Cumartesi Anneleri: Şimdi barış zamanı
Cumartesi Anneleri: Şimdi barış zamanı
Cumartesi Anneleri: Şimdi barış zamanı
Gerçeğe ulaşma hakkına dikkat çeken Cumartesi Anneleri, yıllardır gasp edilen bu haklarının anayasal güvenceye alınmasını istedi. "Şimdi barış zamanı" diyen kayıp yakınları Taksim direnişinde tutuklanan devrimcilerin serbest bırakılmasını, polis terörünün sorumlularının yargılanmasını istedi.
Cumartesi Anneleri, 430. kez Galatasaray Meydanı'nda yaptıkları oturma eyleminde, halkın gerçeğe ulaşma hakkını savundu.
Eylemde ilk sözü Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl aldı. Yedigöl, barış ve çözüm süreci başladığında demokrasi ve insan haklarına ilişkin biraz da olsa umutlandıklarını ancak Taksim direnişi ile ortaya çıkan devlet terörü ile bu umutlarının tamamen tükendiğini belirtti.
"Böyle olmamalıydı. Biz bunları '80'lerde ve sonrasında çokça yaşadık, gördük" diyen Yedigöl, sivil iktidarın cuntacılardan daha diktatör olduğunu söyledi. Yedigöl, "Bu ülke batarsa hepimiz batarız, hepimiz aynı gemideyiz" diyerek, artık anaların ağlamamasını, insanların ölmemesini, barış ve kardeşliğin daim olmasını istedi.
OCAK: KARANLIK SÜRECE KARŞI DURALIM
Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak, Taksim direnişinde yaşanan polis saldırılarını "Büyük bir devlet terörünü yaşadık" şeklinde tanımladı. Çok sayıda insanın işkence edilerek, zorbalıkla gözaltına alındığını, gözaltında gayri insani bir şekilde tükürük örneklerinin alınmaya çalıştığını ve çok sayıda kişinin tutuklandığını hatırlattı.
Başbakan'ın "Büyük bir oyun var" sözlerini anımsatan Ali Ocak, şöyle devam etti: "Evet büyük bir oyun var. Başbakan da bu oyunun baş aktörü. Yeni, karanlık bir sürece girdik. Taksim bunun provasıydı. Halk, basın bu karanlığa karşı durmalı."
Haftanın açıklamasını Ayşe Koral yaptı. Koral, "Barış olsun; kayıplarımız bulunsun, failler yargılansın, hak ve özgürlüklerini savunan çocuklarımıza dokunulmasın" dedi.
'GERÇEĞE ULAŞMA HAKKI ANAYASAL GÜVENCEYE ALINSIN'
Koral, gerçeğe ulaşma hakkının, kayıpların akıbeti, bulundukları yerleri, kayıp olayının meydana geldiği koşulları, faillerin kimliğinin bilinmesi anlamına geldiğini vurguladı. Kayıp yakınlarının gerçeğe ulaşma hakkının yok sayıldığını ifade eden Koral, devletin, kayıpların akıbetini ve faillerini gizlediğini belirterek, "Yurttaşa karşı işlenen insanlık suçları devlet sırrına dönüştü, mühürlenerek arşivlere hapsedildi, ülke gizliliğin ve sırların esaretinde yönetildi" diye konuştu.
Koral gerçeğe ulaşma hakkının anayasal güvenceye kavuşturulmasının kayıp mücadelesi açısından hayati önem taşıdığını vurguladı ve başta Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleri olmak üzere parlamentoyu göreve çağırdı.
'DUYDUNUZ MU?'
Koral, İHD Mardin Şubesi ve kayıp yakınlarının mücadelesi sonucu, Tilzeri Köyü'ndeki kuyularda yapılan kazılarda 1994 yılında Mardin merkez Eroğlu köyünde, jandarmalar tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Mehmet Emin Abak, Selayman Abak ve oğlu Mahmut Abak'ın kemiklerine ulaşıldığını hatırlattı.
Koral, Cumartesi Anneleri adına önce topluma seslendi: "Kürtlerin yaşadığı toprakların altı, evlatlarının kemikleriyle dolu; duydunuz mu? İHD '90'lı yıllarda yalnızca Mardin'de 52 kişini gözaltında kaybedildiğini tespit etti; duydunuz mu? O kayıpların kemiklerine kuyularda, foseptik çukurlarında, toplu mezarlarda ulaşılmaya başlandı. Ulaşılan iskeletlerin bazılarında kafaları yoktu; duydunuz mu? Kızıltepe'de insanlar gözaltına alınıp kaybedilirken ilçenin en büyük mülki amiri olan kaymakam Hasan Karahan, terfi alarak içişleri bakanlığında İnsan Hakları Daire Başkanlığı yaptı, duydunuz mu?
Mardin'de kemiklerine kavuşan anne-babalar 'Barış olsun, evlatlarımız mezarlarında rahat uyusun' dedi, duydunuz mu?"
Koral, "Baskıdan, polis şiddetinden, kara propagandadan, komplo teorilerinden medet uman" hükümete de seslendi: "Sorunların çözümü için temel hak ve özgürlüklere dayanan, yurttaşın taleplerini esas alan, demokratik yöntemlere ihtiyacımız var. Şimdi demokrasi zamanı..Yurttaşları dinleme, şimdi sorunlarımızı insan onuruna uygun yöntemlerle çözme zamanı...Şimdi barış zamanı."
Bunun için, Gezi Parkı direnişi sırasında gözaltına alınanların serbest bırakılmasını, polis terörünün sorumlularının yargılanmasını ve AKP'nin halktan özür dilemesini istedi. Kalıcı barışın sağlanması için hükümetin siyasi irade beyanında bulunmasını isteyen Koral, barış görüşmelerinin hakkaniyete uygun koşullarda başlamasını istedi.