Demir: HDP, İstanbul için artık daha da kilit bir rolde

HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Esengül Demir, yerel seçimlerde İstanbul’da belirleyici bir konumda olan HDP’nin 23 Haziran için daha da önemli bir noktada durduğunun altını çizdi.

YSK’nin 6 Mayıs’ta iptal ettiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi 23 Haziran’da yenilenecek. 17 gün sonra iptalin gerekçeli kararını kamuoyuna duyuran YSK, birçok eleştirinin hedefi olsa da yapılacak seçimlere ilişkin partilerin çalışmaları başladı. İstanbul başta olmak üzere Batı’da birçok seçimin kaderini değiştiren HDP ise yenilenen bu seçim için de aynı strateji içinde olacaklarını açıklamıştı.

HDP İstanbul İl Eş Başkanı Esengül Demir ile hem yenilenen İstanbul seçimlerini, hem yeni seçim çalışmalarını, hem de bu karar karşısında seçmenin tavrının ne olacağını konuştuk.

HDP DAHA ÖNCE ALDIĞI KARARIN ARKASINDA

İstanbul seçimleri yenilenecek, öncelikle bunun hakkında ne düşünüyorsunuz ve HDP bu seçim için genel hatlarıyla nasıl bir hazırlık yapıyor?

YSK’nin 6 Mayıs’ta İstanbul seçimlerini iptali kararı ile önümüze yeni bir seçim takvimi çıktı. Bu zaten başlı başına tartışmalı bir kararken YSK’nin gerekçeli kararı uzun bir zaman açıklamayışı da gerçekten eleştirilmesi gereken bir durum. YSK’nin iktidarın isteği doğrultusunda seçimi iptal etmesi siyasi bir darbedir. Kamuoyunun ve siyasi partilerin tüm tepkisine rağmen YSK 7’ye 4 oy çokluğu ile bu kararı aldı. Gördük ki gerekçeli kararın ciddi bir temeli olmadığı gibi, iktidarın ‘oylar çalındı, hırsızlık yapıldı’ söylemelerinin dahi karşılık bulmadığı bir açıklama bu.

Açıklamada sandık başkanlarının belirlenirken partilerle paylaşılmadığı belirtilmiş. Ayrıca sandık başkanları, sayım yapılıp ıslak imzalı tutanaklar hazırlandıktan sonra bir birleştirme tutanağı hazırlanıyor. Bu tutanağın bazı sandık başkanları tarafından doldurulmadığı ya da eksik doldurulduğu gibi bir gerekçeler kararda yer aldı. Ama bunların hiçbiri seçimi iptal ettirecek gerekçeler değil. Velhasıl 23 Haziran’da yeniden yerel seçimlere giriyoruz. Tabii HDP de daha önce aldığı kararın arakasında durarak bu seçimlere girecek. Bununla ilgili yaptığımız ilk toplantıda seçim koordinasyonları oluşturulması kararı aldık. İstanbul merkez, ilçeler ve bölgeler bazında. Bu seçim koordinasyonlarında İstanbul vekilleri, il ve ilçe yöneticileri olarak sahada aktif olarak bir çalışma yürüteceğiz.

DAHA ÇOK SAHADA OLACAĞIZ

Daha önceki seçimden farklı olarak nasıl bir çalışma olacak?

31 Mart’taki seçim gibi daha propagandaya yönelik bir çalışma olmayacak. Yani bayrak, flama ya da stantlarımız olmayacak. Daha çok saha çalışması, bizzat seçmene gidilerek birebir temas kurularak yürütülecek bir çalışma olacak. Sandık için ise 31 Mart’taki görevliler listesini yeniden verdik. Sadece seçime girmediğimiz 9 ilçe vardı oralarda sandık görevlisi veremedik.

Belediye meclis üyeliği ve belediye başkan adaylığı gösterdiğimiz tüm sandıklarda görevlilerimiz olacak. Sandık kurullarına giremediğimiz yerlerde ise daha önce yaptığımız gibi müşahit sayısını fazla tutarak kontrol etme ve denetleme sürecini yürüteceğiz. Sandık kurulunda olmasak da müşahit arkadaşlarımız sabahtan başlayıp sayım aşamasına kadar orada olacak ve sayım bitene kadar herhangi bir hukuksuzluğun, haksızlığın yaşanmaması için görev alacaklar.

SEÇMENLE YÜZ YÜZE KONUŞULACAK

HDP İstanbul il örgütü olarak 31 Mart yerel seçimlerini nasıl değerlendirdiniz ve önceki seçimde eksik kaldık dediğiniz konulara ya da yerlere ilişkin nasıl bir strateji belirlediniz?

