Çetelerin karanlık içerisinde karanlığa gömdüğü hayat!
Çetelerin karanlık içerisinde karanlığa gömdüğü hayat!
Çetelerin karanlık içerisinde karanlığa gömdüğü hayat!
Bir yıl önce gözlerini kaybeden 44 yaşındaki Kobanêli Xelef Mahmut Bozî’nin tek umudu Kobanê’deki evini satarak gözlerini tedavi etmekti. Ancak çeteler köylerini işgal ederek evini harabeye çeviriyor. Karanlık içerisinde karanlığa gömüldüğünü belirten Bozî, “Günler bize yıl gibi geliyor” diyerek Kobanê olan özlemlerini dile getiriyor. Bozî’nin 10 yaşındaki kızı Ferîde’nin tek isteği, babasının bir an evvel gözlerinin görmesi.
DAİŞ çetelerine karşılık insanlık savaşının verildiği Rojava’nın Kobanê Kantonu’nda çete saldırıları nedeniyle göç etmek zorunda kalan her ailenin ayrı bir dramı var. Tansiyon ve şeker hastalığı nedeniyle bir yıl önce gözlerini kaybeden 44 yaşındaki Xelef Mahmut Bozi ve ailesi bunlardan yalnızca biri. 10 yaşında Feride isimli bir kız çocuğu olan Bozî ve eşi Aytun Hitto, Kobanê’ye 2 km uzaklıkta bulunan Helînce köyünde çetelerin eline geçmekten son anda kurtuluyorlar. Çetelerin saldırısı esnasında köyde yalnız başına kalan Bozî ve ailesi, kendilerini zar zor Kobanê merkeze atıyor. Çatışmalar kent merkezinde de şiddetlenince Kobanê-Suruç sınır hattına geliyorlar. Geri dönme umuduyla sınırda 13 gün zor şartlar altında kalan aile, çareyi Suruç’a geçmekte buluyor. Suruç’ta 8 gün dışarda yaşayan aile daha sonra yerleştikleri Rojava Çadır Kenti’nde yaşama tutunuyor.
ÇETELER SALDIRINCA KÖYDE YALNIZ KALDILAR
“Tek isteğim bir metre de olsa görebilmek” diyen Bozî, bir yıldır gözlerini kaybettiğini ve karanlığın aslında bir ölüm olduğunu söylüyor. Hiçbir ihtiyacını tek başına gideremediğini kaydeden Bozî, eşi ve bir an olsun yanından ayrılmayan çocuğu Ferîde’nin olmazsa aç ve susuz kalacağını dile getiriyor. Çetelerin sivillere dönük saldırılarıyla karanlık içerisinde karanlığa mahkûm edildiklerini ifade eden Bozî, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Çeteler saldırdığında aracı olan köyden çıktı. Benim ise ne aracım vardı, ne de görebiliyordum. Ailem ile yapayalnız kaldık köyde. İnsanın hayatında gözlerini kaybetmesi kadar zor bir durum yok. Bizi alıp köyden çıkaracak kimse kalmadı. Herkes gitti. Eşim ve kızım elimden tutarak yola kadar geldik. Karayolunda da elimizi kaldırdığımız en son gelen bir kamyonet bizi alarak Kobanê’ye kadar getirdi.”
GÖRMESEM DE…
Kobanê’ye de saldırılar yoğunlaşınca sınıra geldiklerini ve burada da dönebilmek umuduyla sınırda 13 gün boyunca aç ve susuz beklediklerini dile getiren Bozî, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kör olsam da arkadaşlarım ve dostlarım evime gelerek benimle sohbet etmesi, benim de biraz olsun sıkıntılarımız ve içerisinde bulunduğum karanlığı unutmama vesile oluyordu. Köyümüze geri dönmek umuduyla sınırda 13 gün ailem ile birlikte bekledik. Aç ve susuz kaldık. Sınırda da üzerimize saldırdılar. Son çare baktık olmuyor sınır kapısına gelerek sınırı geçtik. Sınırı geçtikten sonra bindiğimiz bir araç bizi saldırılardan göç edenler için kurulan çadır kente getirdiler. Ama geldiğimiz çadır kentte de boş olan çadır kalmamıştı. 8 gün dışarıda kaldık. Sonra kurulan bir çadıra yerleştirildim. Yaklaşık 2 aydır çadır kentte kalıyoruz. Tek umudumuz belki yine vatanımıza döneriz diyedir. Günler bize yıl gibi geliyor.”
‘HER GÜN ALLAH’A CANIMI ALMASI İÇİN DUA EDİYORUM’
Köylerinde yaşamlarına dair bir düzenlerinin olduğunu söyleyen Bozî, şunları söylüyor: “Daha önce zaten karanlıkta yaşıyordum. Bu durum beni ikinci kez bir karanlığa ve eziyete mahkûm etti. İki kez kör olmuş gibiyim. Bana yemek yedirilmese kendim yiyemiyorum. Tansiyon ve şeker hastalığım nedeniyle her yemeği de yiyemiyorum. Çocuklarım ellerimden tutup tuvalete götürmese ben kendim tuvalet ihtiyacımı dahi kendim karşılayamıyorum. Allah kimseyi benim gibi karanlığa mahkum etmesin. Çok zor ve çetin, her gün Allah canımı alması için dua ediyorum. Benimle ailemde perişan oluyor. Eziyet çekiyor.”
TEK UMUDU OLAN EVİ ÇETELERCE HARABEYE ÇEVRİLDİ
Gözlerinin ameliyatı için Suriye parasıyla 1 milyona (10 bin TL) ihtiyacı olduğunu ve bunun için yaşadığı Helînce köyündeki evini satmayı planladıklarını ancak bunun da çete saldırıları nedeniyle gerçekleştiremediğini kaydeden Bozî, “Artık satarak gözleri açmak için ameliyat olacağım bir evim yok. Çeteler evimizi harabeye çevirdi” diyerek, son umudunun da çeteler tarafından yok edildiğini söylüyor.
‘DURUMUNA DAYANAMIYORUZ’
Gözleri görmeyen eşinin yanından biran olsun ayrılamadığını belirten Altun Hitto (40) ise, çaresizliklerini şu sözlerle izah ediyor: “Paramız yok tedavi edelim. Ekmeğimiz yok yemeye nasıl gözlerine kavuşturabilirim ki. Eziyet içerisinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. On dakika yanından ayrılamıyorum. Akşamları gözlerinin acısında yatamıyorum. Sabaha kadar yatağında oturuyor. Ben ve kızım dışında hiç kimsemiz de yok yardım isteyelim. Çadırda ısınmıyorum. Şekeri kalkınca yediği her şeyi kusuyor. Akşam acı çekince sayıklıyor, biz de dayanamıyoruz. Kızım çok üzülüyor. Babasını çok seviyor. Bu durumda olmasına o da dayanamıyor.”
‘TEK İSTEĞİM BABAMIN GÖZLERİNİN GÖRMESİ’
“Babamı çok seviyorum” diyen Bozî’nin 10 yaşındaki tek çocuğu Ferîde ise, tek isteğinin babasının gözlerinin açılması olduğunu söyleyerek, “Başka bir şey istemiyorum. Babam benim her şeyim. Gözleri görsün yeter” diyor.