'Çokluk içinde birliği yaratma amacındayız'

'Çokluk içinde birliği yaratma amacındayız'

HDK Kadın Meclisi'nden Şeyma Kantarcı, kadınların artan kadın cinayetleri ve şiddete karşı örgütlü mücadele ve dayanışmadan başka çıkar yolunun olmadığına dikkat çekerek “HDK Kadın Meclisi'nde çokluk içinde, farklılıklar içinde birliği yaratmaya, ortak mücadele hattını oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi, bu yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Haftası'nda kadın cinayetlerini durdurmak için tüm kadınlara örgütlenme ve dayanışma çağrısı yapacak. HDK Kadın Meclisi, ayrıca Rojava kadın devrimi ile dayanışmanın büyütülmesi çağrısında da bulunacak.

HDK Kadın Meclisi adına Şeyma Kantarcı, hükümetin kadına yönelik politikaları ile 25 Kasım'a ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı.

Başbakan Erdoğan ve diğer hükümet yetkilileri, sürekli kadınların bedenlerini, hatta doğurganlığını hedef alan açıklamalar yapıyor. İktidar ve Başbakan Erdoğan neden kadınlarla bu kadar çok ilgili?

AKP hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kadınların gördüğü en kötü hükümet. Her egemen, her iktidar kadın bedeni üzerinde oynamak ister. Kadınları vurmak emperyalistlerin, egemenlerin temel karakteridir zaten. Ama bu AKP şahsında daha da somutlaştı. Çünkü, muhafazakar söylemle kadın üzerindeki cinsiyetçi politikalarıyla toplumun dokularını değiştirmek istiyor. Kadına yönelik şiddette AKP hükümeti döneminde yüzde bin 400 artış oldu. Kadına yönelik bu şiddetin yanında, toplumsal şiddet/savaş, linç kültürü ve nefret söylemi geliştirdi. Her akşam televizyon ekranlarından evlerimize girilerek, "Senin kızın olsa ne yaparsın?" diye sorularak toplumun algısı etkilenmek isteniyor. Kızlı/erkekli, kürtaj, sezeryan gibi kadınlarla ilgili tüm söylemleri AKP'nin militarist ve cinsiyetçi politikalarından bağımsız değil. Cinsiyetçilik, militarist söylemleri pekiştirir. Cinsiyetçiliği de artıran militarizmdir. AKP, Kürtlere, Ermenilere, Rumlara, Süryanilere, Alevilere, Hristiyanlara düşman, yani topluma, özelde de kadınlara düşman bir politika izliyor.

AKP KADINLARA SAVAŞ AÇMIŞ DURUMDA

Hükümet, sadece kamusal alanda kadının görünürlülüğü ile ilgilenmiyor. Özel alana, evlere, hatta yatak odalarına müdahale ediyor. İktidar nasıl bir toplum tasavvur ediyor ki, evlere de bu şekilde müdahale ediyor?

AKP sadece Türkiye'de iktidarda olan bir hükümet değil, AKP'ye Ortadoğu'da karakol görevi verilmiş durumda. Muhafazakarlığı -klasik anlamda bir muhafazakarlıktan bahsetmiyorum, tamamen ideolojik kılıfa büründürülmüş- yürütmek için özel görevlendirilmiş bir hükümet. Türkiye cephesinden bir model oluşturulmaya çalışılıyor. Neoliberal ve bununla beraber muhafazakar bir toplum yaratılmak isteniyor. AKP'li yetkililer meydan okurcasına, "Biz dindar gençlik yetiştireceğiz" demişti, açık olarak niyetlerini belli ettiler. Toplumun yüzde 50'si kadın ve çocukların yetiştirilmesi, eğitimi kadınların üzerinde. İktidar yaratmak istediği toplumu kadınlar üzerinden kurmak istiyor. Topluma karşı, özelde kadınlara karşı bir savaş durumu. AKP de kadına, egemenlerin bakış açısıyla tarihsel ve toplumsal yaklaşıyor. Toplumun en küçük birimi olan aileyi kuşatıyor. Egemenlerin temel karakteri bu; kadın bedeni üzerinden politika üretmek ve de kadın emeğini kullanmak. Seçim zamanındayız; ev ev, kapı kapı, AKP'nin politikalarını topluma taşıyan AKP'nin erkekleştirdiği kadınlar oluyor.

AMAÇ KADINI EVE KAPATMAK

AKP ile öncesindeki iktidarlar arasında bir fark mı, kadına, kadın bedenine yaklaşım konusunda? AKP daha özel bir yerde duruyor diyebilir miyiz?

Evet, AKP daha özel bir yerde duruyor. AKP, devlet erkanının büyük çoğunluğunu ele geçirmiş bir parti. AKP salt hükümet partisi değil, bir ideoloji. Bütün sözleri, bütün uygulamaları ideolojiktir. Örneğin, kadın istihdam paketi. Kadınlara müjde olarak sunuldu ve aldatıcı bir takım düzenlemeler de içeriyor. Ancak ayrıntılara bakıldığında kadınlar için çok tehlikeli. Bu pakette ideolojik yaklaşımının altında yatan en temel amaç, kadını eve kapatmaktır. Kadın eve kapansın, çocuk doğursun, onları büyütsün. Annelik ve kadınlık görevlerini yerine getirirken ayrıca ucuz iş gücü olsun ve ucuz iş gücü olacak çocuklar doğursun. İktidar kadınları hedef alan sözler sarf ederken, politikalarını da erkekleştirmeye çalıştığı kadınlar üzerinden topluma, kadınlara taşıyor. Bu çalışma biçimi de, AKP'yi öncekilerden ayıran bir özelliktir.

