Cemal Şerik: 1 Mayıs meydanlarını doldurmak tarihsel sorumluluktur

AKP/MHP diktatörlüğünün yükselen mücadeleden korktuğu için 1 Mayıs’ı yasaklama arayışında olduğunu ifade eden PKK Merkez Komite Üyesi Cemal Şerik, herkesi birlikte mücadeleye davet etti.

PKK Merkez Komite Üyesi Cemal Şerik, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı'na sayılı günler kala ajansımıza değerlendirmede bulundu. Başta Kürdistanlı ve Türkiyeli emekçiler olmak üzere tüm dünya işçilerinin ve halklarının, ezilenlerin, mazlumların 1 Mayıs’ını kutlayan Şerik, “Böylesi bir günü dünya insanlığına mal edenleri, bu uğurda yaşamlarını verenleri saygı ile selamlıyorum. Böylesi bir günde şehitlerimize adadığımız Mayıs ayında, şahadetlerinin yeni bir yıl dönümüne girerken Deniz Gezmişleri, Yusuf Arslanları, Hüseyin İnanları, Sinan Cemgilleri, İbrahim Kaypakkayaları, Haki Karerleri, Halil Çavgunları saygıyla andığımı onların şahsında tüm devrim şehitlerimizi selamladığımı belirtmek istiyorum” dedi. 

Cemal Şerik’in 2021 yılı ve bu yılki 1 Mayıs İşçi Bayramı’na ilişkin değerlendirmeleri şöyle: 

“Bu 1 Mayıs önceki 1 Mayıs’lara oranla kendi özgünlükleri ile tarihe geçecek bir anlam ifade ediyor. Bu anlamda içerisinde geçtiğimiz dönemin özelliklerinde anlamını buluyor. İçerisinde geçmekte olduğumuz dönemin öne çıkan temel özelliklerini ise Kürdistan ve Türkiye halklarının her zamankinden daha çok özgürlüğe, demokrasiye yakın olduğu bir döneme girmiş olmamız oluşturuyor. AKP/MHP faşist diktatörlüğü her zamankinden çok daha fazla çözülme noktasına gelmiş, adeta pamuk ipleriyle iktidara bağlı bir konumda bulunmaktadır. Bu yönleriyledir ki Kürdistan ve Türkiye halklarının gelişecek olan birlikte mücadelesi, ortaklığı; AKP/MHP faşist diktatörlüğünü iktidara bağlayan o pamuk ipliklerinden de koparacak güçtedir. Ve bunu AKP/MHP faşist diktatörlüğü görüyor. 

‘EMEKÇİLERİN BİRLİKTELİĞİNDEN KORKUYORLAR’

Bunun içindir ki 2021 yılının 1 Mayıs'ına her zamankinden çok daha fazla korkarak giriyor. Korktuğu içindir ki 1 Mayıs’ta meydanları, Kürdistanlı ve Türkiyeli emekçilerin doldurmasından, kadınların gençlerin meydanlarda gür sesleriyle haykırmasından korkuyor. Emekçilerin birlikteliğinden korkuyor. Halkların birlikteliğinden korkuyor. Bu nedenledir ki türlü bahanelerle 1 Mayıs’ı engellemeye çalışıyor. Yasaklar koyuyor. Yasaklara gerekçe olarak da türlü türlü bahaneler uyduruyor. Bahanelerin başında da Corona geliyor. Sanki düne kadar parti kongrelerini büyük topluluklarla, kalabalıklarla gerçekleştiren Erdoğan değilmiş gibi insanların bir araya gelerek kutlama yapmasını engelliyor. Fakat bulduğu gerekçeye, sadece ona kanmış olanları inandırabiliyor. Toplum ve halk tarafından emekçiler tarafından ise bu iddiaların ne kadar uydurma, ne kadar yalan olduğu görülüyor ve biliniyor. 

TÜRKİYE VE KÜRDİSTANLI HALKLAR ORTAK MÜCADELE ETMELİ 

O nedenledir ki halklar, emekçiler, kadınlar, gençler, sosyalistler ve devrimciler 2021 yılının 1 Mayıs'ında her zamankinden çok daha fazla alanları doldurmaya hazırlanarak giriyor. AKP/MHP faşist iktidarlığı da bu gerçeği görüyor. Bunu gördüğü içindir ki engelleme çalışmalarını çok daha had safhaya çıkarmış bulunuyor. Öyle ki bu çalışmaları fiili engellerin üzerine taşıyarak daha farklı yönelimlere başvuracağını gösteriyor. Fakat böyle de olsa, halklar ve emekçiler 1 Mayıs’a daha güçlü hazırlanma yönündeki kararlılıklarından geriye bir adım atmış değillerdir. Kürdistanlı ve Türkiyeli emekçiler, AKP/MHP faşist diktatörlüğünün gerçek yüzünü görmüşlerdir. AKP/MHP faşist diktatörlüğünün yıkılmasının ancak Türkiye ve Kürdistan halklarının birlikte ortak mücadelesiyle gerçekleşebileceğini de anlamışlardır. 8 Mart’ta bunu göstermişlerdir. Newroz’da bunu göstermişlerdir. Önceki süreçte yaşanan seçimlerde göstermişlerdir. 

