'CPT tecridin sona ermesi için Türkiye'ye baskı kurmalı'

Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik tecridin sistematik bir işkenceye dönüştüğünü söyleyen HDP Silvan İlçe Eşbaşkanı Kenan Kaydu, tecridin sona ermesi için CPT'nin Türk devletine baskı kurması gerektiğini vurguladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit devam ediyor. Tecridin sona ermesi ve cezaevlerinde yaşanan hukuksuzlukların son bulması için 27 Kasım 2020 yılında tutsaklar açlık grevi eylemine başladı. HDP Silvan İlçe Eşbaşkanı Kenan Kaydu, Kürt Halk Önderi'ne yönelik tecridi ve açlık grevi eylemlerini ANF'ye değerlendirdi.

Tecridin sistematik bir işkenceye dönüştüğünü ifade eden Kaydu, İmralı tecridi sona ermeden demokratik bir ortamın sağlanamayacağını belirtti. Abdullah Öcalan şahsında tüm Ortadoğu'nun tecrit edildiğini söyleyen Kaydu, "Ülkemizin her alanında halkımıza ve doğamıza yönelik büyük saldırılar var. Eğer olmasaydı bu saldırılar da olmazdı. Tecritle birlikte Ortadoğu'daki sorunlar daha da derinleşiyor. Kürt sorununun barışçıl şekilde çözülmesini engellemek için İmralı'daki tecridi daha da derinleştiriyorlar.

Tecridin asıl sebebi Kürt sorununa yönelik çözümsüzlük politikalarıdır. Çözümün baş aktörü Abdullah Öcalan'dır. 2013-2014 yılları arasında Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapıldığında tüm dünya Türkiye'de nasıl bir huzur ve barış ortamı olduğunu gördü. O dönem cenazeler gelmiyordu. Abdullah Öcalan topluma sesini duyurduğunda ülkede barış ve huzur ortamı oluşuyor" diye konuştu.

4 DAKİKALIK BİR TELEFON GÖRÜŞMESİ İLE HİÇBİR SORUN ÇÖZÜLMEZ

İmralı'daki tecridin Türkiye ve Kürdistan halklarının önünde bir sorun olduğunu ve biran önce çözülmesi gerektiğini belirten Kaydu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Bir taraftan tecrit hukuksuzluğu, diğer taraftan ise cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluk var. Yaklaşık 4 bin tutsak bu hukuksuzluğun ve tecridin sona ermesi için 27 Kasım 2020 yılından buna açlık grevi eylemindeler. Tutsak arkadaşlarla konuştuğumuzda, 'İmralı kapısı açılana kadar eylemimiz devam edecek' diyorlar. İmralı kapısının açılması Türkiye ve Kürdistan halklarının barışına vesile olur. Tutsakların tek derdi onurlu bir barışın sağlanması. Adalet ve hukuk talepleri var. Tecridin biran önce sona ermesi lazım. 4 dakikalık bir telefon görüşmesi ile hiçbir sorun çözülmez."

TECRİT SİSTEMATİK BİR İŞKENCEYE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA

Konuşmasının sonunda CPT'ye de değinen Kaydu, "CPT görevini yerine getirmiyor. CPT yayınladığı raporla İmralı'daki tecride dikkat çekti ama tecridin sona ermesi için Türkiye'ye herhangi bir baskı uygulamadı. CPT kamuoyunu aydınlatmak için hiçbir zaman bir basın açıklaması yapmadı ve sorumluluklarını yerine getirmedi. CPT uluslararası bir kurum ve İmralı'daki şartların düzeltilmesi için devreye girebilir. Tecrit artık sistematik bir işkenceye dönüşmüş durumda. İmralı'daki tecrit sorunu çözülmediği takdirde Türkiye'de demokratik bir ortamın sağlanması mümkün değil. Bu yüzden CPT sorumluluklarını yerine getirmeli ve tecridin sona ermesi için Türk devletine baskı uygulamalıdır" dedi.