Önceki seçime dair sandık sonuçlarıyla ilgili bir tablo çıkarttık. HDP’nin hem 24 Haziran hem de 31 Mart’ta aldığı oyları karşılaştırmak için bu verilerin bir dökümünü aldık. Hangi sandıkta ya da hangi bölgede HDP seçmeninin yoğunluklu olduğu ve bu yerlerde oy kullanma oranı neydi, analizlerini yaptık. Buralarda seçmenimizin kaçta kaçı sandığa gitmiş ya da gitmemiş, o verilerden çıkarmak mümkün. Ama sanığa gitmeme oranı kadar geçersiz sayılan oylar da var. Bu geçersiz oyların ne kadarının bize ait olup olmadığını da bu verilerden çıkarmak mümkün. Çünkü o okullardaki sorumlu, müşahit ya da sandık kurulundaki arkadaşlarımız bölgeyi de bildikleri için bu geçersiz oyların bize ait olup olmadığını tespit etti.

Şimdi 1 aylık bir zaman diliminde, bizim oylarımız neden geçersiz sayıldı ya da neden sandığa az gidildi, oy pusulasının kullanımını seçmene yeterince anlatamadık mı? Soruları üzerinden hareket edeceğiz. Ama belirtmek gerekli ki İstanbul seçimi çoklu oy pusulasının olduğu bir seçimdi. Üç farklı formda pusula ile oy kullanıldı ve karışıklık vardı. Hem bu geçersiz oyların önüne geçebilmek, hem pusula kullanımını daha iyi anlatmak hem de yenilenen bu seçimde neden sandığa gitmek zorunda olduğumuzu seçmene anlatmak durumundayız.

Öte yandan kazanılmış ve haksızlığa uğramış bir seçimde, bazı seçmenlerin reaksiyonel bir şekilde yeniden sandığı gitme eğilimi olduğu gibi; seçim sonuçlarını kabul görmemesinden dolayı yeniden sandığa gidersem sonuç değişmeyecek diyen bir tepkisi de olacaktır. Bu iki duruma ilişkin olarak bizim seçmenimizi yeniden yüz yüze görme ve ikna etme sürecimiz başlıyor. Bu yüzden ev ev, mahalle mahalle dolaşacağız.

HDP’NİN GÜCÜNÜ HEM İKTİDAR HEM DE MUHALEFET GÖRDÜ

HDP, İstanbul seçimlerinde kilit bir rol oynamaya devam ederken AKP’nin Kürt seçmene yönelik bazı hamleleri oldu. Bu durum seçmeni etkiler mi?

HDP şu an daha da kilit bir rol oynuyor. 31 Mart yerel seçimlerinde HDP’nin belirleyici etkisinin ne kadar büyük olduğunu anlatıyorduk ve sonuçlar da bunu gösterdi. İstanbul Büyükşehir’de AKP’nin kaybetmesi ya da daha önce AKP’nin elinde olan bazı ilçelerin kazanılması, HDP ve Kürt seçmeninin etki gücünün fazla olduğunu gösterdi. Hem muhalefet hem de iktidar HDP seçmeninin gücünün fakında ve bunu almak için çeşitli hamlelerde bulunuyor.

AKP’nin özellikle Kürt seçmene yönelik daha pozitif bir dil tutturması, onu da kapsadığını belirtmesi; şimdiye kadar uygulanan düşmanca dilin ve tutumun ters tepmesinin sonucu. Ama Kürtler için Erdoğan’ın ya da AKP’nin adaylarını söylediklerinin çok da önemi yok. Çünkü iktidarda oldukları süre Kürtlerin en çok baskıya uğradıkları, iradelerinin yok sayıldığı dönemdir. Çok da geriye gitmeye gerek yok, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra Kürt halkının iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarının mazbataları yüzde 20-30 oranında oy almış ikinci sıradaki AKP’li adaylara verildi. Onun dışında 10 muhtarın mazbatası alındı ve siyasetten yargılanıyorlar. Belediye meclis üyeliliği kazanan KHK’li arkadaşlarımızın mazbataları verilmedi. KHK’lileri bir suçlu olarak gösterilmesi söz konusuydu. Bunu karşısında durmak için biz onları aday göstermiştik.

SEÇMENİN GÜNÜBİRLİK SÖYLEME KARNI TOK

Kürtlere karşı tutum çok net. Bölgede bu uygulamayı yapıp iradesini yok sayıyorsun, ardından Batı’daki oylarına talip oluyorsun. Kürtlerin buna inanacağını ya da yol vereceğine çok inanmıyoruz. Bunu dışında savaş politikalarına devam ediliyor. Evet, İmralı’da 2 görüşme gerçekleşti ama bu açlık grevleri ya da tecridin geldiği boyutla ilgili bu. Oradan bakmak gerekiyor. Binlerce siyasi tutsak 200 güne dayanan bir açlık grevinde. Ama tüm bunları Rojava’dan Suriye’den bağımsız düşünemeyiz. AKP hem içeride hem de dışarıda sıkışmış durumda. Bir çıkış noktası bulmak zorunda ve ister istemez özelikle Ortadoğu’da Kürtlerle bir uzlaşma yapmak durumunda.

