DBP: 16 Nisan'da faşizm büyük darbe aldı!
DBP'nin referandumu değerlendirdiği toplantısında konuşan Eş Başkan Yardımcısı Arslan, "16 Nisan'da AKP’nin dikta rejimine büyük bir darbe vurulmuştur" dedi.
DBP'nin referandumu değerlendirdiği toplantısında konuşan Eş Başkan Yardımcısı Arslan, "16 Nisan'da AKP’nin dikta rejimine büyük bir darbe vurulmuştur" dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Antep'te referandum değerlendirme toplantısı düzenledi.
Çok sayıda DBP'linin katılımıyla düzenlenen referandum değerlendirme toplantısına Eş Başkan Yardımcısı Mehmet Arslan da katıldı.
DENİZLER ANILDI
Arslan il binasının toplantı salonundaki konuşmasına Denizler'i anarak başladı. Arslan, şunları söyledi:
"Bugün 6 Mayıs. Denizlerin şehadet yıl dönümü. Onlar şahsında tüm devrim şehitlerini bir kez daha saygıyla anıyorum. Bugün Kürt halkının özgürlük mücadelesinin geldiği aşama kuşkusuz devrim açısından bir doruk noktasıdır. Deniz Gezmiş ve yoldaşları Cumhuriyetin kuruluşundan beri hükümetlerin faşizan politikaları karşısında dik durmuş zulme hiç bir zaman sessiz kalmamışlardır. Mayıs ayı Kürt halkı ve ezilen halklar için büyük bir öneme sahiptir. 5 Mayıs 1938’de Dersim’de bir soykırım gerçekleştirildi. Bugün (6 Mayıs) Denizler faşist zihniyet tarafından darağacında şehit ettirildi. 18 Mayıs’ta İbrahim Kaypakkaya, 30 Mart'ta ise Mahir Çayan 9 yoldaşıyla şehit ettirildi. Mayıs ayı özgürlük mücadelesi veren birçok devrimcinin şehadetinin yaşandığı aydır bu yüzden bizim için büyük bir öneme sahiptir. Türkiye devletinin baskıcı, katliamcı politikalarından kaynaklı devrimci liderler şehit edilmiş olabilir ama onların açmış olduğu özgürlük yolunda bugün milyonlar ellerinde bayraklarla yol alıyor. Türkiye’de devrimciler baskı, zulüm ve faşizm karşısından her zaman sesini yükseltmiştir, karşısında mücadele etmiştir. Anıları gereği olarak bizler de bu özgürlük mücadelesini yürütmek ve büyütmek zorundayız."
'16 NİSAN'DA HALKLAR DARBE VURDU'
"Kürt halkı ile Türkiye’nin ezilen diğer halklarının birlikteliği 7 Haziran’da AKP hükümetini tek başına iktidardan düşürmeyi başarmıştır" diyen Arslan, şöyle devam etti:
"Bu birliktelik 16 Nisan Referandumda da AKP’nin dikta rejimine büyük bir darbe vurmuştur. Türkiye devrimci hareketlerinin Kürt Özgürlük Mücadelesiyle yan yana gelerek Türkiye’yi daha demokratik, daha özgür bir gelecekte buluşturacağını 16 Nisan referandumda bir kez daha gördük. Deniz’lerin, Mahir’lerin, Kaypakkaya’ların yürütmüş oldukları özgürlük mücadelesine, bağlılığımızın gereği olarak bu birlikteliği güçlendirmek, büyütmek durumundayız. 7 Haziran’dan bu yana Kürt halkının öncülüğünü sürdürdüğü özgürlük mücadelesine destek veren, güç katan tüm devrimci, sol ve sosyalist geleneklere bilhassa halkımıza bu vesileyle teşekkür ediyoruz.
Yoğun bir referandum sürecini geride bıraktık. Bu referandum sürecini keşke demokratik bir ortamda yapabilseydik ki gerçek sonucu herkes görebilseydi. 7 Haziran yenilgisinden sonra AKP hükümeti özelde Kürdistan’da genel de Türkiye’nin birçok yerinde OHAL uygulamalarıyla ülkeyi yönetmeye ve bu şekilde iktidarda kalmaya çalışmıştır. 16 Nisan Referandum sonuçları Ezilen halkların mücadelesini sürdürenlerin değil, devletin bütün organlarını partisinin merkezi haline dönüştürmüş olan AKP hükümetinin sonunun yaklaştığını herkese gösterdi. Bu halklar, AKP'nin baskı, şiddet ve zulmüyle teslim alınamaz, kirli politikalarına biat edemeyeceğini göstermiştir. Referandum sonuçları her ne kadar görülen oran olsa da Türkiye'deki gelecek özgür günlerin, demokratik bir sistemin yaşamsallaştırılması açısından umudumuzu büyütmüştür. Biz bu referandum sonuçlarına kendi açımızdan bir zafer olarak değerlendiriyoruz ve böyle görülmelidir. Eşit şartlarda yapılmış olsaydı alınan yüzde 48’lk Hayır oranı yüzde 70’lik bir oran olurdu. Yapılan bütün usulsüzlüklere, hırsızlığa zulme rağmen aldığımız sonuç bizim özgürlüğe olan umudumuzu büyütmüştür.
Referandum sürecinde Kürdistan illerinde ne tür sıkıntılarla karşı karşıya kaldığımızı herkes gördü. Sırf Kürdistan'da büyük bir Hayır çıkmasın diye DBP ve HDP’nin binlerce yöneticisini gözaltına alarak rehin aldılar. Urfa, Bingöl, Muş, Bitlis ve Siirt’te adeta telefonla iletişim kurabilecek tek bir yöneticimiz bile kalmadı, tamamı tutuklandı. Referandum çalışmalarını halkımızın gönüllü katılımlarıyla sürdürdük."
'ORTADOĞU'DA ÇÖZÜM, DEMOKRATİK ULUS MODELİ'
"Rojava halkları kendi özgücüne dayalı bir mücadele yürüttüğü için devrim sonuç verdi ve tüm ezilen halklara umut verdi" vurgusunu yapan Arslan, şunları da kaydetti:
"Ne Amerika ne de dünya devletlerinin bu kanı durdurabilecek bir çözüm arayışı yoktur. Ortadoğu’da süren çatışmaya soruna olacak bir fikir varsa o da sayın Öcalan’ın demokratik ulus perspektifinde elde edilecek çözümdür. Ortadoğu halkları birçok kültüre ve inanca mensup bir coğrafyadır. Ulus yönetim anlayışıyla bu coğrafyada yönetim sağlanamaz. Halklar bunlara itiraz eder. Bu savaşı tüm inançların, mezheplerin kültürlerin kendilerini içinde görebileceği bir modelle çözülebilir. Sayın Öcalan’ın yaşatmaya çalıştığı demokratik ulus anlayışı Ortadoğu coğrafyası için vazgeçilemez bir çözüm anlayışıdır. Savaşın ve çatışmanın aksi takdirde ortadan kalkması söz konusu değildir.
Tekçi anlayışına dayalı hiçbir sistemin uzun süre hüküm süremeyeceği bilinen bir gerçek. Halklarımızın demokrasiye özgürlüğe olan inancıyla yürüttüğü bu mücadelenin bu topraklarda zafer kazanacağına inanıyoruz. Örgütlenmemiz de bu çabayla olmalıdır. Bu temelde en zor şartlarda ailesini bırakarak bu mücadelenin bayrağını eline alan yöneticilerimize, gönüllü çalışanlarımıza teşekkür ederiz."