KADIN OLMAK BİR MUCİZEDİR

Kadınlar, bahsettiğiniz bu kadar büyük bir ideolojik kuşatma ile nasıl baş edecek?

Kadınlar olarak en büyük farkımız şu; kadınlar bir tespit ya da eleştiri yaparken, alternatiflerini daha fazla tartışıyor. Bu politikalara karşı çıkarken, örgütlenme, dayanışma ya da ortak mücadele hattını daha fazla tartışıyoruz. Örneğin, Rojava'daki kadın devrimi, Türkiye kadın hareketi açısından da bir model. Rojava'da AKP'nin bilfiil desteklediği El Kaide, El Nusra çeteleri, Rojava'daki köylerde camilerden, 'Kürt kadınları helaldir' diye anonslar geçti. Bu zorbalığa karşı müthiş bir direniş var. Coğrafi olarak küçük bir parça ancak tüm Ortadoğu'ya mal olacak bir direniş ve bu direnişi götüren kadınlar. Eminim ki Rojava'daki kadınlar Kürt kadını olmanın mucize olduğuna bakmıyorlar; onlar kadın olmanın, kadın kimliğinin bir mucize olduğunu gördüler. Bununla beraber aynı zamanda kadın mücadelesi yürütürken, Kürt kimliğinin ya da bir bütün olarak ötekileştirilenlerin kimlik mücadelesini yürütmeye başladılar. Bizim esinleneceğimiz temel nokta bu. Kadın olmak bir mucizedir. Yaşamın ilk kuruluşuna baktığımızda, yaşama can veren kadındır. Kadın olmamızdan kaynaklı müthiş bir enerji ve potansiyele sahibiz. AKP'nin politikalarına en fazla maruz kalan biz kadınlarız, o yüzden en fazla örgütlenmesi gereken de biz kadınlarız.

Nasıl bir örgütlenme?

Hayatın her alanında sisteme muhalif olan ancak farklılıkları bulunan kadınlar olarak bir araya geldik. Biz çokluk içinde, farklılıklar içinde birliği yaratmaya, ortak mücadele hattını oluşturmaya çalışıyoruz.

Örneğin HDK Kadın Meclisi, tüm ötekilerin ve ezilenlerin temsiliyetinin olduğu, bunun yanı sıra bireylerin yer aldığı bir kongre örgütlenmesidir. 1980 darbesinden sonra üzerinden dozer geçen Türkiye sol/sosyalist hareket, Kürtler, Müslümanlar, ulusal ve mezhepsel topluluklar, 30 yıl aradan sonra HDK'de bir araya geldi. HDK Kadın Meclisi özgün ve özerk örgütlenen bir çalışma. Hayatın her alanında sisteme muhalif olan ancak farklılıkları bulunan kadınlar olarak bir araya geldik. Biz çokluk içinde, farklılıklar içinde birliği yaratmaya, ortak mücadele hattını oluşturmaya çalışıyoruz. Temel yaklaşımımız; mümkün olduğunda genişlemek, yelpazeyi geniş tutmak. Bireyler, topluluklar, gruplar, 'azınlık' gösterilenlerle, hayatın her alanında bu sisteme muhalif kadınlarla bir araya gelmek istiyoruz.

HDK Kadın Meclisi'nin bu yıl 25 Kasım gündemleri nedir?

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerindeki ürkütücü artış temel gündemimiz olacak. Kadına yönelik şiddet ile ilgili veriler, adeta bir savaş bilançosu gibi. AKP kadınlara savaş açmış durumda. Fiziki şiddetin yanı sıra kadınlar psikolojik ve ideolojik şiddetin de hedefinde. Muhalif kadınlar, devletin cinsel işkencesine maruz kalıyor. Tüm bu şiddet biçimlerine karşı duracağız. 24 Kasım'da İstanbul Kadın Dayanışması ile ortak bir kadın yürüyüşü düzenleyeceğiz. 25 Kasım'da ise Galatasaray'da İstanbul Kadın Platformu'nun düzenlediği yürüyüşe katılacağız. 30 Kasım'da ise, 1 Eylül mitingine giderken eşi tarafından katledilen Nazliye Sincar'ın öldürüldüğü yer olan Kanarya Mahallesi'nde Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nin düzenleyeceği yürüyüşe HDK Kadın Meclisi olarak katılacağız. 1 Aralık'ta “kadın ve şiddet” konulu bir panel/forum düzenliyoruz. İlk oturumda, şiddet başlığı altında kadına yönelik tüm şiddet biçimlerini konuşacağız. İkinci başlık “toplumsal şiddet ve Rojava devrimi” olacak. Forum bölümünde de tanıklıklar olacak. HDK ve HDP olarak Aralık ayının ilk iki haftası içerisinde Rojava'ya bir heyet göndereceğiz, HDK'li kadınlar olarak biz de bu heyetin içerisinde yer alacağız. HDP Genel Meclis ve HDP PM olarak ortak yapacağımız toplantıda önemli gündemimiz Rojava ile dayanışma olacak. Önümüzdeki günlerde HDK ve HDP'nin örgütlü olduğu her yerde Rojava devrimi ile dayanışmak amacıyla seferlik olacak.