğun hakkıdır yakınlarının sesini duymak, yüzünü görmek. Ama maalesef Türkiye’deki sistem buna izin vermiyor. Hukukun ayaklar altına düşmesi bunu engelliyor. Bu insani bir durum da değildir. Gönül isterdi ki yarın tüm aileler tutsaklarıyla görüşsün, seslerini duysun, bayramlarını kutlasın. Ancak Kürt halkına bayram bu hukuk dışı uygulamalar sürdükçe hiçbir zaman gelmeyecek. O nedenle bizim aslında kurum ve aileler olarak bir çağrımız var. Cuma günü, 21 Haziran’da herkes cezaevlerinin önüne gelerek ailelerin eylemine destek vermeli. Tüm kurumlarımıza ve duyarlı kamuoyuna buradan katılmaları için sesleniyoruz. Cuma günü sanki görüşe gidiyormuşuz gibi hepimiz cezaevleri önlerinde olalım.

Bu eylemlerde çoğalmamız gerekiyor. Herkesin amasız fakatsız bu eylemlere katılması gerekiyor. Tüm siyasi partilerin, kurumların tecride karşı durması ve tutsakların eylemine sahip çıkması gerekiyor. Aileler yalnız bırakılmamalıdır. Tüm tutsakların ailelerinin kendinde eylemlere katılma sorumluluğu görmesi gerekir. Sahip çıkmak ve yalnız bırakmamak bizim sorumluluğumuzdur. Bu vesileyle tüm ailelerimizin, her şeye rağmen vazgeçmeyen annelerimizin ve tüm tutsaklarımızın bayramını kutluyoruz. Hepimiz taşın altına elimizi koyalım ve eylemlerimizi güçlendirelim. Güçlü bir refleksle başaramayacağımız bir konu söz konusu olamaz. Bir kez daha herkesin bayramını kutluyoruz. Barışa ve özgürlüğe vesile olmasını diliyoruz.”