Ortak mücadele ettiklerinde, birlikte tutum takındıklarında AKP/MHP faşist diktatörlüğünün ne yaparsa yapsın ayakta kalamayacağını karşılarında bir güç olarak varlığını korumayacağını kendi yaptığı eylemleriyle pratikleriyle görmüşlerdir. 1 Mayıs’a da bu bilinçle hazırlanıyorlar. Bu kararlılıkla hazırlanıyorlar. Bunun gereklerinin yerine getirilmesi tüm engellemelere rağmen 1 Mayıs’ta meydanları dolduracak olmaları AKP/MHP faşist diktatörlüğüne karşı verilen en anlamlı ve güçlü yanıt olacaktır. Verecekleri bu güçlü yanıtta sadece AKP/MHP faşist diktatörlüğünün baskılarına karşı gösterecekleri direnç anlamında değildir. Verecekleri yanıt aynı zamanda geleceği de kendi ellerinde kurmadaki kararlı olduklarının da bir göstergesi olacaktır. Böyle bir anlam ifade edecektir. Böyle bir anlamla da önümüzdeki dönemde sürekli mücadele alanlarında olarak AKP/MHP faşist diktatörlüğüne en güçlü karşılığı vermeye devam edecektir. 2021 yılının 1 Mayıs’ı böylesi koşullarda karşılanmaktadır. 

GÜNÜMÜZ KOŞULLARI 135 YIL ÖNCEKİ KOŞULLARA BENZİYOR

Bu koşullar tarihsel açıdan da büyük bir öneme sahiptir. Çünkü 1 Mayıs’ın tarihte yer edinmesine neden olan süreçle günümüzdeki koşullar birbirine benzemektedir. Öz olarak ortak yanlar ifade etmektedir. Kuşkusuz 135 yıl önceki 1 Mayıs’ın yaşandığı yıllarla 2021 yılının yaşandığı koşullar birbirinden farklıdır. Bu farklılıklar kapitalist moderniteye karşı emekçilerin mücadelesinin neden verilmesi gerektiği gerçekliğini gölgelememektedir. Aksine o zamanla günümüzdeki koşulların özde benzerlikleri bugün mücadelenin çok daha güçlü olarak yükseltilmesinin ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir. Unutulmamalı ki 1 Mayıs tarihe vahşi kapitalizm koşullarında geçmiştir. O günkü koşullarda kapitalistler en vahşi şekilde sömürü egemenliklerini, baskılarını sürdürerek kendilerini var edeceklerini düşünüyorlardı. 

O nedenledir ki işçiler 12 ile 16 saate varan düzeyde çalışıyorlardır. Herhangi bir sosyal hakları ve güvenceleri yoktu. Almış oldukları ücret ancak bir dilim kuru ekmeği almalarına imkan tanıyordu. Bunun ötesinde başka yaşam hakkı işçilere, emekçilere tanınmamıştı. İşçiler o koşullarda mücadele ettiler. O koşullarda sınıf bilinci gelişmeye başladı. O koşullarda örgütlenmeye başladılar. Ve örgütlenmeleriyle de kapitalistlerin o vahşi sömürü biçimlerini geriletmişlerdir, darbe vurmuşlardır. Direnişleriyle o zamanlarda 12 ile 16 saat arasında ısrar eden burjuvalar 8 saatlik iş gücünü oluşturmak zorunda kaldılar. Bu 8 saatlik iş gücünü kabul etmeleri daha sonraki süreçte işçilerin örgütlenme mücadelelerini daha ileri safhaya taşımalarına güç ve imkan tanımıştır. 

EMEKÇİLER GÖNÜLLÜ KÖLE YAPILIYOR

Şimdi de kapitalist egemenler, sömürüyü çok dizginsiz hale getirmiş bulunuyorlar. Kürdistan ve Türkiye’ye benzeyen ülkelerde sömürü en vahşi şekilde gerçekleştiriliyor. İş güvenliğinden yoksun insanlar çok ucuz işlerde çalıştırılıyor. Her an işten çıkarılmayla karşı karşıyadırlar. Ve bu koşullarda Türkiye ve Kürdistan’da işçiler açlıkla terbiye edilmek isteniyor. Bir kuru ekmeğe muhtaç olan insanlar köleliği kabul etmeye zorlanıyorlar. Şimdi Türkiye ve Kürdistan’da emekçiler gönüllü köleler haline getirilmek isteniyor. Bu konuda da çok yoğun baskı altındadırlar. Belediyelerde işçiler işlerinden çıkartılıyor. KHK’ler ile kamu emekçileri işlerinden çıkartılıyor. Bunlar açlığa mahkum edilerek, terbiye edilmek isteniyor. Bununla beraber Erdoğan-Bahçeli faşist diktatörlüğünün her istediğini kabul hale getirmek istiyorlar. Fakat buna karşı işçiler de mücadele ediyor, direniyorlar ve haykırıyorlar. 2021 yılı 1 Mayıs’ında bu haykırışın çok daha güçlü yükseleceği günler olacağını ifade ediyor. Yine AKP/MHP faşizminin toplumun sömürüyü içselleştirerek gönüllü köleler haline getirmesine karşı gösterilen bir direnç, bir karşı koyuş anlamına geliyor. 

