Cumartesi Anneleri: Kürtleri yenemeyecekler!
Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarına bu hafta da devam etti. Eyleme, Cizre'deki Dayîkên Şemiyê üyesi, gözaltında kaybedilen İbrahim Demir'in eşi Sultan Demir mesaj gönderdi.
Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarına bu hafta da devam etti. Eyleme, Cizre'deki Dayîkên Şemiyê üyesi, gözaltında kaybedilen İbrahim Demir'in eşi Sultan Demir mesaj gönderdi.
Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarına bu hafta da devam etti. Eyleme, Cizre'deki Dayîkên Şemiyê üyesi, gözaltında kaybedilen İbrahim Demir'in eşi Sultan Demir mesaj gönderdi. AKP'nin Kürdistan'daki katliam politikalarının da protesto edildiği eylemde, direnişler selamlandı.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talep etmek için adalet arayışına devam etti. 560'ıncı haftada Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, "Failler belli, kayıplar nerede?" pankartını açtı.
Bu haftaki eylemde, 12 Aralık 1991'de Şırnak'ta korucu olmayı reddettikleri için gözaltına alınarak kaybedilen Agit Akipa ve İbrahim Demir'in akıbetini soruldu.
TAHİR ELÇİ UNUTULMADI
Eylemde konuşan, 1995 yılında İzmir'de gözaltına alınarak kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, Kürdistan'da devlet eliyle sürdürülen katliama tepki gösterdi. Devlet güçlerinin katlettiği Tahir Elçi'ye seslenen Yıldız, "Hepimiz öfkeliyiz ve isyandayız. Barışın elçisi biz senin yanına gelene kadar seni unutmayacağız ve unutturmayacağız" dedi.
BULDAN: KÜRT HALKI ONURLU DİRENİŞİNİ SÜRDÜRECEK
HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan ise bu ülkede özgürlükleri ve barışı isteyenlerin, ülkeyi yönetenlerin hedefi haline geldiğini söyledi. Kürt halkının, eşit ve özgür bir yaşam için devletin katliamlarına direndiğini ifade eden Buldan, "Bu ülkeyi yönetenler şunu iyi bilsinler ki, Kürt halkı bu zulümlere karşı onurlu bir şekilde direnmeye devam edecekler" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da şöyle dedi: "Yeni ölüm kavramları hayatımızda yer almaya başladı. Bunların hesabını mutlaka soracağız ve onlar da bu hesabı er ya da geç bize verecekler."
Gözaltında kaybedilen Agit Akipa'nın oğlu Vevpi Akipa, 24 yıldır bu davayı sürdürdüklerini belirtti. Kürdistan'da yapılan katliamlara da değinen Akipa, "Kürtlerle bu şekilde baş etmeye çalışıyorlar. Ama şunu iyi bilsinler ki, bu şekilde Kürtleri yenemeyecekler, kanımızın son damlasına kadar direneceğiz" dedi.
CİZRE'DEN 'SES' VERİLDİ
İbrahim Demir'in kızı Deniz Demir ise "Babam katledildiğinde ben 10 yaşındaydım. Ve şu anda çocuklarımla birlikte bu alanlarda bu davayı sürdürüyoruz. Bizden sonra bu davayı ve mücadeleyi torunlarımız sürdürecek" diye konuştu. Demir, Kürdistan'daki katliamları kınadıklarını ve barışın geleceğine inandıklarını söyledi.
Cizre'de AKP terörü ve "sokağa çıkma yasakları"ndan dolayı bu hafta eylem yapamayan Cizre'deki Cumartesi Anneleri'nin eylemine katılamayan İbrahim Demir'in eşi Sultan Demir'in gönderdiği ses kaydı dinletildi. Demir, ses kaydında, "Merhaba Cumartesi Anneleri, ben de Cizre'de direnen bir Cumartesi Annesiyim. Burada yasak olduğu için bu haftaki eylemimizi yapamadık. Mücadeleye devam ediyoruz ve katillerin peşindeyiz" dedi.
