AKP'nin Kürdistan'daki katliamcı uygulamaları sırasında yaşanan ekolojik tahribatlar, rapor haline getirildi. Raporun sonunda, AKP'ye derhal şiddetten vazgeçme ve müzakereye dönme çağrısı yapıldı.
Mezopotamya Ekoloji Hareketi, 24 Ekim-10 Kasım günleri arasında sahada anketler sonucu elde ettiği sonuçlardan yola çıkarak, "Çatışmalı Ortamda Ekolojik Tahribatlar" başlıklı rapor hazırladı.
Rapor, Diyarbakır Mimarlar Odasında bugün basın toplantısı düzenlenerek açıklandı.
800 AİLE İLE GÖRÜŞÜLDÜ
Raporu hazırlamak için mülakatı yapan grupların, sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerdeki ekoloji aktivistlerinden toplamda 85 kişinin katılımıyla oluşturulduğuna ve toplamda 800 aile ile görüşme yapıldığına dikkat çekildi.
Çalışmanın gerçekleştirildiği yerlerin ise Amed’de Sur, Bismil; Mardin’de Nusaybin, Dargeçit; Hakkari’de Yüksekova, Şemdinli; Şırnak’ta, Şırnak, Cizre, Silopi, Beytülşebap; Van’da Süphan, Yeni Mahalle, Karşıyaka, Hacıbekir, Edremit olduğu belirtildi.
Raporda, "Son beş ayda AKP iktidarının müzakere masasını devirmesinden sonra artarak devam eden şiddet ortamı, gün gittikçe toplumsal yaşam üzerinde başta kadın ve çocuk olmak üzere sivil insanların ölümüne sebebiyet vermektedir. Siyasi iktidar tarafından geliştirilen öz yönetim ilan eden özellikle Sur, Cizre, Silopi, Kerboran kentlerinde ulusal ve uluslararası hukuk çiğnenerek 21. yüzyılda Ortaçağ dönemlerinde yaşanmayan bir insanlık trajedisi yaşamaktayız" denildi.
'DEVLET YÜZ BİNLERCE İNSANIN HAKLARINI ELLERİNDEN ALDI'
"Bu kentlerde çeyrek milyon (270 bin) sivil insanın en temel hakları olan barınma, beslenme, eğitim, sağlık ve en temel hak olan yaşam hakkı devlet tarafından 'sokağa çıkma yasağı' getirilerek elinden alınmıştır. Çocuklar da bu kentlerin nüfusunun yarısını (135 bin) oluşturmaktadır" diye kaydedilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Her gün kadınlar, gençler, çocuklar ve yaşlılar, masum siviller demeden insanlar öldürülmektedir. Çatışmalı süreç boyunca tanklar, toplar ve ağır silahların kullanıldığı kentlerde insanlık tarihinin ortak mirası olan Suriçi'ndeki tarihi ve kültürel yapılar yakılıp, yıkılıp tahrip edilmektedir. Bu şiddet ortamının tanığı ve sanığı 100’e yakın çocuk katledilmiştir. Bu çocukların yaşam boyu unutamayacakları psikolojik travmalar vicdani olarak bardağı taşımaya yeterli sebeptir. Ablukaya alma, sokağa çıkma yasakları ve toplum üzerinde oluşturulan şiddet öncelikli baskılar, can, mal, tarihsel ve kültürel yapı tahribatlarını beraberinde getirmiştir."
'HAYVANLAR VE ORMANDAKİ TÜM CANLILAR TELEF OLDU'
Raporda, görüşülen ailelerin anlatımlarından yola çıkılarak, şu bilgilere yer verildi:
"Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ilçelerde genellikle bahçeli evler olarak yapılaşma bulunmaktadır. Bahçesinde meyve ağaçları bulunmakta, bazen de bostancılık yapmakta oldukları görüldü. Bahçelerinde ve evlerinin bodrum katlarında hayvancılık yaparak geçimini sağladıklarını belittiler. Sokağa çıkma yasaklarından ve çatışmalardan dolayı bu geçim kaynaklarının çok büyük zarara uğradığını belirtmişlerdir. Evlerine yakın yerlerde kurdukları tarım arazilerine gidememişler ve hasat yapamadıkları için de ürünlerini alamadıklarını dile getirmişlerdir.
Hayvanlara, patlamalardan etrafa dağılan şarapnel parçaları isabet etmiş; kullanılan gazlar ve mermilerden dolayı telef oldukları dile getirildi. Sokağa yada başka alanlara çıkamadıkları için ölen bazı hayvanları, kireçlenerek bahçeye gömdüklerini dile getirmişlerdir. Çatışmalardan dolayı insanlar evlerini terk ettiklerinden ya da evden dışarıya çıkamadıklarından bostanlar ve ağıllardaki hayvanların bakımsız kaldıklarını belirtmişlerdir.