Elbette bunu bir seçim hamlesi de olacaktır. Ama Kürtlerin bu kadar acı yaşayıp kendilerine yönelik bu politikalarını gördükten sonra AKP’ye destek vermesi mümkün değildir. AKP’nin metropolleri kaybetmesi onun zayıflaması demek. Zira bugün HDP’nin bu stratejisi olmasa AKP ne İmralı’daki görüşmeye alan açacak ne de sahadaki dilini düzeltmeye çalışmayacaktı. Ancak zayıflayan bir AKP, Kürtleri gören ve kabul eden bir yerde olur bir nebze de olsa. Ama güçlü AKP 17 yıldır iktidardaydı. O zaman yapamadıklarını bugün yapacağını söylüyorsa bu doğru değildir. O zaman güçlüydü ve yapabilirdi. Dolayısıyla zayıflayan bir AKP, Kürtler için özgürlük yolunu açılması demek. Çünkü tek adam rejimi demek, dikta ve ırkçı yönetimin devam etmesi demek. Bizim seçmenimiz bunu çok iyi anlıyor ve de günübirlik söylemlere karınları toktur.

ARTIK TÜM MUHALİFLER AKP İÇİN BİR TEHDİT

HDP, batıda sadece Kürt seçmeninden oy almıyor. Bunu biliyoruz ancak Türkiye’nin en çok Kürt göçü almış şehri olan İstanbul’da Kürt seçmeni CHP’nin adayının desteklenmesi konusunda nasıl fikre sahip?

31 Mart seçimlerine giderken metropollerdeki Kürt seçmene ilişkin, bir taraftan açlık grevleri, tecrit vardı. Yani devlet aklının, politikasının Kürtlere bakış açısını net gösteren bir süreçti bu. Bunun ötesinde 2014’de kazandığımız belediyelere Kayyum atanmıştı. Belediye başkanları, meclis üyeleri, seçilmiş vekilleri cezaevlerine atıldı. Bütün bunları yapan bir devlet aklıdır. Bu devlet aklının içinde de AKP tek başına yok. AKP, MHP, CHP var bu aklın içinde. Mecliste vekillerimizin dokunulmazlıklarının kaldırılmasında CHP vekillerinin onayı vardı. Bunu Kürt seçmeni de çok iyi biliyor. CHP’nin yüz yıllık bir devlet partisi oluşu ve Kürtlere bakış açısını gayet iyi bilen bir seçmenimiz var. Fakat HDP’nin oyu kazanmaya ve kaybettirmeye etki edecek bir orandadır.

İstanbul’da 1 milyon 200 bin oy aldık Haziran ayında. Bu oran AKP’nin kaybetmesine, muhalefetin de kazanmasına yol açacak düzeydedir. Biz İstanbul’da, seçmenimize, CHP’nin de gelişmelerde rolü payı var. Gözardı etmiyoruz ancak diğer taraftan AKP, MHP bloğu bizim için son derece de tehlikelidir. Onları geriletmek adına politikalarımızı kurduk. İstanbul başarısı yaşasınlar diye bir hedefimiz yok. Muhalefetteki en kazanmaya yakın aday da Ekrem İmamoğlu olduğu için onu destekliyoruz. Bu aday bizim seçmenimizi de gözeten bir yerden açıklamalar yapıyor. HDP seçmenini kapsayan bir açıklama değildi ancak onu uzaklaştıran bir dilde kullanmadı.

31 Mart’ın sonuçlarını gördük, verdiğimiz kararın ne kadar doğru olduğunu da gördük. Şimdi 23 Haziran’da tekrar giderken, sadece Kürt seçmeni için değil İstanbul’da yaşayan bütün İstanbullular için geçerlidir. Kazanılan bir hakkın gasp edilmesinin hukuk dışı olduğunu söyleyeceğiz ve bunun üzerinden İstanbul seçmeni ile görüşülecek. Dün yaptığımız gibi bugün de AKP’yi, Erdoğan’ı ve MHP’yi onunla beraber yol alanları geriletmekten başka seçeneğimiz görünmüyor. AKP her zaman Kürdistan’da Kürt oylarını gasp ediyordu ama batıdan buna ilişkin ses gelmiyordu. Bunu İstanbul’da yapma cesaretini gösterdi. Dünyanın gözünün önünde. Sadece Kürtler değil, muhalefet de AKP için bir tehdit. Dolayısıyla biz seçmenimizi sandığa götürürken bu denklemi tekrar kuracağız.