‘Dağın Kadın Hali’ Ceylan yayınlarından çıktı
‘Dağın Kadın Hali’ Ceylan yayınlarından çıktı
‘Dağın Kadın Hali’ Ceylan yayınlarından çıktı
ANF ve ETHA muhabiri Arzu Demir'in kaleme aldığı "Savaşta Barışta Özgürlükte Aşkta Dağın Kadın Hali" kitabı Ceylan Yayınları'ndan çıktı. Kitap, Demir'in 2013 yılının Aralık ayında gittiği Medya Savunma Alanları'nda kadın gerillalarla yaptığı röportajlardan oluşuyor.
Dağın Kadın Hali'nde sevgilisi ile birlikte gerillaya katılma kararı alan ve sevgilisinin öldürüldüğü haberini yolda öğrenen Mizgin Agiri'den 11 yaşında dağa çıkan Sakine Canda'ya, evlendiği erkeğin ajan olduğunu öğrendikten sonra yeniden hayata dönüş için gerillaya katılmaya karar veren Avaşin Yılmaz'dan Avrupa'daki orta sınıf yaşamını terk edip dağları meslek eğleyen Roza Pınar'a 11 kadın gerillanın hikayesi var.
Kitap, farklı coğrafyalardan ve farklı dönemlerde gerillaya katılan kadınların yaşamları üzerinden, PKK'deki kadın cins bilincinin gelişim seyrini incelemeyi amaçlıyor.
Kadınların neden dağlara çıktığı ve dağa çıkış nedenlerinin dünden bu güne nasıl bir değişim gösterdiğini anlamakla işe başlayan kitap, geleneksel kadınlık ve erkeklik rollerinin dağda nasıl yaşandığını kadın gerillaların kişisel deneyimleri üzerinden anlatıyor.
Burada ilginç örnekler ortaya çıkıyor.
'KEFİYE TAKIN, TAKMAZSANIZ OLMAZ'
PKK'nin ilk doçkacılarından Menal Bagok, 1989 yılında gerillaya katılmış. O günlerde Botan bölgesinde yaşadıklarını kitapta şöyle anlatıyor: "Çok değerli arkadaşlardı ama kadınının da erkeğinin de müthiş bir feodal yaklaşımı vardı. Birlikte geldiğim arkadaşlar, birlikte büyüdüğümüz arkadaşlardı. Her ne kadar gerici yanlarımız olsa da biz bir hayal ile geldik. Bize ikinci gün 'Kefiye takın. Takmazsanız olmaz' dediler. Biz de 'Biz buraya asker olmaya geldik. Eşitlik, özgürlük için savaşmaya geldik, kadın olmaya gelmedik' diye itiraz ettik. Katıldığımız grupta fazla kadın yoktu, 3-4 kadın arkadaş vardı. Onlar da kefiyeliydi. Diğer erkek arkadaşlar da köy katılımlıydı. Kefiyeden dolayı üzerimizde kurdukları baskı nedeniyle, birlikte büyüdüğümüz arkadaşlar olarak birbirimizi her gördüğümüzde kaçıyorduk. Selam veremeyecek duruma gelmiştik."
1989 yılında Avrupa'dan gerillaya katılan Roza Pınar ise o günler için "Ne kadar erkek gibi savaşırsan, ne kadar erkek gibi durursan, erkek gibi silah kullanırsan, ne kadar erkek gibi yürürsen, ne kadar erkeğe benzersen sen o kadar iyisin, o kadar kahramansın" diyor. 1990'ların başında kadınlarla ilgili her şeyin erkekler tarafından belirlendiğini anlatan Pınar, "Erkek her şeyini belirliyor. Nasıl yaşayacaksın? Nasıl davranacaksın? Nasıl yer alacaksın? Erkek tarafından belirlenmek bir kadında ne kadar irade yaratabilirdi ki? Yaratmaz. Çünkü orada nesne sensin, özne erkektir. Hep nesne konumundasın, doğal olarak bir irade gelişmez" şeklinda konuşuyor.
Kadın gerillalar, geleneksel rollerden nasıl koptu?
Kitap bu soruya da yanıt arıyor. Sorunun yanıtı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla adımı atılan kadın ordulaşması oluyor. Ancak kadınların ayrı bir ordu kurma fikrini hayata geçirmesi pek de kolay olmamış. İtiraz edenlerin, "Olamaz" diyenler erkek gerillalar. Ancak, kadınların da aklında genel olarak "Yapabilir miyiz?" güvensizliği var.