Dağlık bölgelere yakın olan yerlerde (özellikle Şırnak, Şemdinli, Yüksekova, Dargeçit) meralarda küçük ve büyük baş hayvancılık yapılmaktadır. Devletin o alanları özel güvenlik bölgesi ilan etmiş ve bombaladıkları için, buralarda bulunan hayvanları meralarda bırakmak zorunda kaldıklarını ve bombalamalar sonucu bazı hayvanlarında telef olduğunu söylemişlerdir. Bu alanlarda arıcılık faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini bununla uğraşan halkın çok büyük maddi zararlara uğradığını belirtmişlerdir. Yine bombalamalar sonucunda orman yangınları çıkmış, ormanda yaşayan canlıların yanarak can verdiklerini gördüklerini söylediler.
'DEVLET GÜÇLERİ GÜVERCİNLERİ BİLEREK HEDEF ALDI!'
Diyarbakır Suriçi'nde güvercin beslemenin günlük hayatın bir parçası olduğu bilinmektedir. Bu alanda uygulanan sokağa çıkma yasağından sonra gerek şarapnellerden, gaz bombalarından kaynaklı gerekse de güvenlik güçlerinin bilerek hedef alması sonucunda birçok güvercin ölmüştür. Güvenlik güçlerinin bazı yerlerde sahipsiz kalan güvercinleri elleriyle öldürdüklerini gördüklerini dile getirmişlerdir."
'TEMİZ VE PİS SU BİRBİRİNE KARIŞTI'
"Sokağa çıkma yasağı" olan yerlerde temiz su şebeke boruları ile pis su borularının patladığına, temiz su ile pis suyun birbirine karıştığına dikkat çekilen raporda, içme suyu konusunda çok büyük sıkıntıların yaşandığı belirtildi. Raporda, devamla şunlar kaydedildi: "Sokağa çıkma yasaklarının olduğu yerlerde elektrik kesintileri ve su kesintileri yaşanmıştır. İçme suyuna erişim sıkıntısı çeken halk, bazı bölgelerde bahçelerinde daha önce açılmış, içme suyu olarak kullanımının uygun olduğunu bilmedikleri kuyulardan su kullanmak zorunda kaldıklarını söylemişlerdir. Bazı yerlerde de elde edilen tarım ürünlerinin ve içilen suyun tadında değişiklik olduğunu söyleyen birçok kişiye rastlanmıştır. Bu bölgelerde yoğun olarak kullanılan gaz ve askeri mühimmatların besinlerde ve içme suyundaki tat değişikliğine neden olduğunu belirtilmişlerdir. Tüketilen su ve gıdaların tatlarının dayanılmaz olduğunu, bu nedenle yediklerini anında tekrar çıkaranların olduğunu belirtmişlerdir."
'HASTALIKLAR ORTAYA ÇIKTI'
Raporda, çatışmalar ve kullanılan mühimmatlardan kaynaklı KOAH, nefes darlığı vb. hastalıkların çok fazla ortaya çıktığı; Dargeçit, Nusaybin, Yüksekova’da ve Cizre’de çocuklarda ateşli hastalıkların görüldüğü ifade edildi.
"Güvenlik güçleri sokaklarda biriken çöpleri almaya gelen belediyeye ait çöp toplama kamyonlarının girişini engelledikleri için sağlıksız bir ortam oluştuğu görülmüştür" vurgusunda bulunulan raporda, şu bilgiler de paylaşıldı:
'ÇOCUKLAR BAĞLANMAK ZORUNDA KALDI!'
"Sokağa çıkma yasağından dolayı bazı aileler geçici olarak bazıları ise kalıcı olarak mahalleleri terk etmek zorunda kalmışlardır.
Bu dönemde, özellikle çocukların çok ciddi korkular yaşadıklarını belirtmişlerdir. Çocuklar, oluşan patlamalar ve polis araçlarından yapılan sürekli anonslardan kaynaklı seslere karşı kaygı ve korku, ağlama, uyumama vb. davranışların oluştuğunu dile getirmişlerdir. Bazı aileler, çocuklarının dışarıya çıkmasını engellemek için belli sabit yerlere bağlamak zorunda kaldıklarını belirtmişlerdir. Çatışma esnasında kullanılan askeri mühimmatların atıkları, sonra çocuklar tarafından toplanarak bir oyun malzemesi olarak kullanıldığı görülmüştür. Bu durumun ileriki dönemlerde çocukların ruhsal sağlığında olumsuz etkilerinin olacağı belirtilmiştir. Tüm saldırgan politikalar, ekosistemde ciddi tahribatlara yol açtığı gibi; insanların temel yaşam hakkı olan, temiz ve yaşanılabilir bir çevrede yaşama, eğitim, sağlık, beslenme ihtiyaçlarını karşılama ve güvenlik içinde yaşama hakları gasp edilmiştir."
'AKP DERHAL MÜZAKERE MASASINA DÖNMELİ'
Mezopotamya Ekoloji Hareketi tarafından hazırlanan raporun sonunda ise şunlar belirtildi:
"Siyasi iktidarın, öz yönetime karşı Kürdistan kentlerinde sivil insanların temel yaşam haklarına yönelik yaptığı şiddet ve baskılardan bir an önce vazgeçmesi gerek; ülkenin ve bölgenin huzuru için yeniden müzakere masasına dönülmelidir. Ancak müzakere şartlarında bu dönemde yaşanan yaşanacak tahribatlar engellenmiş olacaktır."