KÜRDİSTANLILARIN TÜRKİYELİLERE UZATTIĞI EL TUTULMALI

1 Mayıs'ın Kürdistan ve Türkiyeli emekçiler için tarihsel bir önem ifade ettiğini herkes görüyor. 1 Mayıs işçilerin, emekçilerin günü ile de sınır değildir. Kadınların, gençlerin, ezilenleri ve sömürülenlerin de günüdür. Bu yönüyle tüm dünya insanlığına mal olmuş bir gündür. Faşizm de tüm dünya insanlığının düşmanıdır. Bu nedenledir ki 1 Mayıs insanlık değerlerine sahip çıkanların, insanlığında ısrar edenlerin faşizme karşı mücadelesinin yükseleceği bir gün anlamına geliyor. Bununla birlikte Kürdistan ve Türkiye halklarının da ortak, birlikte mücadelesinin çok daha gür sesle haykıracağı gün olma özelliğini ifade ediyor. Kürdistan halkı, emekçileri, kadınları ve gençleri varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama mücadelesinde ne kadar kararlı olduklarını defalarca kez ortaya koymuşlardır. Bu mücadeleler sonucu büyük kazanımlar da elde etmişlerdir. Kürdistan halkının varlığını bu gün hiç kimse inkar edemiyor. Kürdistan halkına karşı soykırım savaşı yürütenler de bugün gerçeği görmezden gelemiyorlar ve bunu itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Fakat Kürdistan halkının varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama mücadelesi aynı zamanda Türkiyeli kardeşlerine uzatılmış bir el anlamına da geliyor. Ve Türkiyeli kardeşlerinden eli tutmasını bekliyor. Ve bu el tutulduğu zaman Kürdistan halkı ile birlikte Türkiye halkının da özgürlüğe, demokrasiye kavuşacağını söylüyor. Bunun için de ısrarını koruyor. 

BİRLEŞİK DEVRİM HAREKETİ 

Bu ısrarın bir parçası olarak da Birleşik Devrim Hareketi içerisinde yerini alıyor. Birleşik Devrim Hareketi’nin gelişmesi ve çok daha fazla güçlenmesi için tüm imkanlarını da Türkiyeli kardeşlerine sunmuş bulunuyor. Bundan sonra uzatılan bu elin tutulması ve sunulan bu imkanların ortak mücadeleyle birlikte ileriye taşınmasıdır. Ve bunun koşulları ve imkanları her zamankinden daha fazla vardır. 8 Mart'ta, Newroz’da, seçimlerde bu görülmüştür. Önemli olan görünen bu gerçekliği çok daha fazla ileriye taşımadır. Bunun için güçlü miraslar da var. Büyük bedeller ödenmiştir ve şehitlerimiz olmuştur. Şehitlerin ödediği bedeller bu günlere bırakmış olduğu mücadele mirası birleşik mücadelenin çok daha fazla ileri safhalara taşınması için koşul ve imkan sağlamıştır. Bugün Kürdistan’da bunun mücadelesi içerisinde bulunuluyor. Özgürlük gerillası ve halk 7’sinden 70’e kadar bu mücadelenin içerisinde bulunuyor. Özgürlüğü sağlama hamlesi de bu mücadelenin en somut ifadelerinden birisi anlamına geliyor. Bu nedenledir ki 2021 yılının 1 Mayıs’ı özgürlüğü sağlama hamlesinin zirvelere daha da fazla taşınması anlamına geliyor. 2021 yılının 1 Mayıs’ına girerken bu gerçekliğin görülmesi ve bu gerçeklik temelinde Türkiyeli ve Kürdistanlı sosyalist ve devrimcilerin, demokratların, özgürlük için mücadele edenlerin, antikapitalistim diyenlerin, AKP/MHP faşizminde kendi geleceğini görmeyenlerin 1 Mayıs meydanlarını doldurması önlerinde duran en tarihsel sorumlulukların başında yer alıyor. 

Böylesi bir görev ve sorumluluk yerine getirilmelidir. Bu nedenledir ki her yıl 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu yıl da haydi 1 Mayıs’a haydi meydanlara diyerek, yürüyüşümüzü çok daha ileri safhaya taşımamız önümüzde duran bir görev olarak bulunuyor. Onun içindir ki geleceğimiz için, sosyalizm için, devrim için, demokrasi için, özgürlük için mücadele edenlerin olacağına inanıyor, herkesin 1 Mayıs’ını kutluyorum.