Kitap, ordulaşmanın ilk adımının atıldığı 1. YAJK Kongresi'ne de katılan kadın gerillaların tanıklıklarını da okurla buluşturuyor.
Ayrıca, "silah, dağ, özgürlük, aşk ve cinsellik" kavramlarının bugün nasıl algılandığını da araştırıyor.
Koçerin Amed'in silaha ilişkin anlatımı tüm kadın gerillaların yaklaşımını özetler nitelikte: "Bir gün nöbetteydim. İlkbahardı. Silahımı yanıma koydum. Bir şey oldu, elim bir an silahın namlusuna değdi. Buz gibiydi, birden ürperdim o an. Sonra kendime sordum: Bu silahın benim için anlamı ne? Beni ürpertmişti. Ama onu her gün temizliyorum. Yürürken yağmur başladığında kendinden önce onu korumaya alıyorsun; ıslanmasın, pas tutmasın diye. Bozulmasın diye hep onu koruyorsun. Canın gibi koruyorsun. Sonra dedim ki; bu savaş ortamında sen benim için değerlisin. Savaş bitsin demir parçasısın, soğuk bir şeysin."
"Özgürlük nedir?" sorusuna farklı tanımlar gelse de, insanın hakikatine ulaşma çabası fikri öne çıkıyor.
AŞK YASAK MI?
Aşk da, toplumsal bir kavram olarak değerlendiriliyor. Burada da ilginç yanıtlar kitapta yer alıyor.
Dilan Nurhak, "Aşk sizde yasak mı?" sorusuna şu yanıtı veriyor: "Yasaktan çok, şöyle bir gerçeklik var. Bu ilişkiler içimizde gelişirse, olursa bu hareket biter. Biz bu davaya katıldığımızda devrimci olmaya karar verdiğimizde, bunu göze alarak geldik. Kesinlik bu davaya zarar vermemeliyiz. Duygularım zarar verecekse o duygularımı da terbiye etmeliyim. Bundan dolayı bizde daha çok eğitimle duygularını terbiye etme var. Bu durumu gönüllü kabul ediyoruz. Yasak olarak değil. Yoksa içimizde böyle şeyler de olmuştur. Ama bunu yaşayan insanlar içimizde kalamıyor. Örneğin bu tasfiyeci süreçlerde bir erkek bir kadını aldı götürdü. Aşk ihanete götürmemeli. Eğer, aşksa, sevgiyse, davanı birlikte yürütürsün. Kadın erkek arasındaki o duygu eğer ihanete götürüyorsa, zaten aşk değildir, zaten sevgi değildir. Bunu böyle yaşayanlar olursa, zaten içimizde fazla kalamıyorlar, kaçıyorlar. O sevgi, o aşkı, davana ihanet ederek değil de davanı yücelterek yaşamalısın. İşte o zaman o gerçek aşk oluyor, gerçek sevgi oluyor."
Kadın gerillalar, "Neden Abdullah Öcalan'a bu kadar bağlısınız?" sorusunu da yanıtlıyor. Kadın gerillaların anlatımlarının yanı sıra, Demir'in izlenimleri ile fotoğraf albümünün de yer aldığı DAĞIN KADIN HALİ, Kobane'de gerçekleştirdiği feda eylemi ile ölümsüzleşen YPJ savaşçısı Arin Mirkan ile IŞİD'in Maxmur'daki saldırılarına cephede takip eden gerilla gazeteci Deniz Fırat'a adanmış.
Gazeteci Arzu Demir, kitabı hazırlamasını, "bir vefa borcunun yerine getirilmesi" olarak tanımlıyor: 2013 yılının Aralık günlerinde Medya Savunma Alanları'nda o kamelyaya girinceye kadar hiçbirini tanımıyordum.
Hayat bizi o güne kadar hiç karşılaştırmamış ama hep yan yana yürütmüştü.
Çünkü aynı özgürlük düşünün peşindeydik. Onların dağların doruklarında yaktıkları ateşle gösterdikleri hakikat benim de hakikatim olmuştu.
Ve şimdi ben bir Türk sosyalisti olarak, hakikat arayışçısı olan kadın savaşçılara, bu kitapla bir vefa borcumu ödemek istiyorum."
İLK İMZA GÜNÜ BUGÜN
İstanbul Kitap Fuarı'nda okurla buluşan Dağın Kadın Hali'nin ilk imza günü bugün 13.00-15.00 saatleri arasında Ceylan Yayınları standında olacak.
İkinci imza günü ise; fuarın son günü olan 16 Kasım'da yine aynı saatlerde Ceylan Yayınları standında.