Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması amacıyla sürdürdükleri adalet arayışlarının 562'nci haftasında bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede" yazılı pankart açan Cumartesi Anneleri, ellerinde her hafta olduğu gibi kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı.
Bu haftaki eylemde, 6 Aralık 1993 tarihinde Urfa'da gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın oğlu Şerif Taşkaya konuştu. Taşkaya, yıllardır kayıplarının akıbetinin ortaya çıkması için mücadele ettiklerini, ancak Türkiye'de katliamların 1990'lı yılları aratmayan bir zihniyetle sürdürüldüğünü söyledi. Kürdistan'daki sivil katliamlara dikkat çeken Taşkaya, "Tıpkı '90'larda olduğu gibi zulüm ve katliamlar devam ediyor. Bebekler katlediliyor. Biz bu meydanlarda mücadelemize devam edeceğiz. Baki olan şey barıştır, kardeşliktir" dedi.
'20 yıldır haykırıyoruz haykırmaya devam edeceğiz'
AKP'nin 2015 yılında Türkiye ve Kürdistan'da kanlı bir siyaset yürüttüğünü vurgulayan 1995'te İzmir'de kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız ise Türk Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kürdistan'daki sivilleri işaret ederek, "temizleyeceğiz" şeklindeki açıklamalarına tepki gösterdi. "2015 yılı katliamlarla geçti. Ülkeyi yönetenler 2016'da da 'temizlik' yapacaklarını söylüyorlar" diyen Yıldız, "Yeter artık. Cumhurbaşkanı halkı kışkırtmaya çalışıyor. Biz 20 yıldır buradan haykırıyoruz, haykırmaya da devam edeceğiz. Hiçbir anne ağlamasın" diye ekledi.
'YÜZLEŞME OLSAYDI AKP KATLİAM YAPAMAZDI'
Daha sonra, 21 Mart 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra katledilen Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak söz aldı. AKP'nin bu dönemin İttihat ve Terakki zihniyetini temsil ettiğini söyleyen Ocak, "İttihat ve Terakki döneminde suçlularla yüzleşilseydi bugün katliam zihniyeti devam edemezdi. AKP de bugün bu zihniyetin temsilcisi olarak katliam yapıyor" şeklinde konuştu.
BULDAN: BİNLERCE SAVAŞ GELDİ!
HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan ise 2015 yılının AKP'nin politikaları nedeniyle tam bir katliam yılı olduğunu belirterek, "2015 yılı kanlı bir yıl oldu. 2015'te daha fazla anne ağladı. Çocuklar annelerinin karnında, yaşlı insanlar yataklarında katledildiler. Kar da yağsa, taş da yağsa, çamur da yağsa bu meydanda buluşmaya devam edeceğiz. Barış ve özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz" diye konuştu.
Devletin katliam politikalarıyla bir sonuç elde edemeyeceği vurgusu yapan Buldan, 2016 yılında direnen halkların kazanacağını söyleyerek, şöyle dedi: "2015'i bir daha yaşamak istemiyoruz. Savaş Buldan'ı katlettiniz. Binlerce Savaş geldi. Hasan Ocak'ı katlettiğiniz binlerce Hasan mücadele ediyor. Ferhat Tepe'yi katlettiniz. Yerine binlerce Ferhat geldi. O yüzden, Yüksekova, Silopi, Cizre, Nusaybin, Dargeçit'te de aynı katliamı yapmaya devam ediyorsunuz. Ama 2016 yılı özgürlükler yılı olacak."
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da kısa bir konuşma yapıtı. 2015 yılında Türkiye'de derin bir siyasi kriz yaşandığını dile getiren Tanrıkulu, "Adalet, özgürlük ve kayıpların yaşanmaması için buradayız. Ama maalesef annelerin yüreği bu yıl da soğumadı. 2015'te tarihimizin en derin krizini yaşadık. Eğer Türkiye'de vicdan ortaklığı oluşturabilirsek, 2016 barış yılı olabilir" dedi.
Haftanın basın açıklamasını Cumartesi İnsanı Maside Ocak okudu. 2016 yılında da kayıpların akıbetini sormaya devam edeceklerini belirten Ocak, zorla kaybetme suçunun Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) "İnsanlığa karşı suçlar" başlığı altında düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Gözaltında kaybetme suçlarında izlenen cezasızlık politikasına son verilmesi gerektiğini belirten Ocak, gözaltına kayıplarla ilgili dosyalarda "devlet sırrı" ve "zaman aşımı" gibi savunmalara da yer verilmemesi gerektiğini kaydetti.
TALEPLER
AİHM'de hak ihlali kararıyla sonuçlanmış davalar da dahil olmak üzere, gözaltında kayıplara dair soruşturma dosyalarının yeniden açılmasını isteyen Ocak, taleplerini şöyle sıraladı: "Hızlı soruşturmalar yoluyla faillerin tespit edilmesinin önündeki engeller kaldırılsın, toplu mezarlardan çıkarılan kemikler üzerinde Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan kimliklendirme çalışmaları makul süreler içinde sonuçlandırılsın, Birleşmiş Milletler Minnesota Protokolü çerçevesinde bilimsel esaslara uygun çalışmalar yapılsın, devletin kendi işlediği suçlara karşı bağımsız bir araştırma komisyonu kursun, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kapsamında Roma Statüsü derhal imzalansın."
'TANKINIZI TOPUNUZU ÇEKİN!'
Ocak, AKP hükümeti ve Davutoğlu'na şöyle seslendi: "Bu taleplerimizi karşılamak sizin görevinizdir. Bize karşı sorumluluklarınızı yerine getirin. Hukuku ve tüm insanlık değerlerini çiğneyerek gerçekleştirdiğiniz Kürt illerindeki ablukalara son verin. Henüz doğmamış bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların öldürülmesine neden olan insanlık dışı savaş politikanıza son verin. Ordunuzu, polisinizi, özel kuvvetlerinizi, paramiliter güçlerinizi, tankınızı, topunuzu Kürt halkının üzerinden çekin."