Cumartesi Anneleri 443'üncü kez kayıpları sordu

Cumartesi Anneleri 443'üncü kez kayıpları sordu

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınları için 443'üncü kez adalet talebiyle toplandı.  Cumartesi Anneleri, kayıpların kemiklerini sevdikleriyle buluşturana kadar mücadele etmeye devam edecekleri mesajını verdi.

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 443'üncü haftasında da "Failler belli kayıplar nerede" pankartı ile Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Cumartesi Anneleri ellerinde kayıpların fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdığı oturma eylemine BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da katıldı.

Eylemde ilk sözü alan 1995 yılında gözaltına alınarak kaybedilen Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak, şöyle konuştu: "Bize karşı hep yalan söyleyip 3 maymunu oynadılar. Hasan'ı iğneyle kuyu kazar gibi aradık. Urfa'dan Kars'a, Kars'tan Erzurum'a bütün toprakları tırnaklarımız ile kazıdık, ama bulamadık. Devlet bize sürekli bize 'bulacağız' diyorlar. Daha ne kadar bu milleti uyutacaksınız. Sizin yalanlarınıza artık karnımız tok."

Daha sonra, 1995 yılında gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız bir konuşma yaparak, güzel şeyler anlatmak istediklerini ama ne yazık ki güzel şeyler anlatmayı devletin kendilerine reva görmediğini dile getirdi.  Yıldız, "18 yıldır burada adalet haykırıp canlarımızın kemiklerini istiyoruz. Ama ne yazık ki devlet bize yalan söylüyor. Biz yılmayacağız kemiklerimizi bulana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

1980 yılında gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır ise, 32 senedir kardeşinin kemiklerini beklediklerini ifade ederek, "Annem oğlumun kemikleri bulunmadan beni toprağa gömmeyin demişti. Annemi toprağa verdik ama vasiyetini ne yazık ki hala yerine getiremedik" dedi. Kars Cumhuriyet Savcısı'na seslenen Kırbayır, "Kardeşimin dosyası senin elinde. Yeter artık elini vicdanına koy ve kendini benim yerime koy bu işi çöz. Unutma ki ne olursa olsun biz burada yılmayacağız ve mücadelemizi vermeye devam edeceğiz" dedi. Kırbayır'ın ardından yine 1980 yılında gözaltına alınarak kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren söz alarak, "443 haftadır buradan şiddetten uzak bazen şiddete maruz kalarak barış mücadelesi verdik. Ondan dolayı son beş yıldır Hrant Dink Barış Ödülü'ne Cumartesi Anneleri layık görüldü. Aynı şekilde 443 haftadır burada sesimiz duyurmaya çalıştık ama Başbakan bir türlü sesimizi duymadı. Bizim sesimizi duymayan Başbakan, bizim başbakanımız değildir" dedi. Son olarak söz alan 1995 yılında gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın kardeşi Faik Taşkaya da, "Siverek'te 20 gün önce bir vatandaş kendine ev yapmak için evin temelini kazarken insan kemiklerine rastladı. Devlet Kürt halkına karşı o kadar çok katliam uygulamış ki bu kemiklerin ne zamana ait olduğu konusunda sıkıntı yaşıyor" diye belirtti.

Gözaltında yakınlarını kaybedenlerin konuşmalarının ardından söz alan BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, buraya her geldiğinde nutkunun tutulduğunu, çünkü kendisinin de acılardan süzülerek geldiğini söyledi. "Anneleri dinlerken bu ceberut devlet nasıl böyle bir şeyi bu insanlara reva görüyor" diye sorduğunu belirten Sakık, "Bu ülkede özgürlük isteyen herkese acılar reva görülmüş. Yalnız yeni bir sürece girdiğimizi belirtiyoruz, eğer bu süreçte adım atılması isteniyorsa bu annelerin sesine kulak verilmelidir" dedi. Dün Apê Musa'nın ölüm yıldönümünün 21'inci yılı olduğunu ve hala katillerinin yargılanmadığını ifade eden Sakık, "Bu katilleri biz biliyoruz, devlet de biliyor. Yalnız devlet bunları yargılamak yerine korumaya alıyor" dedi. Yıllardır 'devleti korumak adına bütün yollar mubahtır' mantığının devrede olduğunun altını çizen Sakık, "Artık ok yaydan çıktık. Devlet adına artık bizleri öldüremezsiniz. Çünkü bugün daha çok örgütlüyüz ve mücadele veriyoruz" diyerek konuşmasına son verdi.

Sakık'ın konuşmasının ardından haftanın basın açıklamasını Cumartesi insanlarından Zin Demir yaptı. 20 gün önce Urfa Siverek'te yapılan inşaat kazısında bir toplu mezarın daha açığa çıktığını belirten Demir, "Toplu mezarda 30 insana ait olduğu düşünülen kemikler, uzman bulundurulmadan polisler tarafından rastgele toplandı ve savcılığa teslim edildi. Tanıklar, 90'lı yıllarda korucuların denetiminde olan bölgede sorgu evleri olduğunu, civar illerden de insanların buraya getirilip sorgulandıklarını, bu nedenle insan kemiklerinin bulunmasının şaşırtıcı olmadığını söyledi. Siverek'te bu konu ile ilgili etkin bir soruşturmanın yürütülmemesi bizi kaygılandırıyor" dedi. Geçtiğimiz haftalarda 29 Ekim 1995'te Mardin Dargeçit'te 6 kişi ile birlikte gözaltında kaybedilen Seyhan Doğan'ın kemiklerinin annesinin ve babasının vasiyeti üzerine onların yanına götürüp, gömdüklerini ifade eden Demir son olarak, "Bütün kemiklerimizi sevdikleri ile buluşturana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.

Okunan açıklamanın ardından Anneler, bir sonraki hafta yeniden buluşmak üzere eylemlerine son verdi.