Cumartesi Anneleri, 15 yaşında 'kaybedilen' görme engelli Çayan'ı sordu

Cumartesi Anneleri, 28 yıl önce amcası ve babasıyla birlikte gözaltında 'kaybedilen' 15 yaşındaki görme engelli Çayan Çiçek’in akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle gerçekleştirdikleri eylemlerinin 898’inci haftasında salgın nedeniyle sanal medya hesaplarından açıklama yaptı. Bu haftaki açıklamada, 10-27 Mayıs 1994 tarihinde Amed'in Lice ilçesinde Dernek köyünde gözaltında kaybedilen Ali İhsan Çiçek (20), Tahsin Çiçek (44) ve 15 yaşındaki görme engelli oğlu Çayan Çiçek için adalet istendi.
 
Tahsin Çiçek’in eşi ve Çayan Çiçek’in annesi Azize Çiçek, eşi ve Ali İhsan Çiçek’in birlikte gözaltına alınarak götürüldüğünü hatırlattı. 17 gün sonra görme engelli 15 yaşındaki oğlu Çayan Çiçek’in gözaltına alınarak götürüldüğünü anlatan Çiçek, “Görme engelliydi. Çayan’ı gözaltına alıp götürdüler. Boynuna ip geçirip, sürükleyerek Lice’ye götürdüler. Ayakkabısının teki çalılar içinde kaldı. Çalılıklardan sürükleyip, kanını toprağa akıttılar. Feryat, figan ettik ama fayda etmedi.  Aramadığımız çalılık, kayalık kalmadı onu bulamadık” dedi.
 
'OĞLUMU GÖTÜRÜP BOĞDULAR!'
 
Evlerinin yakıldığını da hatırlatan Çiçek, “Kimliklerimizi aldılar, bizi sürgün ettiler. Perişan olduk. Başkalarının sokağına geldik, kiracı olduk. Ne eş, ne oğul kaldı. Hepsini sürükleyip götürdüler. Engelliydi, önünü görmüyordu. Askerler onu sürükleyip götürdüler. Çayanımın çığlığı göğe erişti. Babanı da götürdüler Çayan, amcanı da götürdüler. Oğlumu götürüp boğdular.  Ocağımı söndürdüler” diye konuştu.
 
Çiçek Ailesi'nin avukatlarından Cihan Aydın, 10 Mayıs 1994 tarihinde Lice’nin Dernek köyünde Türk askerinin operasyon düzenlediğini ve bu operasyon kapsamında Tahsin ve Ali İhsan Çiçek’in birçok köylü ile birlikte gözaltına alındığını anımsattı. Aydın, “Gözaltına alınanlardan bir süre haber alınamadı. Yapılan başvurularda gözaltına alınanların bir kısmının o dönem özel harekata tahsis edilen Lice Bölge Yatılı Okulu’nda tutuldukları yönünde bilgiler alındı. Daha sonra gözaltına alınan köylülerden bir kısmı serbest bırakıldı. Ama Ali İhsan ve Tahsin Çiçek, serbest bırakılmadı. Anneleri o dönem birçok yere başvurdu. Ancak bilgi alamadı. 17 gün sonra 27 Mayıs’ta askerler bu sefer gelip Çayan’ı da aldılar. Maalesef Ali İhsan, Çayan ve Tahsin Çiçek’ten bir daha haber alınamadı” dedi.
 
Aydın, dosyayı AİHM’e taşıdıklarını vurguladı. Aydın, “Yapılan yargılama sonucunda, devletin bu konuda etkili bir soruşturma yapmadığı, Ali İhsan, Tahsin ve Çayan’ın yaşam hakkını korumadığı konusunda bir ihlal kararı verdi. Ancak buna rağmen hala bu 3 kişiden iz yok. Akıbetlerinin ne olduğu konusunda maalesef sonuçsuz kaldı. Bu 90’lı yıllarda çok sık rastlanan bir uygulamaydı. Gözaltına alınanların bir daha akıbeti bilinmeyene binlerce kişinin kaybolmasına tanıklık ettik. Bu soruşturmalar, savcılıkların tozlu raflarında zaman aşıma ile sonuçlanıyor.  Hakikat ve yüzleşme Türkiye’nin temel sorunu. Yüzleşme hakikat meselesi ortaya çıkarılmadığı sürece, bu insanların başına ne geldiği açık bir şekilde kamuoyuna paylaşılmadığı sürece, mağdurlardan özür dilenmediği sürece bu yara her zaman kanamaya devam edecek. Yüzleşmeye ve hakikate davet ediyorum” diye belirtti.
 
DEVLET YALAN SÖYLEDİ
 
Bu haftaki basın metnini kayıp yakınlarının avukatlarından Nermin Kaplan okudu.  Gözaltına alınan Ali İhsan, Tahsin ve Çayan’ın gözaltına alındıklarının inkar edildiğini hatırlatan Kaplan, “Tüm devlet yetkilileri  köye operasyon yapılmadığını, hiç kimsenin gözaltına alınmadığını söyledi. Çok sayıda tanığın önünde gerçekleşmesine rağmen operasyon ve gözaltı işlemi inkar edildi. Hamsa Çiçek’in ‘Ben oradaydım, gözlerimle gördüm; operasyon yapıldı ve çocuklarım askerler tarafından götürüldü.’ itirazı boşlukta kaldı” dedi.

 
Kaplan, şunları söyledi: “Bir kez daha Tahsin, Ali İhsan ve Çayan Çiçek’in akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suçun bilinen şüphelileri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi talebimizi yineliyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Tahsin, Ali İhsan ve Çayan Çiçek için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 199 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”