İbrahim Demir'in torunları Zilan ve Melsa Demir dedeleri için yazdıkları mektupları okudular. Torunlar, "Senin katillerine hesap sormak için her zaman bu alanlarda olacağız ve katillerinden hesap soracağız. Sen rahat uyu dede" dedi.
KARAKOL KOMUTANI: SİZİ YAŞATMAYACAĞIZ
Haftanın açıklamasını okuyan Mukaddes Şamiloğlu, korucu olmayı kabul etmedikleri için köylülerin ağır baskı altında olduklarını belirtti. Agit Akipa ve İbrahim Demir'in de bu nedenle defalarca gözaltına alındığını ve ağır işkencelere maruz kaldıklarını vurguladı. Akipa ve Demir'in, köyde kurulan jandarma karakoluna tepki gösterdiklerini ifade eden Şamiloğlu, Akipa ve Demir'in, kaymakamlığa ve İçişleri Bakanlığı'na yazdıkları dilekçe ile başvurarak, askerlerin köyde işgal ettikleri okulu ve evleri boşaltmalarını talep ettiklerini belirtti. Bu durumun üzerlerindeki baskıyı daha da artırdığını vurgulayan Şamiloğlu, karakol komutanının, Akipa ve Demir'e, "Sizi yaşatmayacağız" diyerek, tehdit ettiklerini hatırlattı.
'MAĞARADA İŞKENCE YAPARAK KATLETTİLER!'
Şamiloğlu, 12 Aralık 1991 sabahı Akipa ve Demir'in taziye için İdil'e gittiklerini ve döndüklerinde ise, JİTEM'ci olarak bilinen kişiler, korucular ve askerler tarafından bindikleri traktörden indirildiklerini söyledi. Şamiloğlu, traktördeki diğer kişilerin köye ulaşınca durumu ailelere anlattığını ancak jandarma karakoluna giden ailelere, karakol komutanının, "Onları hiç görmedik" cevabını verdiğini belirtti. Bir askerin, aileye, "Mağaralara gidin" diye yönlendirmesiyle birlikte köylülerle birlikte bölgeyi karış karış aramaya başlayan ailelerin, 13 Aralık günü girişi taşla örülerek kapatılmış bir mağarada kayıpların cansız bedenlerine ulaştıklarını dile getiren Şamiloğlu, "Gözleri ve elleri bağlanmış halde bulunan İbrahim Demir işkence edilerek, Agit Akipa'da başından vurularak öldürülmüştü" dedi.
'DELİL YETERSİZLİĞİ' BAHANESİ
Şamiloğlu, tanıklara ve failler biliniyor olmasına rağmen hukukun işletilmediğini ve dosyada "delil yetersizliği" gerekçe gösterilerek, kavuşturulmaya yer olmadığına karar verildiğini belirtti. 2011 yılında Akipa ve Demir aileleri avukatları Tahir Elçi aracılığıyla İdil Cumhuriyet Başsavcılığı'na tekrardan şikayette bulunduklarını ve soruşturmanın başlatıldığını söyleyen Şamiloğlu, soruşturmanın halen devam ettiğini ve davanın 2012 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındığını dile getirdi.
SORUMLULARI AÇIKLADILAR
Eylemde, İbrahim Demir ve Agit Akipa'nın kaybedilmesinden sorumlu olanlar şöyle sıralandı: "Anıtlı Tabur Komutanlığı'na bağlı Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük Komutanı, Üsteğmen ve ilgili er ve erbaşlar, Çukurlu Karakolu Komutanı Üsteğmen Yüksel Güven, İdil Jandarma Komutanı Binbaşı Mustafa Karatan, İdil Kaymakamı Kasım Esen, İdil Cumhuriyet Savcısı Bekir Rayif Aldemir ve Şırnak Jandarma Tugay Komutanı Osman Kurt gibi o dönemde görev yapan devlet yetkililer..."